A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Ulay

Önce Zero vardı, Sıfır Yani

Zero sergisi birbirinden avangard sanatçılarıyla İstanbul’da. Sergi pek çok ayağıyla büyük ilgiye değer. En başta pazar diye derdi olmayan sanatçının ne kadar özgür olabileceğini görmek adına… Sonra yakın sanat tarihi yazımlarının ne kadar hala yazılmamış olduğunu göstermek adına... Ve elbette savaş sonrası ruhların ne kadar yaralı ve yaşadıkları şimdiye tutunma hatta sarılma ihtiyacını ifşa etmek adına...

Ölü Bedeni Öptün mü?

Geçen birkaç yıl içinde, aralarında Rajkamal KahlonJenny Holzer ve Fernando Botero’nun da bulunduğu sanatçılar, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) Terörle Mücadele’yle ilişkili olarak, işkence, gözaltı ve şiddete odaklanan önemli projeler yarattılar. Aralarından Kahlon, Amerikan gözaltı merkezlerinde yaşananlara duyduğu tepkiyi anlatıyor.

Çeviri: Billur C. Yılmazyiğit

“Blondie’den hoşlanıyorum”

 "Şimdi kendisinin “Frippertronics” adını verdiği bir ekiple çalışıyor. (Fripp, “Frippertronics”i temelde şöyle tarif ediyor Fripp ve Eno eksi Eno). Bu tanımı farklı durumlara da uyguluyor. Sohbetimiz süresince birkaç defa ifade etmiş olduğu gibi yapması gereken şeyleri hayata geçirmek için nadiren yeterli vakti oluyor. Biz konuşmamızı sürdürürken giyiniyor, gitarının tellerini değiştiriyor ve bir diyapozom yardımıyla gitarını akord ediyor." Evet kesinlikle bu bir Robert Fripp konuşmasıdır. Ve doğrusunu isterseniz mükemmel bir konuşmadır. Çeviri: Özlem Akarsu

Bienale Sokal Gerek!

Carolyn Christov-Bakargiev metni kurarken hiç riske girmemiş; her şeyden bir damla koymuş... Biraz da bilim tamamdır! Hiç istisnasız 14. Bienal metni, dünya çağdaş sanat tarihindeki en “laf salatası” çerçeve olarak yerini alacaktır.

Psikanaliz bize aşkı öğret!

Fransız psikanalist Jacques-Alain Miller'ın Hanna Waar ile yaptığı aşk üzerine söyleşiyi çeviri ekibimizden Özlem Akarsu çevirdi: "Aşk çıkışı olmayan bir yanlış anlamalar labirentidir."

Çilem Doğan feminist slogana dönüşen tişörtünün hikayesini anlattı

8 Temmuz 2015 günü saat 16.30 sıralarında Seyhan ilçesine bağlı Yeşilyurt Mahallesi'nde Çilem Karabulut (28) 2.5 yıl önce evlendiği kızının babası Hasan Karabulut'u (33) öldürdü. Sonra teslim oldu ve çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Çilem Doğan, tutuklandıktan sonra giydiği tişörtün üzerindeki yazıyla sosyal medyada büyük dikkat çekti. Çünkü o Türkiye'de üç dakikada bir şiddet gören kadınların sesi olmuştu. 

Çilem'in üzerindeki tişörtte İngilizce olarak "Dear Past thank you for all lesson. Dear Future I am ready" - Sevgili geçmiş bütün dersler için teşekkürler Sevgili Gelecek ben hazırım, yazıyordu. Kısa süre içinde tişörtteki sözler, feminist bir slogana dönüştü.

Hatta genel yayın yönetmenimiz Ayşegül Sönmez'in Çilem Doğan tişörtü bilinçli mi giydi? sözleriyle dikkat çektiği tişörtün hikayesini bugün Evrensel Haber'e konuşan Çilem Doğan anlattı.

Teslim olduğunda üzerinde bulunan kıyafetler kirlendiği için annesinden giyecek bir şeyler getirmesini isteyen Çilem Doğan'ın annesi, kızının evi mühürlü olduğundan rasgele girdiği bir mağazadan bir anda alıp çıkmış tişörtü. Annesi de, kendisi de İngilizce bilmiyor. Hatta Çilem annesine, “Niye doğru dürüst bir gömlek falan almadın, 5 liralık tişörtle mi çıkayım mahkemeye” demiş. Polisler tişörtüne bakıp konuşuyorlarmış kendi aralarında, bir gariplik olduğunu sezmiş ama anlamamış. Cezaevine girdiğinde koğuş arkadaşları ile İngilizce sözlükten bakıp anlamını çıkarmaya çalışmışlar ama çok da çözememişler. Çilem Doğan'ın üzerinde ne yazdığını öğrendikten sonra “Yemin ederim bilmiyordum, vereyim o tişörtü götürün, kurtulayım ondan” dediği tişört Adana Kadın Platformu tarafından cezaevinden alınıp kadın kütüphanesine teslim edilmeyi bekliyor.

http://www.evrensel.net/haber/256103/cilem-karabulut-o-silah-patlamasa-ordan-sag-cikmayacaktim

Milan Kundera’nın son romanı

 ‘Kayıtsızlık Şenliği’ Kundera’nın belki de en ‘kadınsız’ romanı. Fakat erkekler üzerinden yürüyen hikayenin, arka plandaki sevgili, hizmetçi, anne, eş ve kız evlat tipleriyle kadınlar hakkında bir çok şey anladığı ve anlatmaya çalıştığı aşikar.

“İşleriniz güçlüyse işiniz de güçleşir”

1935 doğumlu Teresa Burga hiç şüphesiz bu yıl Basel fuarının bir başka hakkı teslim edilen kadın sanatçılarından olmalı. Geçtiğimiz sene Lynda Benglis’in muhteşem dönüşüne tanık olmuştuk. Bu yıl da Berlinli galeri Barbara Thumm’daki Perulu sanatçı Burga’nın 1960’lardan işlerinden oluşan solosunu görme şansını elde edeceğiz. Burga’yla Basel öncesi Berlin’de açtığı solosunda buluştuk. Sohbet ettik…

2025-03-10 22:31:15