Fransa’nın Cannes’dan sonraki en prestijli film festivali sayılan La Rochelle, bu yıl Keşif bölümünü son dönem Türkiye sinemasına ve Yeşim Ustaoğlu filmlerine ayırdı.
...Ermeni toplumu Soykırım’dan dolayı aileye ve çocuğa çok önem veriyor ve üreyerek çoğalmak istiyor. 1915 öncesine dönmek istiyorlar belki de. LGBTİ bireylerini de, bu çoğalmanın engeli olarak görüyor ve dışlıyorlar, “Siz nasıl Ermenisiniz?”, “Dedelerinize ayıp” diye toplumda ötekileştiriliyorlar...
...Cumhurbaşkanı da, ayna evresindeki örneğe geri dönülecekse, aslında kendisi ve imgesi olmak üzere, iki kişidir. Beni ilgilendiren, onun göründüğü, temsil ettiği imgedir. Derste söylediklerim bunlardı. Geri kalanı, eğer söylenmişse, her vatandaşın, sohbet sırasında sarf edebileceği sözlerdir. Ve kamuoyunda anılan bir isim, asla onun kendisi değil, her zaman imgesidir...
1940’lı yıllarda az bilinen bir roman, bugün neden Türkiye’nin çok satan kitapları arasına girdi? Maureen Freely, geleneksel cinsiyetçi rolleri reddeden bir yazar üzerine yazıyor ve sınırları giderek daralan bir topluma umut vaat ediyor.
Her şey Katia Krupennikova'nın Post-Peace (Barış Sonrası) sergisinin, Türkiye'deki siyasi koşullar yüzünden Akbank Sanat tarafından iptal edildiğini açıklamasıyla başladı. Uzun bir aradan sonraysa serginin sanatçılarından ortak bir açıklama geldi. Başak Şenova "Gri alanda kalmaya kararlıyım" dedi. Şimdi de o gruptan Belit Sağ, şahsı adına açık bir mektup paylaştı.
Şebnem İşigüzel'in son romanı Gözyaşı Konağı'nın iki esin kaynağınden biri Büyükada'dan gitmesini hiç istemediğimiz Adrian Villar Rojas'ın Annelerin En Güzeli yerleştirmesi diğeri Sophia Coppola'nın Marie Antoinette'i... Kadınların birbirlerinin kurdu ve kuşu olduğu bu romanda tarih de adeta kahramanlardan biri. 19. yüzyıl sonu bu Ada hikayesinin, en güçlü tarafı şiddette sınır tanımamasıyken ilginçtir zaafı aşka sınırlar koymasında. Şebnem İşigüzel ile son romanını konuştuk:
"Zaten roman fikri ilk öyle bir görüntüyle geldi. Fowles da roman fikirlerinin hep bir anlık görüntülerle geldiğini anlatır. Hoca Ali Rıza’nın mehtabı seyreden dervişler tablosu filan hep zihnimin bir köşesinde ışıldamıştır. Abdullah Biraderler’in o dönem çektiği portreler. Sonra Bienal’deki Rojas’ın işi, Tüm Annelerin En Güzeli. Çağdaş sanatla bağımı hep canlı tuttum zaten. Takip ettim, izledim, katıldım. Yeri geldiğinde ilhamımı oradan alıyorum çünkü. Hakikaten çağdaş sanat, ruhumun derinliklerinde bir şeyleri uyandırıyor."
Akbank Sanat Sinema Kuşağı, haziran ayında İsveç, Norveç, Finlandiya ve Danimarka Sineması’nın son dönem seçkin filmlerinin yer aldığı Nordik Film Günleri’ne ev sahipliği yapıyor.
Stories from the She Punks 70’lerin punk’tan ilham alan gruplarının kadın müzisyenlerini anlatan hikayelerden oluşan bir belgesel film. İlk gösterimini de 10 Haziran’da Londra’da yapacak.