Sanatçı Can Altay’ın, Creative Time Reports’ta yer alan ve Gezi Parkı’na ilişkin, park boşaltılmadan önce yaptığı gözlemleri içeren yazıyı Hale Eryılmaz'ın çevirisiyle paylaşıyoruz.
“Hiç bir ‘gerçekliğin’ anlamı göründüğü ile sınırlı değildir; ilk anlamından farklı bir ikincil anlam daha taşır. Fotoğrafların asıl ortak yanı, objektifin gördüğünün dışında ve yapanın kendisinden başkasının tahayyül edemeyeceği o son kareyi sunmak üzere oluşturulmuş olmalarıdır. Ve, bu görüntülerin çekici olduğu kadar itici olma hali ve hakkı vardır.”
İçinde bulunduğumuz anların tam da yaşanırken arşivlenmesi, kriz zamanlarında algoritmik küratörlük, eleştirel kolektif zekâ ve bir düşünce aracı olarak teknolojik dil konularının tartışmaya açıldığı etkinliği yeni medya ve maduniyet alanında çalışan sosyolog ve sanat eleştirmeni Ebru Yetişkin değerlendirdi.
Beyoğlu Salt'ta bir araya gelen eylemci grubun "Duvar Resminden Korkuyorlar" sergisine giderek eylem gerçekleştirmelerinin ardından Kamusal... devamı...
Rüçhan Şahinoğlu’nun resminde zaman, resmini yaptığı sokak ışıklarının gölgesine tutunur. Mekan ise o gölgenin sahibi ışıkların, adressiz boşluğuna yerleşir.
Rüçhan Şahinoğlu, 5 Haziran’a kadar Ankara Galeri Siyah Beyaz’da sergileyeceği “Dışarda” sergisiyle önceki dönem çalışmalarında kendine yolladığı kartpostal çalışmalarının evrilmiş bir adımı olarak; modernleşmenin uzantısı; standartlaşma sürecinin getirisi olan; şehrin tekdüzeliğine, metalik görünümlerine, yalnızlığına ve kimliksiz yapılarına yer vermekte.
13. İstanbul Bienali çerçevesinde düzenlenen paralel etkinliklerden üçüncüsü 10-11 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirildi. 10 Mayıs’ta The Marmara Oteli’nde protestoların gölgesinde, sanatçılar Vermeir & Heiremans’ın Sanat Evi Endeksi adlı performanslarından sonra 11 Mayıs’ta Salon İKSV’de devam eden programda tartışma, sunum ve paneller yapıldı.
Siyaseti, sanatı, tarihi ve gündelik yaşamı Romanya özelinde bir araya getirmesiyle çok boyutlu bir anlatı ortaya koyan SALT Beyoğlu’daki “subREAL” seçkisi, aynı adlı kolektifin 1990-2005 yılları arasında ortaya koyduğu birbiriyle ilişkili siyasal ve kavramsal düzeyde birçok pratiği içeriyor.
Sanatçı bugün unuttuğumuz, geride bıraktığımız, yitirilmiş saydığımız bir şeyi neden yeniden konu ediniyor? Sınırsız tüketim ve hıza karşılık sanatçı kendine bunu bir görev olarak mi yapıyor, kendini buna karşın müdafaa eden bir konuma mi yerleştiriyor?