Björk'ün ilk olarak MoMA'da görücüye çıkan videosu Black Lake, tüm ruh köpürtücülüğüyle müze duvarlarını aşarak internetle buluştu. Björk’ün ‘yara’sına parmak basmaya, Black Lake’e böyle buyurun...
Köprülerin üzerindeki tek tük insanlar, korkuluklar üzerinde sisten ibaret alçak bir gökyüzüne bakıyorlar; sanki balondaymışlar da puslu bulutlar arasında asılıymışlar gibi her tarafları sisle çevrili.[1]
Ediz Hafızoğlu, 22. İstanbul Caz Festivali kapsamında 3 Temmuz’da Salon IKSV’de sahne alacak. Bu konserde kendisine ve ekibine Pixel ve Mopti gibi gruplardan tanıdığımız Norveçli üretken müzisyen, saksofoncu Harald Lassen eşlik ediyor olacak. Biz de fırsatı yakaladık; konseri bahane edip Ediz Hafızoğlu ile ne zamandır biriktirdiğimiz bir sürü şeyi beraberce konuştuk: İlk solo albümü, dergicilik, müzisyenlik ve müzisyenlerin örgütsüzlüğü...
Luiz Lane, Londra'dan yazıyor. Önce Tate Modern'in kapısında göstericilere alkışlarıyla destek veriyor sonra kendisini Prenses pastasıyla ödüllendiriyor.
1935 doğumlu Teresa Burga hiç şüphesiz bu yıl Basel fuarının bir başka hakkı teslim edilen kadın sanatçılarından olmalı. Geçtiğimiz sene Lynda Benglis’in muhteşem dönüşüne tanık olmuştuk. Bu yıl da Berlinli galeri Barbara Thumm’daki Perulu sanatçı Burga’nın 1960’lardan işlerinden oluşan solosunu görme şansını elde edeceğiz. Burga’yla Basel öncesi Berlin’de açtığı solosunda buluştuk. Sohbet ettik…
75 protestocu BP'yle Tate Modern müzesinin sponsorluk anlaşmasının iptali için müzeyi 24 saatten fazla işgal edince 2011 tarihinde Naomi Klein'ın da içinde bulunduğu bir sanatçı ve felsefecilerden oluşan grubun müzeye yazdığı ve BP'yle ilişkisini sorguladığı mektup döneminde Ayşegül Sönmez'in Brian Holmes ile yaptığı söyleşiyi yayınlamak gerekti.
"Devlet, bireylerin özelde ölmelerine ya da ölülerin mezarlarında huzurla dinlenmelerine daha fazla izin veremez. Ölümün sınırları devlet tarafından aşılmalıdır. Biyogüç bütünsel bir hal almalıdır."
Boris Groys’un, 56. Venedik Bienali dergisinde Rus kozmikçileri ele aldığı yazısını Hale Eryılmaz’ın çevirisi ile sunuyoruz.
Seni Üzmeme İzin Verme sergisi, sanatın nabzının nerede attığını yansıtırken aynı zamanda İstanbul yaşantısına dair güzel bir perspektif sunuyor ve sanatın ortaya çıkaracağı en yüce duyumun “güç” değil de dostluk olduğunu gösteriyor.