Akbank Sanat Sinema Kuşağı, haziran ayında İsveç, Norveç, Finlandiya ve Danimarka Sineması’nın son dönem seçkin filmlerinin yer aldığı Nordik Film Günleri’ne ev sahipliği yapıyor.
...İnsan bu resimleri görünce sormadan edemiyor? Nereye ve nasıl gittiler? Bu topraklarda onlara da yer yok muydu diye içten içe sorguladım bu fotoğrafları görünce. Tarihin ağır bir yükü olduğunu hissediyor bu fotoğraflara bakınca...
...120 yıl, iki Dünya Savaşı, endüstriyel modernite, yeni teknolojiler, kapitaller, kentleşmeler, kolonyal rejimler ve yeniledikleri küresel dünya haritası ile güç dengeleri görüp geçirmiş Venedik Bienalleri içinde mimarlık bienallerinin hikâyesi görece yakın tarihte, 1968’in rüzgârı ile başlıyor...
İKSV’nin düzenlediği 20. İstanbul Tiyatro Festivaliçerçevesinde 17-18 Mayıs’ta seyircilerle buluşan Her Gün Biraz Daha İranlı kadınların erkekler üzerinden kurgulanan hayatlarını anlatıyor. Ancak üç kadın karakterin İran İslam Devrimi'nden sonra yaşadıkları, erkil zihniyetin hakim olduğu dünyada biz kadınlara yabancı değil. Bu bağlamda Avrupa’dan Ortadoğu’ya kadınların yaşadıkları toplumsal sorunları, özel hayatlarında tecrübe eden ve bunu üç farklı monolog halinde sahneleyen oyuncular aynı zamanda seyirciye "özel olan politiktir" mesajını veriyor. Bu çerçevede yapımcı Maryam Karroubi ile yaptığımız söyleşide Karroubi, oyunun seyirciyle buluşmasıyla ilgili deneyimlerini aktarırken, aynı zamanda oyunu nasıl değerlendirdiğini ve İran İslam Devrimi’nden sonraki kadın profili hakkındaki görüşlerini aktarıyor.
Oscarlı Susan Sarandon porno endüstrisinin onun bakış açısından yararlanabileceğini düşünüyor ve erkek yönetmenlere erotik sahnelerde destek verebileceğini söylüyor.
Türkiye'de görme, işitme ve ortopedik engellilerin erişebildiği ilk film festivali olan Ankara Engelsiz Filmler Festivali 24-29 Mayıs 2016 tarihleri arasında dördüncü kez perdelerini açıyor.
Ai Weiwei, ilk kez Yunanistan'da bir sergi açtı. Basın toplantısına katılan Ai, mülteci kriziyle ilgili başta Avrupa ve Türkiye'nin tavrını sorguladı. Basın toplantısını sanatatak.com için Paul Makridis izledi ve yazdı.
Cannes Film Festivali’nden hep “iyi film” ve ödül haberi verecek değiliz… İşte Resmi Program’ın en kötü dört filmi! O kadar kötüler ki merak edip izlemek isteyeceksiniz!
“O halde siyah renkli bir deriye sahip olan bir adamın bu ülkede nasıl bir deneyimi oldu, bundan sonra nasıl bir deneyimi olabilir? Bir zenci nasıl tarih yazabilir, sert ya da yumuşak, politik ya da özel, açık ya da örtülü bir başkaldırı tahriğine kapılmadan düşünebilir ya da nefes alabilir mi?”
...Bir zamanlar hayranı olduğum gruptan oldukça uzaklaşmıştım. Ta ki Mayıs başında sosyal medyada takip ettiğim insanlardan yeni Radiohead klipleri “Burn the Witch”ve “Daydreamers”ın yayınlandığını öğrenip izleyene kadar. Özellikle ikinci klip, Jonny Greenwood’la pek çok filminde müzikal işbirliği yapan ünlü yönetmenPaul Thomas Anderson’ın çektiği ve bir bakıma Erdal Beşikçioğlu berduşluğuyla ortalıkta dolanan Thom Yorke performansına şahit olduğumuz kısa film, dinleyenin ayaklarını yerden kesen ve melodilerin sırtında yükseldikçe ufkunu ferahlatan Radiohead müziğinin geri döndüğünü hatırlattı...