Yazın sona ermesiyle yeni sinema sezonu başlıyor. Burak Kaplan, sonbaharın gelişini müjdeleyen, sinema salonlarını tıklım tıklım doldurması beklenen ve bir o kadar da Oscar yarışında adlarını sıkça duyacağımız filmleri derledi.
Çocukluğunun bir dönemi 1980’ler ya da 80’lerin sonuna yetişmiş bir nesil için A Nightmare on Elm Street ve Freddy film izlemeyi sevmek demekti; maceraperest çocuk ruhun film ve sinema okyanusunda keşif yapmasına sebep olan ve her zaman çekici gelen yasak bir meyve gibiydi. Gece yatağa girildiğinde korku sebebiydi, karanlıkta sokaklarda yürürken her köşe başına temkinli bir bakış ve uykuya yenik düşmeden önce edilen duaların sorumlusuydu. Wes Craven’in bir daha çıkmamacasına akıllara kazılmasıydı.
1958’de boş bir galeri sergiledi. 1960’ta sahte bir gazete yayınladı. 1962’de varolmayan sanat eserlerinin sertifikalarını sattı. Bir yatırımcı değildi ama yerleştirme sanatının, kavramsal sanatın ve kurumsal eleştirinin bir habercisiydi. O mavinin yaratıcısı Yves Klein'ı Pepe Karmel'in Sanat ve Simya başlıklı Klein yazısıyla tanıyoruz.
Yoko Ono, birincisi resmi olmamak üzere ikinci kez MoMa'da. 1971'de 'One Woman Show' adlı MoMa müdahalesi müze tarafından kabul edilmeyen Yoko Ono'nun yıllar sonra müzede hak ettiği solosuna kavuşmasının adım adım hikayesini Hyperallergic için Ellen Pearlman yazdı, Sanatatak okurları için Billur C. Yılmazyiğit çevirdi.
14. İstanbul Bienali yaklaşırken ARTINFO, Carolyn Christov-Bakargiev ile Skype üzerinden Art Nouveau, Siri, Aborjinlerin deniz hakları ve İstanbul Bienal’ini nasıl dOCUMENTA 13 çalışmasının bir devamı olarak hissedebileceğimiz hakkında konuştu.
Suriye'de devam eden savaş halkını zorunlu göçle başbaşa bırakırken, bir yandan ülkenin tarihi de ait olduğu yerden koparılıp yasadışı yollarla satılıyor. Gazeteci Mike Giglio ve Munzer el-Awad, Türkiye sınırı boyunca tarihi eser kaçakçılarıyla buluşarak 'yeraltından' yürüyen bu 'tarihi trafiğin' izini sürdü. Konuştukları kaçakçılardan Muhammed durumu şöyle anlatıyor: "Çok fazla hayat ve tarih kayboldu. Suriye artık bambaşka bir ülke."
"Şimdi kendisinin “Frippertronics” adını verdiği bir ekiple çalışıyor. (Fripp, “Frippertronics”i temelde şöyle tarif ediyor Fripp ve Eno eksi Eno). Bu tanımı farklı durumlara da uyguluyor. Sohbetimiz süresince birkaç defa ifade etmiş olduğu gibi yapması gereken şeyleri hayata geçirmek için nadiren yeterli vakti oluyor. Biz konuşmamızı sürdürürken giyiniyor, gitarının tellerini değiştiriyor ve bir diyapozom yardımıyla gitarını akord ediyor." Evet kesinlikle bu bir Robert Fripp konuşmasıdır. Ve doğrusunu isterseniz mükemmel bir konuşmadır. Çeviri: Özlem Akarsu
Bu yıl Venedik Bienali'nin olaysız bir anına şahit olmak imkansız. Son olarak Gulf Labor ve G.U.L.F, İsrail Pavyonu'nu işgal ettikleri eylemlerinde, İsrail'e karşı kültürel boykot çağrısında bulundu.