A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Tarih

Haftanın yeni kitapları: 1-7 Ağustos 2016

Sanatatak yazarı Efe Beşler bu hafta ve her hafta yeni çıkan kitaplardan en önemlilerini seçiyor. Bu haftanın önerileri: Neoliberal Kent Politikaları ve Fener-Balat-Ayvansaray, Atruş’tan Maxmur’a: Kürt Mülteciler ve Kimliğin Yeniden İnşası, İsmiyle Yaşamak, Küçük Feministin Kitabı

Botticelli, Venüs’ü ve Remiks’leri

Michelangelo, Santa Croce’de, bir prense yetecek kadar muhteşem bir anıtın altına gömülmüştü, ama çekingence yalaka yazılar bırakılmamıştı. Diğer bir yanda, Brenson’un değindiği gibi, Botticelli’nin eserlerine tapmayanlar, tiksinmeye meyillidirler. Lucian Freud’la yaptığımız bir sohbette konuyu açtım: Botticelli’nin sanatının büyük bir hayranı olmadığını tahmin etmiştim. Freud, hissederek, “tiksinirici” diye cevap verdi. Dolayısıyla hala 21.yüzyılda bunu sormaya değer: Bu 15.yüzyıl Floransalısı, ölümünden 500 yıl sonra, nasıl hala bu kadar güçlü tepkiler almaya devam ediyor?

Senden Kalan Şarkı

Pınar Selek de Duygu Asena'yla Düşünmek konferansına bir mektup gönderdi. Selek, Duygu Asena'ya "Biliyorum, hayatta olsaydın 40 kez gelmiştin yanıma" diyerek seslendi. İşte Selek'in okunması için gönderdiği o metni yayınlıyoruz:

Biliyorum güzelim, biliyorum. Hayatta olsaydın kırk kez gelmiştin yanıma. Cezaevi aramalarını aşmaktan daha kolay şimdi yurtdışına gelmek… Gelirdin sen konakladığım şehirlere, ülkelere...

İlk kez görüş kabininde gördüğüm gözlerini taşırdın yanıma. Tuhaf bir şekilde, gözyaşıyla değil ama saçtığı ışıkla yüreğime serpmiş olduğun bakışlarını taşırdın. Cesaretine, sağına soluna bakmadan hareket etme gücünü içime çekip sarılırdım sana. Yine sarılıyorum Duygum. İçimdeki sana. Kadınlar arasındaki tutuşmaya, dayanışmaya, dostluğa sarılıyorum. Feministler arası izleğe, işbölümüne, açılan, devam edilen yollara sarılıyorum.

Sen bu yola beni çeken kadınlardan birisin. Sadece biri değil, en önemlisisin. Feminist teoriyle tanışmadan önce seni tanıdım. Sesini duydum. Feminizm mutlu bir kadın olmak için şarttır. Böyle demedin belki ama ben böyle anladım seni. Senden feminizmi tehlikeli ama neşeli bir yolculuk olarak öğrendim. Bu yolculuğu hiç bırakmadım canım yoldaşım. Teori sonra geldi, iyi de oldu, önümü daha iyi gördüm.

Cezaevi kabininde bana kendinle ilgili anlattıkların tarihseldi. Yaşadığım romanın basamaklarından biriydi. Sadece dayanışmak için gelmiş olamazsın bu romana. Kuşaklar arası aktarımdı yaptığın. Romanın yazarı yer olarak o karanlık görüş kabinini seçmiş teatral olsun diye. Ayşe Düzkan gibi başka dostları da soktu ki feminizmle bağım güçlensin. Sen hep gülümseyerek geldin o kabine. Şarkı söyleyerek. Bitmeyen şarkı. Görüş bitince koğuşa götürdüğüm şarkı. Hayatımın romanın yazarı boşuna seninle tartışmalarımızı hapisten çıkana kadar sürdürmedi.

Bu romandaki yerin belirgindi Duygucuğum.

