Adalet, vicdan ve merhamet adına…
Farklı okumalara, eklemelere, düş gücünün oyunlarına açık bir sergi “Ravî”. Bugünlerde en çok ihtiyacını duyduğumuz şeyleri bir kez daha hatırlatıyor.
için arama sonuçları
Farklı okumalara, eklemelere, düş gücünün oyunlarına açık bir sergi “Ravî”. Bugünlerde en çok ihtiyacını duyduğumuz şeyleri bir kez daha hatırlatıyor.
Başlangıcından bu yana resimlerinde elma formu yer aldı Sevgi Çağal’ın. Kendi dilini bulmanın ve sürdürmenin verdiği kararlılıkla sergisinin başlığı yine, “An Apple a Day…”.
“Üryan, Çıplak, Nü: Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsü” adlı sergi Ahu Antmen küratörlüğünde 25 Kasım’da Pera Müzesi’nde ziyaretçiye açıldı. Sergi, Türk resim sanatının -başlangıç dönemlerinden modernist dönemlerine uzanan bir zaman çizelgesi içerisinde- çeşitli sanatçılarının desen ve yağlı boya “nü” resimlerini izleyiciyle buluşturuyor.
4 Aralık - 14 Aralık tarihleri arasında, Ege Üniversitesi bünyesinde, iki yılda bir gerçekleştirilen Uluslararası EgeArt Günleri, "Algısal Farklılaşma" teması altında altıncı kez düzenlendi. Ege Üniversitesi, Akbank, Fransız Kültür Derneği, Bornova Belediyesi, Italyan Konsolosluğu gibi birçok kurum, kuruluş ve galeriyle ortaklaşa çalışarak gerçekleştirilen on günlük etkinlik, üniversite mensuplarından oluşan kurul ve sanat severlerin katkılarıyla hayata geçirildi.
Christopher Rothko, babasının karmaşık geçmişiyle ilgilenmek ve sanatı üzerine dersler vermek amacıyla, klinik psikolog görevini bir tarafa bıraktı. Ve on yıldan uzun bir süredir, sanat dünyasında tam zamanlı olarak yer alıyor. Babasının resimleri üzerine ve resimlerinin izleyiciler üzerinde yarattığı hala-huzur kaçıran etkisi üzerine yazdığı eleştirel makalelerden oluşan ve Yale Üniveritesi Yayınları’ndan çıkan ‘Mark Rathko: İçten Dışa’ adlı ilk derlemesini yayınladı. Randy Kennedy, kitabı üzerine oğul Rothko'yla görüştü ve yazdı. Billur C. Yılmazyiğit, Mark Rothko: ‘İçten Dışa’da Oğul Babaya Dair başlıklı bu yazıyı çevirdi.
Bedri Baykam, Esra Aliçavuşoğlu'nun sanatatak'taki yazısına verdiği yanıtı bir başka yanıtla karşılıyor. Çavuşoğlu'nun yorumunu "mitoloji kokan bir kurgu" olarak değerlendiren Baykam, Halil Altındere'nin kurgusundan yüzlerce sanatçının rahatsızlığına dikkat çekti:
"Esra Aliçavuşoğlu'nun sanatatak'taki yazıma verdiğim yanıtı okudum. Aliçavuşoğlu öncelikle şu noktada yanılıyor: Ben hiçbir yerde "sanat tarihini yanlız sanat tarihçiler yazabilir, sanatçılar yazamaz" demedim, bunu nereden çıkardı anlamakta zorluk çekiyorum. Ayrıca hiçbir zaman böyle düşünmedim ve onun deyimiyle böyle bir "fetişleştirmem" (!) olmadı. Sonuçta bu, Aliçavuşoğlu'nun yaptığı bir yorum, tamamen kendi içsel kurgusu. Mitoloji kokan bir kurgu!
