A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

TIME

Bant Dergisi 10. Yılını Kutluyor!

Dergicilikte menzilin uzunluğu belirsizdir. Onuncu yılını kutlayan Bant ekibi, Forward dergisinden Bant Mag’e uzanan yolda hayatımıza kattığı güzelliklerle baş köşeyi hak etmiş bulunuyor. Bu on yıl boyunca onlar sayesinde sayısız grup, illüstratör, film ve zihin açıcı proje keşfettik ve bu topraklara uğraması ihtimal dışı görünen nice ismi sahnelerimizde izledik. Bant’ın Moda’daki karargâhına uğrayıp mevcut sergiye göz attık, arşivleri kurcaladık ve on yılın üzerinden geçerken muhabbetin lezzetinden dolayı birkaç kahve soğuttuk. 

Bir Düş Zamanı Gezgini: Ayşe Emel Mesci

"Nasıl Müller 'Havaalanlarının sessizliğinde nefes alırım ben...' der ise ben de bu sürgün yaşamımdan geçenlerle hayatta kalıyorum..."

“Beyin çok ilginç; hiçbir bilgiyi 'toplamıyor' , eline geçen her şeyi 'çarpmaya' programlı. Bu yüzden beyni mümkün olduğu kadar temiz tutmak gerekiyor ki sahnede ya da hayatın içinde söylemek istediğimiz her şey, bizi doğru ifade eden resimlere dönüşsün. Ekranları temiz tutmalıyız; denemeliyiz en azından... Düşünce çok büyük bir eylem...”

Ayşe Emel Mesci


Cehalet Mutluluktur*

Gerçekliğe şurasından burasından göz attıkça, içinde yaşadığımız karanlığın derinliğini, cehaletimizin büyüklüğünü daha iyi anlıyoruz. Ama bu durumdan niye keyif almayalım ki?’’

“Her Şeyimi Şiire Borçluyum”

Agora Kitaplığı’ndan taze çıkmış “Ruhun Bedeni” nadir bir kitap ve Selim Temo “yuvasına oturmayan çekmecelerin huzursuzluğu”nu (ki o çekmeceler hepimiziz galiba!), birilerindeki (ki o birileri hepimiz değiliz, o kesin) “her taze meyveyi mezarlığa götürme telaşı”nı ve sonra “geniş bir avluya çıkar gibi raylara biriken kadınlar, çocuklar, yaşlılar”ı özel bir sözcükler kümesiyle anlatan, adlandıran bir şair-yazar. Ayrıca, birçok antolojisiyle bilinen bir Kürdolog. Aşağıda onunla söyleşiyoruz.

Kayıp kitap bulunamıyor

Civan Özkanoğlu'nun Ci Editions bölümünde Book Lab projesinde yer alan 20 versiyonu bulunan özel seri sanatçı kitabı, VIP açılışında çalındı. Çalındığı günden bu yana da kitaptan bir haber alınamadı. CI Editions sorumlusu Paul McMillen başta olmak üzere fuar yetkilileri kitabın sergilendiği yerde güvenlik kamerası bulunmaması nedeniyle kitabın kim tarafından alındığı soruşturulamadığını açıklarken sanatçıya bir kopyasını daha getirmesini rica etti.

Bilindiği üzere ci editions sanatçılara ait işler sanatçıların belirlediği sayıya uygun bir şekilde çoğaltılmak üzere sergide.

Book Lab, bir iş yerine sanatçı kitaplarıyla bu sergiye katılıyor.

Kerimcan Güleryüz'ün projesinde Duygu Aytaç gibi başka sanatçılar da var.

Hırsızlıkla ilgili sanatatak.com'a özel yaptığı açıklamada Paul McMillen, olaydan hemen sonra kitabın sergilendiği masanın başına bir güvenlik görevlisi tayin ettiklerini, konu kitap olunca kitap hırsızlığının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Özkanoğlu ise konuyla ilgili rahatsızlığını çalınan kitabının yerine yerleştirdiği bir başka kopyasına yazdığı yazıyla bildirdi.

İşte Özkanoğlu'nun numaralandırma ve imzalamayı reddettiği kitabına yazdığı metin... 

“Bu, bu kitabın buraya konulan ikinci kopyası. Burası contemporary istanbul fuarı, 2014., CI editions bölümü. İlk gün VIP açılışında akşam 21.40 sularında ilk kopya masanın da etrafında birçoğu tanıdık insanlar varken çalındı. Akabindeki telaş, içten içe sevinç, espriyi yaklaşımlar, merak, cesarete hayranlık ana başlıklardı.

Umursamaz ve sorumsuz tavırlarla bu bolümün başındaki kişi fuarın idare sorumlusu, güvenlik müdürü kitap macerasını öteleyen fuardaki diğer tüm islerden ayrıksı gören herkese aitti.

“Geçmis olsun”, “burada bu çocuğun kitabını almışlar”, “Ee sağlıklı olsun canım yap getir koy bir tane daha”…

Giden ilk kopya, ben, (ç)alan arasındaki gerginlik ve iyi hisler baki olmak üzere, fuar yönetiminin ciddiyetsizliği devam ettiği müddetçe ben bu ikinci gelen kopyayı da numaralandırmıyor ve imzalamıyorum.

Yani onların yaklaşımıyla “bunu değersizleştiriyorum”.

Ederini, değerini, kendileri sorumlu davrandıkça bulacaktır elinizdeki bu kopya.

Civan Özkanoğlu

 

 

“Bu yanlışlık benim, ilişmeyin” – II

Kawa Nemir - Şener Özmen söyleşisinin 2. bölümü...

 

Şener Özmen: "Sıkışmışlığı edebiyat yoluyla aşabilme düşü fazlaca iyimser, ama nihayetinde bir düş, her romancının düşü. Özellikle de Üçüncü Dünya’da ve ulusal alegorinin revaçta olduğu kent merkezlerinde..."

“Bu yanlışlık benim, ilişmeyin”

Şener Özmen. Sanatçı ve yazar. Söyleşmesi kolay olmayan bir adam. Türkçeye çevrilen ilk romanı Spinoza’nın Günlüğü (Rojnivîska Spinoza) hasebiyle birkaç gün şöyle bir birlikte dolaştık soğuk havaların kapıya dayandığı Amed’de. İkinci Yeni, Lamekân, Babel Terrace, Sülüklü Han ve Saray Kapı gibi mekânlarımızda kesik kesik söyleştik, bol şarap ve kahve tükettik, ben kısa notlar düştüm, sonra da yazıştık ve aşağıda okuyacaklarınız ortaya çıktı.  

 

Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız ve bir cenaze gibi bakıp duran Finnegans Wake günlerinden sökün eden iyi bir şey ve gene de tadımlık…

2024-11-05 10:47:55