A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Suriye

Suriyeli Müzisyenler ile Damon Albarn sahnede

23. İstanbul Caz Festivali, 27 Haziran Pazartesi akşamı çok özel bir projeyle başlıyor. Blur ve Gorillaz’ın yaratıcı beyni, rock müziğin en üretken isimlerinden Damon Albarn, şef Issam Rafea ve Suriyeli Müzisyenler Orkestrası ile birlikte, Akasya sponsorluğunda, 27 Haziran Pazartesi akşamı, 21.30’da Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde festivalin açılışını yapacak. Konserde, eski ve yeni üyelerinin oluşturduğu 50 kişilik Suriyeli Müzisyenler Orkestrası’na Damon Albarn’ın yanı sıra Cezayir, Lübnan, Mali, Moritanya, Senegal, Tunus ve Amerika’dan birçok konuk sanatçı eşlik edecek. Farklı kültür, ses ve müziklerin bir araya geleceği gecede Türkiye’den sürpriz isimler de sahnede olacak.

Ece Temelkuran’dan Suriyeli sığınmacılara dair

Ece Temelkuran, Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de ve dünyada yaşadıklarını Alman Deutsche Welle için yazdı. 

"Geçtiğimiz günlerde yoksul Kürt işçileri, Kürt oldukları için yaşadıkları Batı şehirlerinden kovan insanlar Suriyelilerin de ülkelerine geri dönmesini istiyor. Ne talihsizler ki kaçtıkları bir savaştan başka bir savaşa tutulmak üzere olan Suriyelilerin gidecek bir yeri yok. “Ne kadar ilkeller” diyebiliyor insanlar, “40 kişi aynı evde kalıyorlar.”

Benim ülkem bir köprü-ülke. Savaştan kaçan Suriyeliler, insanlık tarihi boyunca bu köprü-ülkeden geçen binlerce toplumdan biri. Çünkü insanlık tarihinin başından beri benim ülkem büyük şair Nazım Hikmet’in dediği gibi “Bir kısrak başı gibi uzanıyor, Asya’dan Akdeniz’e”. Arkalarında ayakkabılarını bırakıp denize açılıyorlar. Bazen sadece şambrelleri vuruyor sahile, bazen köprüyü geçemeyen bir çocuğun cesedi. Benim ülkemin muktedirleri şimdi kendi iktidarlarını korumak için yapmaları gerekenlerle, halkım ise iktidarın yalanlarıyla geçirdikleri felçle baş etmekle çok meşgulken, o kıyıya vuran çocuk cesedini bir jandarma kucaklıyor. Adı Mehmet Çıplak. 39 yaşında. 6 yaşında bir oğlu var. “Allahım inşallah yaşıyordur” dedim diye anlatıyor o anı. Sonra bir çocuğun ölüsüne sarılmanın aklına kendi oğlunu getirdiğini, utanç duyduğunu. Aramızda, ülkenin içinde giderek büyüyen bu görünmez halkla en yakından yüz yüze gelenimiz o. Büyük kararlar alınırken, büyük savaşlar yapılırken biz küçük insanlara acının yüzüne yakından bakıp utanmak kalıyor. Ülkemin iyi insanları her gün yanı başlarında sayıları artan bu görünmez halkın insanlarına bakıp kendinden, yaşamaktan, tok olmaktan utanıyor."

Yazının devamı için tıklayın.

2024-04-25 14:35:01