A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Ney

Sesin Çıktığı Kadar

İstanbul Modern kuruluşunun 10. yılında, “Çok Sesli” başlıklı bu sergiyle hem süreli sergilerde benimsediği politikasını devam ettiriyor, Türkiye güncel sanatına farklı bir aralıktan yaklaşıyor, hem de sosyo-kültürel bir tablo ortaya koyarak günümüzün hip olgularından disiplinlerarası çalışma biçimlerine dikkat çekiyor. “Çok Sesli” davetkar bir başlık çünkü çoğu zaman sesin çağrısı, imgeninkinden daha kuvvetli. 

Tam bağımsız Chet Faker

Chet Faker 6 bin dinleyicisiyle İstanbul'da buluştu! Bu yıl 24. yaşını kutlayan Akbank Caz Festivali'nin merakla beklenen isimlerinden biri de konser biletlerinin satışa çıkmasıyla birlikte 24 saat içinde tükendiği, son yıllarda adından sık söz ettirmeyi başaran 26 yaşındaki Avusturalya’lı yetenek Chet Faker'dı.

Bir Avuç Cesur İnsan

Bu yıl ilki düzenlenen BİFED, Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali’nin en iyisi yönetmenliğini Rüya Arzu Köksal’ın yaptığı “Bir Avuç Cesur İnsan” belgeseli oldu.

article placeholder

3. Mardin bienali ertelendi

 

Mitolojiler başlıklı 3.Mardin Bienali ertelendi. Mardin Sinema Derneği, Döne Otyam, Ferhat Özgür, Fırat Arapoğlu, Mehmet Baran, Sait Tunç, Mesut Alp, Fikret Atay, Hakan Irmak, Ferhat Satıcı, Hülya Özdemir, Claudia Segura Campins,Canan Budak, Can Bulgu'nun imzalarını taşıyan mektubu yayınlıyoruz.

 

“Mitolojiler” konseptli 3. Mardin Bienali’ni coğrafyamızdaki halkların yaşadığı acılar nedeniyle ileri bir tarihe erteliyoruz. Sanat susmaz, susmayacak ancak vakit çocuk çığlıklarını duymanın vaktidir.

Bizler 3. Uluslararası Mardin Bienali Ekibi olarak, Mezopotamya ve Anadolu arasında önemli bir kesişim ve etkileşim alanı olan Mardin’de, “Mitolojiler” konseptiyle, iki uygarlığın ortak belleğini antik çağlarda olduğu gibi dünyanın her köşesiyle harmanlayıp, yeni sentez işlerle yaşadığımız bin yılın sorumluluğunu yerine getirip, o şehirlerin, o ülkelerin sınırlarını aşan akıl almaz renk ve zenginlikteki kültür denizine kendimizce birkaç damla katmak istemiştik. Bunu yapmaya çalıştığımız dönemde, Mezopotamya’nın içinde bulunduğu süreç oldukça manidardı.

Son derece ciddi gelişmelerin yaşandığı bu süreçte, sadece belirli coğrafyaların yeniden haritalandırılmasına değil, halkların geleceklerini belirleyecek bir döneme şahit olmaktaydık. Bunun için Kobanê kuşatmasına ya da Êzidîlere yapılan saldırılara, Êzidî halkının karşı karşıya geldiklerine bakmak yeterli. Biliyorduk; birileri Mezopotamya ovasını kan deryasına boyarken, birileri Babil Kulesini inşa ediyordu; birileri insanları, evlerini ve düşlerini talan ederken, birileri de yazıyı icat ediyor ve büyük tapınakların duvarlarına mitolojileri resmediyordu.

Karanlık ne kadar barbarca ve zulümle gelirse gelsin, ışık her zaman ‘’bu topraklarda’’ vardı ve kendini korkusuzca karanlığın önüne attı. Aydınlığın kendini ilk var ettiği alan da hep sanat oldu. Umudun bitti dendiği yerde ışık sanatla var oluyordu.