Bunun dışında da Aliçavuşoğlu "kendisi gibi olmayanı dışlayan" şeklinde söz ettiği ama buna karşın "normal" karşıladığı, Nurullah Berk, Bedri Baykam veya Halil Altındere'nin sanat tarihi yazımlarını "olağan bulduğunu" söylüyor.. Bu bence, tam tersine, ağır bir sorumluluktur. Aliçavuşoğlu manipülasyonlardan rahatsız olmayabilir ama yüzlerce sanatçı çok rahatsız! Çünkü kullanılan dil ve sunum uslubu, adeta resmi gazeteyi çağrıştırıyor!
Ayrıca dediğim gibi "sanatçı nesnel veya kendi açısından kendi gözüyle bir sanat tarihi yazabilir, böyle bir girişim başlatabilir. Ancak orada objektif çaba içeren yargılarını buluşturmak dışında, diğer yaşanmışlıkları, kişileri, yok sayamaz. Olsa olsa onlar hakkında, hangi eserde, neyi, niçin tercih edip etmediğini söyleyebilir... Ama her halükarda sanat dünyasının yüzde seksenini çöpe atarak kendini parlatmaya kalkamaz, çünkü o zaman alay konusu olur. Benim de kendi sanatsal tercihlerim vardır, ancak kimi sanatçıları beğenip beğenmemen, tüm akımlara yakın olup olmamam diğerlerini dışlama nedenim veya bahsetmeme nedenim olamaz.
Örneğin Boyanın Beyni" kitabımda, bana çok uzak olan Neo-Geo akımıyla postmodernizm üzerine Türkiye'de yazılan ilk makalelerden biri de var. Aynı nesnellik çabasını, "Maymunların Resim Yapma Hakkı" kitabını yazarken de gösterdim, henüz yayınlanmamış ve 25 yıldır bitirmediğim "Modern Sanat Tarihinin Yüzyılı" kitabımda da gösteriyorum. Ne zannediyordu Aliçavuşoğlu, ben Bauhaus akımına uzağım diye, Bauhaus'tan bahsetmeyeceğimi mi ümit ediyordu(?)... Anlamakta zorluk çekiyorsa, şu örnek kendisine yardımcı olabilir: Ben bir spor yazarı olarak Fenerbahçeli olabilirim. Ama bu, hakem kararlarına, takım oyununa, teknik direktör kararlarına itiraz etmemi ve Fenerbahçe cephesini de acımasızca eleştirmeme engel değil. Eski futbolcu da taraf tutar, ama objektif yorum yapar.
Halil Altındere'nin tavrı bu bağlamda çok tatlı:
"Benden başka buralarda kimse top oynamadı ve oynayamaz. Ayrıca kimi istersem de takımdan hemen atarım" diyor.
Bu olay da artık deşifre olduğuna göre, artık pek ciddiye alacak yanı kalmadı."
Armaggan Kişisel Sergi Serisi’nin 9’uncusu, kişinin, çevresini olduğundan farklıymış ve kendisine yabancıymış gibi algılamasını sorgularken insanın gizli pencerelerinin öyküsünü anlatıyor.
Küratörlüğünü yaptığı Üryan, Çıplak, Nü sergisiyle kendini özellikle kadın bedeninin çıplaklığı üzerinden beklemediği politik bir tartışmanın içinde bulan ve sergisi Hale Asaf'ın eserinin orijinalliğine dair iddialara maruz kalan Ahu Antmen sanatatak.com Genel Yayın Yönetmeni Ayşegül Sönmez'in sorularını yanıtladı.
Çınar Eslek'in son sergisinin adı "kontrolden çıkmış hayat" değil, sadece "hayat" olmalıymış diyor sanatatak yazarı Ahmet Ergenç ve nedenini bu yazıda açıklıyor.
İstanbul Modern’in eğitim programlarını destekleyerek 2016 yılında da çocuk ve gençlerin eğitimine olanak yaratmak amacıyla düzenlenen Gala Modern 2015, 12 Aralık Cumartesi akşamı İstanbul Modern’de gerçekleşecek.