A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

antik

Bir Düş Zamanı Gezgini: Ayşe Emel Mesci

"Nasıl Müller 'Havaalanlarının sessizliğinde nefes alırım ben...' der ise ben de bu sürgün yaşamımdan geçenlerle hayatta kalıyorum..."

“Beyin çok ilginç; hiçbir bilgiyi 'toplamıyor' , eline geçen her şeyi 'çarpmaya' programlı. Bu yüzden beyni mümkün olduğu kadar temiz tutmak gerekiyor ki sahnede ya da hayatın içinde söylemek istediğimiz her şey, bizi doğru ifade eden resimlere dönüşsün. Ekranları temiz tutmalıyız; denemeliyiz en azından... Düşünce çok büyük bir eylem...”

Ayşe Emel Mesci


Cam Kutularda Mimarlıkları Büyütmek

Dr. Nathaniel Bagshaw Ward 1842’de ilk baskısını yapan “Cam Kutularda Bitkilerin Büyümesi Üzerine” [1]kitabında terraryumlardan, kendi çizdiği Wardian kutusundan bahseder ve cam kutularda yetişen bitkileri anlatır. Terrayum, hepimizin bildiği akvaryum kelimesinin Latincesinden üreyen bir sözcük, kapalı bir kutu içerisindeki bitki eko sistemini tamamlıyor. Peki, terraryumun bir mimarlık bienali ile ilgisi ne olabilir?

article placeholder

3. Mardin bienali ertelendi

 

Mitolojiler başlıklı 3.Mardin Bienali ertelendi. Mardin Sinema Derneği, Döne Otyam, Ferhat Özgür, Fırat Arapoğlu, Mehmet Baran, Sait Tunç, Mesut Alp, Fikret Atay, Hakan Irmak, Ferhat Satıcı, Hülya Özdemir, Claudia Segura Campins,Canan Budak, Can Bulgu'nun imzalarını taşıyan mektubu yayınlıyoruz.

 

“Mitolojiler” konseptli 3. Mardin Bienali’ni coğrafyamızdaki halkların yaşadığı acılar nedeniyle ileri bir tarihe erteliyoruz. Sanat susmaz, susmayacak ancak vakit çocuk çığlıklarını duymanın vaktidir.

Bizler 3. Uluslararası Mardin Bienali Ekibi olarak, Mezopotamya ve Anadolu arasında önemli bir kesişim ve etkileşim alanı olan Mardin’de, “Mitolojiler” konseptiyle, iki uygarlığın ortak belleğini antik çağlarda olduğu gibi dünyanın her köşesiyle harmanlayıp, yeni sentez işlerle yaşadığımız bin yılın sorumluluğunu yerine getirip, o şehirlerin, o ülkelerin sınırlarını aşan akıl almaz renk ve zenginlikteki kültür denizine kendimizce birkaç damla katmak istemiştik. Bunu yapmaya çalıştığımız dönemde, Mezopotamya’nın içinde bulunduğu süreç oldukça manidardı.

Son derece ciddi gelişmelerin yaşandığı bu süreçte, sadece belirli coğrafyaların yeniden haritalandırılmasına değil, halkların geleceklerini belirleyecek bir döneme şahit olmaktaydık. Bunun için Kobanê kuşatmasına ya da Êzidîlere yapılan saldırılara, Êzidî halkının karşı karşıya geldiklerine bakmak yeterli. Biliyorduk; birileri Mezopotamya ovasını kan deryasına boyarken, birileri Babil Kulesini inşa ediyordu; birileri insanları, evlerini ve düşlerini talan ederken, birileri de yazıyı icat ediyor ve büyük tapınakların duvarlarına mitolojileri resmediyordu.

Karanlık ne kadar barbarca ve zulümle gelirse gelsin, ışık her zaman ‘’bu topraklarda’’ vardı ve kendini korkusuzca karanlığın önüne attı. Aydınlığın kendini ilk var ettiği alan da hep sanat oldu. Umudun bitti dendiği yerde ışık sanatla var oluyordu.

Biz Uluslararası Mardin Bienali, “Mitolojiler” ile bunun en doğru zaman olduğunu düşündük. Karanlığın en barbarca kendini dayattığı bu günlerde sanat ile bir çığlık, bir mum yakmak istedik, Mezopotamya’nın Kuzeyinden veya Anadolunun Güneydoğusundan… Çığlığımız “ışık var” demek, çığlığımız “mitolojiler yaşıyor” demek, çığlığımız “yarın birlikte daha güzel olabilir” demek ve çığlığımız “sanat ile daha güçlü, daha güzel olabilir” demekti. Lakin çığlığımız korkusuzca kendini bu ana kadar getirirken bizim sesimizden, bizim çığlığımızdan daha büyük bir ses duymaya başladık. Bu çığlığın adı Kobanê, bu çığlığın adı Şengal… Bu çığlığın adı vicdanın barbarlık karşısındaki duruşu. Bu çığlık, bu topraklarda yaşayan herkesin yüreğinde kanayan yara. Korkmuyoruz, inanıyoruz ve umutluyuz.

17 Ekim-17 Kasım tarihleri arasında yapmayı planladığımız 3.Mardin Bienalini yanı başımızda vuku bulan acıların görülmesi ve duyulması için erteliyoruz.

Sanatçılarımızın ve Mardin halkının desteği hep bizimle oldu ve olmaya devam edecek. Çok yakın bir gelecekte çocukların değil sanatın çığlığıyla bir arada olacağız…

 

Haw

“Kime ağlıyorsun?” dedim, “bana mı?”

“Hepimize” dedi ve cümlenin devamını getirmedi. Kederle boynunu boynuma doladı.’ 

Tiraje Dikmen’e Hoşçakal

 

Tiraje Dikmen'in ani gelen vefat haberi üzerine onu Patrick Waldberg'in 1985 yılında Ankara Galeri Nev'de açılan sergisi için yazdığı yazıdan bazı bölümlerle uğurluyoruz.

2024-11-23 01:19:30