A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Paris

Van Gogh Londra’da Tissot’ya baktı

Esen Kitap'tan çıkan Sevgilim Londra kitabıyla Vincent van Gogh ile Londra'da uzun incelikli bir yürüyüşe çıktık sahiden. Kitabın en ilginç tarafı Van Gogh'un 1873-1876 yılları arasında yaşadığı Londra'daki ziyaret ettiği müzelerde hangi ressamların etkisinde kalıp mektuplarında onlardan bahsetmesini aktarışıydı. O ressamlardan biri de James Tissot'du. İşte kitaptan Tissot ve Güvertedeki Balo'sunun hikayesinin anlatıldığı bölümü sizin için yayınlıyoruz. 

Zerafetinden hiç vazgeçmedi: Cengiz Çekil

Çekil ile yakınlaşmam 2001 yılında oldu. Okulda, atölyesindeydik. Öğrencilerinin yardımıyla işlerini birbiri ardında çıkarıyor, açıyor, elinde işlerinin parçalarını tutuyor, onları sanki kutsal nesnelermiş gibi hürmetle evirip çeviriyor, dokunuyordu. Bu ziyaret benim için, kişinin tarih hakkında bildiği her şeyin tekrarlana tekrarlana artık bıkkınlık veren kurgusallaşmasının aniden sonlandığı anlardan biriydi.

Bir uluslararası hikaye daha yazılmalı ve tarihe bir ihtilaf koridoru daha açılmalıydı. 

Vincent van Gogh’tan “Dostlukla”

Vincent van Gogh (1853-1890) geride dikkate değer birçok resmin ve çizimin yanı sıra, çok ilginç ve hacimli bir yazışma dizisi de bıraktı. Türkiye’de Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan son derece kolay izlenebilen Dostlukla-Seçme Mektuplar, toplam 820 mektubun 265’inden oluşan geniş bir seçmeyi içeriyor.

Onun galericilere bir çiftten fazla sözü var

sanatatak.com'un da medya sponsoru olduğu Moving Image fuarını İstanbul'a taşıyan küratör, galerici ve sanat danışmanı Ed Winkleman, eski kitabının yeni versiyonu Çağdaş Sanat Eseri Satmak: Çağdaş Pazarın İlerleyişi Nasıl Sağlanır'da günümüz sanat galericiliğinin geçirdiği dönüşümü kusursuz tarif ederken sanat galericilerine ve aslında koleksiyonerlere de önemli tavsiyelerde bulunuyor. 2015 yılı Eylül ayında Allworth Press tarafından yayınlanan kitabın Türkçe'ye kazandırılmasını Galericiler Derneği'nden bekliyoruz. Ed Winkleman'ın Richard Lehun ile yaptığı konuşmadan bir bölümü Billur C. Yılmazyiğit çevirisiyle yayınlıyoruz.

Gitarın ustaları ay boyunca Akbank Sanat’ta

Akbank Sanat, Ocak ayında dünyaca ünlü gitar ustalarını ve genç yeteneklerini ağırlıyor. Perdesiz gitarın usta isimlerinden Cenk Erdoğan ve Avrupa`nın en tutkulu caz davulcuları arasında yer alan Mehmet İkiz’in 7 Ocak 2016, Perşembe günü gerçekleştireceği konser ile başlayacak olan Akbank Sanat Gitar Günleri; Türkiye hayranı olan ve klasik gitara yeni bir soluk katan dünyaca ünlü İtalyan asılı besteci ve yorumcu Carlo Domeniconi’nin 12 Ocak 2016, Salı günü vereceği konser ile devam edecek. Etkinlik kapsamında; Güney Amerikalı gitarist Quique Sinesi, 14 Ocak 2016, Perşembe günü; dünyaca ünlü Macar gitarist ve besteci Ferenc Snetberger, 20 Ocak 2016, Çarşambagünü; müziğinin yanı sıra etkileyici sahne performansı ile izleyenleri adeta büyüleyen ünlü gitarist ve besteci Marek Pasieczny, 28 Ocak 2016, Perşembe günü müzik tutkunlarıyla buluşacak. Akbank Sanat Gitar Günleri, Fransız besteci ve gitarist Jean-Baptiste Hardy’nin 30 Ocak 2016, Cumartesi günü gerçekleştireceği konser ile sona erecek.

Özdemir Altan’dan sert Nuri İyem yorumu

Evin sanat galerisinde açılan 'Nuri İyem 100 yaşında' başlıklı sergi bir kez daha Nuri İyem'in sanatı üzerine düşünmemizi sağlıyor. Sanatçı Özdemir Altan, sanatatak.com'a yaptığı özel açıklamada Nuri İyem'in sanatını tecimsel, popülist ve ilüstrasyon olarak değerlendirdi.  


Nuri İyem, sanat sanat içindir yaygın gerçeğini populist bir tecimsellikle dönüştüren yani sanat halk içindir’in Türkiye’de ilk temsilcisidir. Bence resmin satılması, koleksiyonculuğun canlanması üzerine yararları oldu. 

Her alanda olduğu gibi sanatta da ilk formasyon belirleyicidir. Eğer baştan yanlış öğrendinizse kesin olarak hiçbir şansınız yoktur.

Türkiye’de sanat müzesi olup da ilk dersleri oradan alma fırsatımız olmadığı için yargım Türkiye için çok daha yerindedir.

Nuri İyem’in kuşağı ise Çallı ve hele hele Leopold Levy gibi üçüncü sınıf bir ressamın öğretisi ürünü...

Aralarında Paris'e gidenler ve yıllarca yaşayanlar da aynen dediğim gibi ilk formasyonlarının kesin belirleyiciliğinden kurtulamadılar.

O sıralarda Fransız resmi bile bocalıyor. Soyut resim furyasında yer kapışılıyor...Tabii ki bizimkilerden hiçbirine pay düşemezdi. Nuri İyem ise en iyi niyetiyle Türkiye’de ancak illüstrasyonlar yapabildi.

Zeki Faik’e sordum: ‘Hocam sizler Paris’e gittğinizde köprünün altından nice sular akmıştı, onları görmediniz mi?’ Yanıtı şu olmuştu: ‘Biz İstanbul köyünden Paris şehrine giden köylülerdik.’

2025-03-14 05:47:27