Biz Uluslararası Mardin Bienali, “Mitolojiler” ile bunun en doğru zaman olduğunu düşündük. Karanlığın en barbarca kendini dayattığı bu günlerde sanat ile bir çığlık, bir mum yakmak istedik, Mezopotamya’nın Kuzeyinden veya Anadolunun Güneydoğusundan… Çığlığımız “ışık var” demek, çığlığımız “mitolojiler yaşıyor” demek, çığlığımız “yarın birlikte daha güzel olabilir” demek ve çığlığımız “sanat ile daha güçlü, daha güzel olabilir” demekti. Lakin çığlığımız korkusuzca kendini bu ana kadar getirirken bizim sesimizden, bizim çığlığımızdan daha büyük bir ses duymaya başladık. Bu çığlığın adı Kobanê, bu çığlığın adı Şengal… Bu çığlığın adı vicdanın barbarlık karşısındaki duruşu. Bu çığlık, bu topraklarda yaşayan herkesin yüreğinde kanayan yara. Korkmuyoruz, inanıyoruz ve umutluyuz.

17 Ekim-17 Kasım tarihleri arasında yapmayı planladığımız 3.Mardin Bienalini yanı başımızda vuku bulan acıların görülmesi ve duyulması için erteliyoruz.

Sanatçılarımızın ve Mardin halkının desteği hep bizimle oldu ve olmaya devam edecek. Çok yakın bir gelecekte çocukların değil sanatın çığlığıyla bir arada olacağız…

 

Hangi 91 Kadın?

 

Hürriyet Gazetesi, Cumhuriyet'in 91. yılına iz bırakan 91 kadın seçmiş Türkiye'den. Çağdaş ve modern sanata ilişkin seçilenler elbette seçilmemişleri aklımıza getirmekte gecikmedi. Mualla Eyüboğlu, Semiha Eş, Yıldız Moran, Semiha Berksoy, Neşe Erdok, Alev Ebüzziya, Seyhun Topuz, Gülsün Karamustafa ve Canan Tolon'u listede görmek güzeldi her şeye rağmen. Fakat bu isimleri görmek bazı isimleri neden göremediğimizi açıklamadığı gibi bu isimleri neden ve neye göre gördüğümüze ilişkin büyük merak uyandırdı.

Sanatatak.com olarak listede şu isimleri neden göremediğimizi merak ettik:

 

 

 

 

Kültür Sanatta Oligarşik Tahakkümü Reddediyoruz!

“ Biz, edebiyata, edebiyatın özündeki kalb ve vicdan yoluna ulaşmaya çalışan ve dilsel göreliliğe inanan madencileriz. Ülkemizdeki edebiyatın özgürlüğe ve tahayyül gücüne ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Günümüzde, kültür-sanat alanında, özellikle de edebiyat eleştirisi alanında görülen oligarşik tahakkümü, bağlamsızlığı ve kötücül yönetimi, yani tüm statükocu mekanizmaları reddediyoruz”.

Altın Koza ödülleri açıklandı

Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 21. Altın Koza Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen “Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması” ve “Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması”nın sonuçları açıklandı.

15 Eylül’de başlayan ve 21 Eylüle kadar devam edecek olan 21. Altın Koza Film Yarışması kapsamında gerçekleştirilen Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması ve Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması’nın sonuçları açıklandı.

Akdeniz ülkelerinden kısa film yönetmenlerinin yoğun ilgi gösterdiği ve filmlerin kurmaca, belgesel, deneysel ve canlandırma dallarında değerlendirildiği yarışmada, kurmaca dalında en iyi film odülü, Fransa’dan Lionel Kaplan’ın “Lucie’nin Sorunu” (Trouble with Lucie) isimli filminin oldu. Film, yönetmen olmak isteyen bir aktristin gerçekle kurguyu buluşturan hikayesini anlatıyor.

Yarışmada Türkiye’den Turgay Kural’ın yönettiği “Cibik” (Reed) ise belgesel dalında en iyi film ödülüne layık görüldü. Film, zor koşullarda yaşayan sazlık işçilerinin çok düşük ücretlerle geçimlerini sağlama ve borçlarını bitirme mücadelelerini anlatıyor. Yazın kavurucu sıcağında bir okulun bahçesine, havadan su bombası düşer ve su savaşı başlar...

