Mültecilerin hikayelerini onların can yeleklerine çiziyorlar
Sanatçılar “Project Life Jacket” (Can Yeleği Projesi) için mültecilerin savaştan önceki hayatlarını yüzmeye yardımcı bu araçlara taşıyor.
Selanik’teki tekstil ... devamı...
için arama sonuçları
Ulus-devlet seçkinleri temsil edilen değil, temsil edilmeyen topluluklar üzerinden iş gördü. Yeni yönetici elitin ise bütün taraflar dışında kendisini temsil edemeyecek bir kitle bulması gerekiyordu. Milli kimlik henüz teşekkül etmemiş bir kimlik üzerine kuruldu. Ulus-devletin modern veçhesini, bir yer değiştirme ile tam da bu “hiçliğin temsili” diyebileceğimiz , imparatorluk içinde inşa edilmiş olan kimliklerden sıyrılma ve yeni bir halk inşa etme ihtiyacı mı oluşturdu?
...İstanbul’dan birçok konuğumuz ilk kez Doğu’ya geldi, oradaki insanlarla, izleyicilerle tanıştı, konuştu… Onlar da Türkiye ve dünyadan sinemacıları dünya gözüyle gördü, onlarla söyleşti… Böyle bir buluşmayı iptal etmenin kime ne yararı var?...
Oliver Ressler ekonomi ve içinde olduğu yapısal kriz, direniş biçimleri ve emeğin örgütlenmesinin alternatif yöntemleri ile ilgili son yıllarda gerçekleştirdiği projeler hakkında konuşacak.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 31 Ekim – 1 Kasım tarihleri arasında santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenen “1964 Sürgünleri: Türkiye Toplumunun Tek Tipleştirilmesinde Son Dönemeç” adlı konferansta, İstanbullu Rumların 20. yüzyılda maruz kaldıkları en büyük kitlesel göçe neden olan 1964 kararı ve sonuçları değerlendirildi.
Konferans, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı İlay Romain Örs’ün açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmasında 1964 sürgünlerinin yakın tarihin çok az bilinen bir sayfası olduğunun altını çizen Örs, yarım yüzyıl önce İstanbul Rum topluluğu kadar tüm Yunanistan ve Türkiye toplumlarını derinden yaralayan bu büyük travmayı anmak, anlamak, anlatmak amacıyla bu konferansın düzenlendiğini belirtti.
Örs, “Yakın tarihimizin bu sarsıcı dönemi, ilk kez bu kadar kapsamlı bir konferansta konunun uzmanlarıyla genç araştırmacılar tarafından ele alınıyor. Bu anlamda, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin sunduğu akademik özgürlük ortamında bir araya gelmiş olmak son derece büyük bir önem taşıyor” şeklinde konuştu.
Küçük Asya Çalışmaları Merkezi’nden Stavros Anestidis, Vakıflar Meclisi Azınlık Vakıfları Temsilcisi Lakis Vingas, akademi düyasından Iraklis Millas, Cengiz Aktar, Baskın Oran, Ayhan Aktar, Samim Akgönül gibi önemli isimlerin konuk olduğu konferansta, Yunanistan uyruklu İstanbullu Rumların 1964’teki göçüyle sonuçlanan süreç; kararın alınma koşulları ve karar sonrasında yaşananlar, sürgünü yaşayanların tanıklıklarıyla birlikte ele alındı.
1964 sürgününe dair kritik başlıkları değerlendiren Baskın Oran, tehcir kararının Kıbrıs sorunuyla ilgisine yönelik incelemesini paylaştı. Oran, “1920’lerden o döneme kadar gayrimüslimlerin yaşamlarının birçok farklı açıdan zorlaştığını görüyoruz. Hem toplumsal hem de hukuki olarak süregelen bu etmenler ve 1964 sonrasında da devam eden çeşitli olaylar sebebiyle, bu tehcir kararının sadece Kıbrıs sorununa bağlanması yanlış olur” şeklinde konuştu.
Niyazi Kızılyürek konferansta yaptığı konuşmada göçte Kıbrıs sorununun rolünü tartıştı. Alper Kaliber dış politikaya ulusal kimlik perspektifinden bakarak Kıbrıs meselesiyle sürgünü değerlendirdi.
Rita Ender’in “Azınlık Hukuku Bağlamında Sürgünler” başlıklı konuşma yaptığı konferansta Ceren Sözeri meselenin 1964’te basında nasıl yer aldığını sunumunda aktardı.
Sürgünü yaşayan Rumların Yunanistan’da karşılaştığı sorunları ise Maria Kazantzidou ve Eleni Ioannidou “Selanik'te İstanbul Rum Sürgünler”; Emre Metin Bilginer ise “Sürgündeki Rumların Yunanistan'daki Entegrasyon Süreci” başlıklı sunumlarıyla aktardı.
1964 yılında alınan bir kararla on binlerce İstanbullu Rum’un göç etmek zorunda kalmalarının 50. yılında, İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından Küçük Asya Çalışmaları Merkezi, Babil Derneği ve İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu katkılarıyla ve Açık Toplum Vakfı’nın maddi destekleriyle düzenlenen konferans, “20 Dolar 20 Kilo” adlı serginin açılışıyla sona erdi. Göç edenlerin anı ve tanıklıklarının yer aldığı “20 Dolar 20 Kilo” İstanbul Bilgi Üniversitesi Çağdaş Sanat Müzesi’nde 30 Kasım’a kadar görülebilecek.
http://www.facebook.com/istanbulbilgiuniversitesi http://twitter.com/bilgiofficial
Dünyaca ünlü koro şefi ve besteci Grammy ödüllü Eric Whitacre ilk kez İstanbul’da. Koro Kültürü Derneği'nin evsahipliğinde konser verecek! Geçtiğimiz yıllarda başlattığı "Sanal Koro" projesiye adından oldukça sık bahsettiren sanatçı, internet üzerinden dünyanın çeşitli yerlerinden birçok koristi bir araya getirerek koro müziğinin yayılması ve yeni bir soluk kazanması adına büyük adımlar atmıştı. "Choral Superstar" olarak anılan ünlü sanatçıya 8 Kasım, Zorlu Center PSM’de ülkemizin önemli korolarından 70 kişilik kadrosuyla Rezonans eşlik edecek. Bu muhteşem gece, çağdaş koro müziği, Rezonans ve Whitacre projesiyle ilgili daha ayrıntılı bilgi sahibi olabilmek adına Rezonans'ın başarılı koro şefi Burak Onur Erdem ile çok keyifli bir söyleşi yaptık.
Sevmek Zamanı'nın senaryosu yayınlandı. Madem öyle Yıldırım Türker'in Fol dergisinde çıkan 1996 tarihli efsanevi söyleşisinden bölümler yayımlamanın tam sırası dedik.