Bir önceki yüzyıl başını andıran şiddetinden sarsıldığımız 21. yüzyılın ilk on beş yılının şu son günlerinde geçtiğimiz yılın en iyilerini hatırlamak ve hatırlatmak iyi bir fikir olabilir.
“Üryan, Çıplak, Nü: Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsü” adlı sergi Ahu Antmen küratörlüğünde 25 Kasım’da Pera Müzesi’nde ziyaretçiye açıldı. Sergi, Türk resim sanatının -başlangıç dönemlerinden modernist dönemlerine uzanan bir zaman çizelgesi içerisinde- çeşitli sanatçılarının desen ve yağlı boya “nü” resimlerini izleyiciyle buluşturuyor.
Başlık Ortadoğu'dan gibi dursa da haber Danimarka'nın başkenti Kopenhag'dan. Amacı kişinin kendi bedenine karşı duyduğu negatif hislere savaş açmak olan bir proje polis engeli yüzünden sergilenemedi.
“Star Wars: Güç Uyanıyor” nihayet gösterimde. Pazartesi akşamı Los Angeles’ta dünya premiyerini yaptı ama film vizyona girene kadar, film hakkında hiçbir şey duymadık çünkü Disney filmde olacakları bir sır gibi saklamayı başardı.
...dünyevi başarıları ve mutlu iş birliklerini hedeflerken mutlaka bunların içsel besleyici köklerini de göz önüne almanız ve bu doğrultuda iç dünyanızı da besleyebilmeniz gerekiyor. Bu yeniayın dolunayı 25 Aralık’ta Yengeç Burcu’nda gerçekleşecek. Bu tarihin yakınlarında gelişen olaylar ve sonuçlar zaten size hangi duygusal ihtiyaçlılık içinde olacağınızı gösterecektir...
İzlenmesi gereken sergilerden biri Bim Bam Bom Çarpınca Kalp. Bosna’daki savaşın görüntüleri belleklerde hâlâ sürerken yanı başımızda yaşanan çarpışmalara da rehberlik ediyor.
Söyleşi Temmuz 2007 yılında Profesör Malabou’nun Paris’teki evinde yapıldı. Konukseverliği için Profesör Malabuo’ya ve söyleşiyi kaydeden ve kayıtları metne dönüştüren asistanı Carissa Devine’a teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
Küratörlüğünü yaptığı Üryan, Çıplak, Nü sergisiyle kendini özellikle kadın bedeninin çıplaklığı üzerinden beklemediği politik bir tartışmanın içinde bulan ve sergisi Hale Asaf'ın eserinin orijinalliğine dair iddialara maruz kalan Ahu Antmen sanatatak.com Genel Yayın Yönetmeni Ayşegül Sönmez'in sorularını yanıtladı.
“Farklı bir kültürde bilerek ya da bilmeyerek attığımız her adımda eski bilgilerimizle, yaşam deneyimlerimizle bir kıyaslama yapmaya başlarız” diyor Ceren Bulut ve My Life in English Measures(İngiliz Ölçülerindeki Hayatım isimli sergisinde İngiltere’deki kültürel adaptasyon sürecine ait kıyaslamaları, günlük yaşam pratikleri üzerinden, emperyal ölçü birimleri aracılığıyla anlatıyor.
Gece Devriyesi sergisinde cep telefonuyla resimleri çekmeye yani onları tekrar üretmeye kalkıştığında başarısız olacak izleyici. Oldukları kadar karanlık çıkmayacak daha aydınlık çıkacaklar çünkü… Dolayısıyla sanatçının, son dönem resimlerini göstermek isteyen her izleyici aslında bir gece bekçisi gibi resimlerini aydınlatacak ama aktaramayacak.