A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Sabancı

Önce Zero vardı, Sıfır Yani

Zero sergisi birbirinden avangard sanatçılarıyla İstanbul’da. Sergi pek çok ayağıyla büyük ilgiye değer. En başta pazar diye derdi olmayan sanatçının ne kadar özgür olabileceğini görmek adına… Sonra yakın sanat tarihi yazımlarının ne kadar hala yazılmamış olduğunu göstermek adına... Ve elbette savaş sonrası ruhların ne kadar yaralı ve yaşadıkları şimdiye tutunma hatta sarılma ihtiyacını ifşa etmek adına...

Zero Sanatçılarını Yakından Tanıyalım: YVES KLEIN

1958’de boş bir galeri sergiledi. 1960’ta sahte bir gazete yayınladı. 1962’de varolmayan sanat eserlerinin sertifikalarını sattı. Bir yatırımcı değildi ama yerleştirme sanatının, kavramsal sanatın ve kurumsal eleştirinin bir habercisiydi. O mavinin yaratıcısı Yves Klein'ı Pepe Karmel'in Sanat ve Simya başlıklı Klein yazısıyla tanıyoruz.

Zero Sanatçılarını Yakından Tanıyalım: DANIEL SPOERRI

‘Aslında sorun alan kontrolüyle ilgili sanırım. Çünkü çocukluktan bu yana, hatta çocukluğum süresince sınırlarımı kaybettim. Hiç bir zaman bir alan kontrolüm olmadı. […] Romanyalı bir Yahudi, Ortodoks bir ülkede Protestan, aslında gerçekten öldüğü bilinmeyen, babası olmayan biriydim. Size yemin ederim, duvara yapıştırdığım ilk şey, hislerden ibaretti.’  Daniel Spoerri 

Zero Sanatçılarını Yakından Tanıyalım: PIERO MANZONI

Robert Schuster, Manzoni'yle ilgili "Kendi Bokunu Konservelemiş Birinden Çok Daha Fazlası" başlığını atacak ve şöyle devam edecekti: “Bugünlerde saygısızlık her yerde kolaylıkla bulunabilen öylesine ucuz bir hisse senedi ki sanatçının nanik yapan bir etkinliğinin, radikal olarak adlandırıldığı bir dönemi hayal etmek kolay olmayabilir. Bu yüzden, neredeyse 50 yıl önce kavramsal şamatayı başlatan, kışkırtıcı bir İtalyan olan yaramaz Piero Manzoni’nin Gagosian Galeri’deki retrospektifi, daha ciddi bir döneme yapılan nostaljik bir tur gibi olmaktan çok, ayağınızı yerden kesen eserlere bir övgü gibi hissediliyor.” Zero sergisi dolayısıyla Zero sanatçılarını ağırlarken aklımızdan çıkarmamamız gereken bakış açısı bu. 

Merkür galerisi “kalite” ödüllü

İstanbul’lu Merkur sanat galerisi, Business Initiative Directions (BID) tarafından her yıl düzenli olarak verilen ‘International Crown Award’da sanat dalında ‘Altın’ kategorisinde ödüle layık görüldü. 

Dünyanın kalite konusunda en önemli referans kuruluşları arasında yer alan, kalite kültürünü yaygınlaştıran ve özel sektör kuruluşlarının kalite süreçlerini takip edip, şirketleri bu yönde cesaretlendirme misyonunu üstlenen Business Initiative Directions (BID),  30 Kasım 2014 tarihinde Londra’daki ‘Guoman Tower London Convention Hall’da düzenlenen törende, Merkür sanat galerisinin sahibi Sabiha Kurtulmuş’a takdim edildi.

BID tarafından yapılan açıklamada; galerinin ünlü ressamların sergilerine evsahipliği yapmasının yanı sıra, multimedya ve fotoğraf sergilerine de yer vermesiyle bilinirliğini artıran Merkur Gallery, gerek dünya çapında bilinen, gerekse de umut vaat eden sanatçıların eserlerine yer vererek, sanata yaptığı değerli katkılarından dolayı bu ödüle layık görüldüğünü bildirdi.

1984 yılında kurulan, dünyadaki kalite kültürünü denetleyen dört firmadan birisi olan Business Initiative Directions (BID), sektörlerinde kaliteye verdikleri önemle lider konumuna gelmiş şirket ve kurumları takdir ve teşvik amacıyla her yıl altın, platin ve elmas olmak üzere üç kategoride zirve düzenliyor. Ödüle hak kazananlar ise; yıl içinde dünyanın farklı ülkelerinde düzenlenen zirvelerde, QC100 Toplam Kalite Yönetim Modeli kriterlerine dayanarak yapılan oylamalar sonucunda belirliyor. 30 Kasım 2014 tarihinde Londra’da verilen ödüle, Türkiye’de şimdiye kadar Doğuş Holding, Sabancı Vakfı, Digiturk, Aktif Bank, İstanbul Halk Ekmek, İhlas Gazetecilik, Turkish Paintings.com gibi seçkin kuruluşlar layık görüldü.

Rafa Kaldırılmış Bir Tez

Müze fikrini; hafızayı biriktiren-sınıflandıran-arşivleyen bir yapı olarak; hem bireysel hafızanın biçimlenmesinde ‘snaptik’ bir metafor olarak hem de müzenin ontolojik kurumsal işlevini inceleyerek, değerlendirmeye çalıştım. Bu yaklaşım biçimi, duyusal ve rasyonel bilgi arasındaki (hep karmaşık bulduğum dil-nesne-mekan-zaman kavramları arasındaki geçişli) yapıyı da açığa çıkardı.

2024-11-22 10:02:31