Deneysel dalında en iyi film seçilen eser ise, Yunanistan’dan Rinio Dragasaki’nin yönettiği “Okul Bahçesi” (Schoolyard)… 1983 yılının Arjantin’ininde kendisini hasta babasının bakımına adayan ve gün geçtikçe kendi içine daha çok kapanarak gerçeklikle yüzleşmeyi reddeden bir kadının hikayesini anlatan Fransız-Arjantin ortak yapımı, “Baba” (Father), yarışmanın en iyi canlandırma filmi seçildi. Filmin yönetmeni, Santiago Bou Grasso…

Juri Ozel Odulu ise, tatil için ciktiklari kara yolu üzerinde beklenmedik olaylarla karsilasan bir ailenin basina gelenlerin anlatildigi “Ailevi Heyecanlar” (Family Thrill)’in oldu. Bu filmin yönetmeni Dimitri Stratakis. Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması’nın jürisinde; Fas’tan Film yönetmeni Alaoui Lamharzi Azlarabe, Türkiye’den sinema yazarı Yeşim Tabak, Yunanistan’dan yönetmen Stavros Raptis, Türkiye’den oyuncu Güner Özkul görev aldi. Yarışmada her dört dalda iyi film seçilen eser, 10.000 TL’lik ödülün sahibi olacak, toplam 40.000 TL ödül dağıtılacak.

Festival kapsamında gerçekleştirilen ve ülke çapındaki iletişim ve güzel sanatlar fakültesine devam eden öğrencilerin katılabildiği Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması’nda ise, kurmaca dalında en iyi film, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Mahmut Telci’nin yönettiği “Tatmin” oldu. Hayatındaki tatminsizlikleri görevini kötüye kullanarak kapatmaya çalışan komiser Cemil’in hikayesini anlatan film, Cemil’in arkadaşlarıyla, meslektaşlarıyla, üsleriyle, sıradan insanlarla ve kadınlarla arasındaki ilişkiyi gözetlerken toplumdaki erkeksi yapıyı irdeliyor.

En iyi belgesel seçilen film ise, yönetmenliğini Mehmet Emre Gül’ün yaptığı “Benden Önce”. Selçuk Üniversitesi yapımı olan film, zihinsel engelli 56 yaşındaki oğlunun, kendisinden önce ölmesini isteyen 76 yaşındaki İfakat’ın öyküsünü anlatıyor. Doğayla iletişim kurmaya çalışan genç, her seferinde bir engelle karşılaşırsa ne olur

? En iyi deneysel dalında ipi göğüsleyen yapım “O2 (Oksijen)” de bu sorunun cevabı aranıyor. Filmin yönetmeni Selçuk Üniversitesi’nden Naci Anıl Konya.

Canlandırma dalında en iyi film ödülü ise, Ethem Onur Bilgiç’in yönettiği Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi yapımı “Salkım Söğüt” un oldu. Film, Nazım Hikmet’in ‘Salkımsöğüt’ filminin serbest canlandırma uyarlaması…

Yarışmada, belgesel dalında yarışan “Heykel A.Ş” ise, jüri özel ödülüne layık görüldü. Yönetmenliğini Tuna Tetik’in yaptığı film, Bahçeşehir Üniversitesi yapımı. Bu film, Kent yaşamı içinde her gün önlerinden yüzlerce kişinin geçtiği ‘alışılmışın dışında’ heykeller ve onlarla beraber yaşayanların samimi ve özgün yorumlarını içeriyor.

Yarışmanın jürisinde sinema yazarı Burcu Aykar, belgesel film yönetmeni Kemal Öner, oyuncu Cansel Elçin, yönetmen Yasin Uslu, canlandırma yönetmeni Özgül Gürbüz görev aldı.

Yarışacak filmlerin ön değerlendirmesi, sinema yazarı Senem Erdine, yönetmen Ahmet Sönmez ve belgesel yönetmeni Mehmet Güleryüz tarafından yapıldı.

Ulusal Öğrenci Filmleri kurmaca, belgesel, deneysel ve canlandırma dallarında en iyi film seçilen esere 7.500 TL ödül veriliyor, yarışma kapsamında toplamda 30.000 TL ödül dağıtılıyor.

2024-11-25 05:23:43