Bu nedenle, sonra, özgürlüğün ilk eylemini seninle örgütlerken buldum kendimi. Diyarbakır’a gittik birlikte, binlerce kadının barış çağırısını buralara taşımaya… Sonra yeni dostlar, yeni yoldaşlar, yeni eylemler, yeni tartışmalar. Değişmeyen senden bana kalan şarkı. Feminizm neşeli bir yolculuktur diyen şarkı. Dostluğu, aşkı anlatan… O olmaza yıkılırım Duygu. Bu yüzden sen gideli, hep ıslık çalıyorum.

Marmara Pera durumu takipte

YAMA ekranının kapatılmasıyla ilgili bu kez söz projenin küratörü Övül Durmuşoğlu'nda:

"Belediyenin kapatma gerekçesi sadece Işıl Eğrikavuk'un işine değil bütün ekrana karşı. İhtar bu işin gösteriminden önce yapıldı ve gerekçe olarak yine görüntü kirliliği gösterildi."

 

YAMA 2004’ten beri çeşitli sanatçı ve küratörlerin emeği ve dayanışmasıyla aralıklarla da olsa devam eden bir proje. Belki de İstanbul’un kamusal olarak en görünür projesi.

Eylül 2015’ten itibaren YAMA’nın yeni dönem programını yürütüyorum. Bu programın üçüncü komisyonu Işıl Eğrikavuk tarafından gerçekleştirildi. Yeni ürettiğimiz ‘ Yeni Bir Şarkı Söylemek Lazım’ işini 23 Nisan’da hiphop sanatçısı Sultana ve gazeteci Burcu Karakaş ile yaptığımız tartışmayla açıldı. Eğrikavuk bu komisyon için yine kendi ürettiği ‘ Havva Elmanı Bitir Kızım!’ sloganını yaklaşık bir dakikalık bir animasyona dönüştürdü. 26 Nisan akşamı YAMA açılmamıştı, bunu fark ettiğim anda otel ile iletişime geçtim. İlerleyen süreçte iki farklı bilgi öğrendim. Birinci olarak, zabıta gelerek ekranın kapatılmasını istemişti, gösterilen video/animasyon dinsel değerleri incittiği sebebiyle şikayet edilmişti. Bunu The Marmara görevlileriyle yaptığım telefon görüşmelerinden öğrendim.

İkinci olarak, Marmara Otelleri'nin dış ilişkilerden sorumlu müdürü Gönül Ayaydın belediyenin Pilvi Takala’nın Şubat ayında gerçekleşen 'İşçi Forumu' gösterimi sırasında gelerek ekranı kapatmak istediğini iletti. Marmara Pera belediyenin ihtarına 19/02/2016 tarihli bir itiraz dilekçesi vermiş durumda ve bunu takip ediyor.

Belediyenin kapatma gerekçesi sadece Işıl Eğrikavuk'un işine değil bütün ekrana karşı. İhtar bu işin gösteriminden önce yapıldı ve gerekçe olarak yine görüntü kirliliği gösterildi.

YAMA olarak içinde olduğumuz durum Türkiye'nin şu anda içinden geçtiği kültürel/politik alan daraltılması sürecinden bağımsız düşünülemez. Bu ekran karartılması hem Işıl Eğrikavuk'un sözüne hem de YAMA'nın sözüne dair yapılmış bir engellemedir. Ürettiğimiz projelerin bir yerlere dokunduğunu göstermektedir. Yani hem Işıl Eğrikavuk hem YAMA bu süreçte mağdur durumdadır.

YAMA Çağdaş Sanat Derneği belediyenin kararına göre davranacak, gelen karar üzerine yargı yolu da dahil olmak üzere hakkını arayacak. Ben de YAMA programının küratörü olarak Işıl Eğrikavuk’un kendi tarafından belediyeye karşı gerçekleştireceği bütün hak arama eylemlerinde yanında olacağım.

Önümüzdeki günlerde Işıl Eğrikavuk ile ortak olarak sanatçı, küratör, yazar ve hukukçularla nasıl bir süreçten geçtiğimizi paylaşmak ve kamuoyuyla tartışmak için açık bir toplantı düzenleyeceğiz. Sanatçımızın ve birlikte ürettiğimiz projenin arkasındayız.

Kamuoyuna Saygılarımızla

YAMA Çağdaş Sanat Derneği adına direktör/küratör Övül O. Durmuşoğlu

2024-11-29 03:56:07