A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

MAMA

Zeki Müren de bizi duyacak mı?

Zeki Müren’i ilk kez radyoda duyduğunuzda tüyleriniz ürpermiş miydi? İlk aşkınızı, ah onun gözü kör olası şarkıları yüzünden unutamadınız mı? Tavlada Zeki Müren kapısı hep size mi çıkar? Müren’i gazinoda gladyatör kıyafeti ile izlediniz mi? Memleketi Bursa’da sahneye çıkmamaya yeminli olduğunu duymuş muydunuz? Bir gün hepimiz Zeki Müren’i sevecek miyiz? 0212-988-02-08’i arayın, hafızanızın Zeki Müren köşesinde ne varsa sesli mesaj olarak bırakın ve başkalarının mesajlarını dinleyin. Hatta dilerseniz Müren’in bir şarkısını seslendirin!

Erkek bedeni “çıplak” kadın bedeni “nü”

“Üryan, Çıplak, Nü: Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsü” adlı sergi Ahu Antmen küratörlüğünde 25 Kasım’da Pera Müzesi’nde ziyaretçiye açıldı. Sergi, Türk resim sanatının -başlangıç dönemlerinden modernist dönemlerine uzanan bir zaman çizelgesi içerisinde- çeşitli sanatçılarının desen ve yağlı boya “nü” resimlerini izleyiciyle buluşturuyor. 

Kylo Ren J.J. Abrams mı?

Star Wars 7 : Güç Uyanıyor (Star Wars: The Force Awakens) gösterime girmeden önce filmde neler olabileceği konuşuluyordu. Gösterimin ardındansa filmdeki semboller ve alt metinler gündemde. Sanatatak yazarı Arda Karaböcek, filmde gizli Lucas/Abrams çatışmasını gün yüzüne çıkardı.

Başka bir Wars!

Star Wars'ın  ilk filminden bu yana feodal bir imparatorluğa karşı direnen cumhuriyetçileri izliyoruz. Tabii bu cumhuriyet kavramını Avrupalı kökeni anlamında almamak gerekiyor. Birçok Holywood filmini dokuyan; küçük çekirdek aile, geniş Hristiyan cemaat, erkek ataerkil kurtarıcılık, masum çocukluk ve daha fazlası var.

Bedri Baykam’dan Esra Aliçavuşoğlu’na yanıt

Bedri Baykam, Esra Aliçavuşoğlu'nun sanatatak'taki yazısına verdiği yanıtı bir başka yanıtla karşılıyor. Çavuşoğlu'nun yorumunu "mitoloji kokan bir kurgu" olarak değerlendiren Baykam, Halil Altındere'nin kurgusundan yüzlerce sanatçının rahatsızlığına dikkat çekti:

"Esra Aliçavuşoğlu'nun sanatatak'taki yazıma verdiğim yanıtı okudum. Aliçavuşoğlu öncelikle şu noktada yanılıyor: Ben hiçbir yerde "sanat tarihini yanlız sanat tarihçiler yazabilir, sanatçılar yazamaz" demedim, bunu nereden çıkardı anlamakta zorluk çekiyorum. Ayrıca hiçbir zaman böyle düşünmedim ve onun deyimiyle böyle bir "fetişleştirmem" (!) olmadı. Sonuçta bu, Aliçavuşoğlu'nun yaptığı bir yorum, tamamen kendi içsel kurgusu. Mitoloji kokan bir kurgu!

Bunun dışında da Aliçavuşoğlu "kendisi gibi olmayanı dışlayan" şeklinde söz ettiği ama buna karşın "normal" karşıladığı, Nurullah Berk, Bedri Baykam veya Halil Altındere'nin sanat tarihi yazımlarını "olağan bulduğunu" söylüyor.. Bu bence, tam tersine, ağır bir sorumluluktur. Aliçavuşoğlu manipülasyonlardan rahatsız olmayabilir ama yüzlerce sanatçı çok rahatsız! Çünkü kullanılan dil ve sunum uslubu, adeta resmi gazeteyi çağrıştırıyor!

Ayrıca dediğim gibi "sanatçı nesnel veya kendi açısından kendi gözüyle bir sanat tarihi yazabilir, böyle bir girişim başlatabilir. Ancak orada objektif çaba içeren yargılarını buluşturmak dışında, diğer yaşanmışlıkları, kişileri, yok sayamaz. Olsa olsa onlar hakkında, hangi eserde, neyi, niçin tercih edip etmediğini söyleyebilir... Ama her halükarda sanat dünyasının yüzde seksenini çöpe atarak kendini parlatmaya kalkamaz, çünkü o zaman alay konusu olur. Benim de kendi sanatsal tercihlerim vardır, ancak kimi sanatçıları beğenip beğenmemen, tüm akımlara yakın olup olmamam diğerlerini dışlama nedenim veya bahsetmeme nedenim olamaz.

Örneğin Boyanın Beyni" kitabımda, bana çok uzak olan Neo-Geo akımıyla postmodernizm üzerine Türkiye'de yazılan ilk makalelerden biri de var. Aynı nesnellik çabasını, "Maymunların Resim Yapma Hakkı" kitabını yazarken de gösterdim, henüz yayınlanmamış ve 25 yıldır bitirmediğim "Modern Sanat Tarihinin Yüzyılı" kitabımda da gösteriyorum. Ne zannediyordu Aliçavuşoğlu, ben Bauhaus akımına uzağım diye, Bauhaus'tan bahsetmeyeceğimi mi ümit ediyordu(?)... Anlamakta zorluk çekiyorsa, şu örnek kendisine yardımcı olabilir: Ben bir spor yazarı olarak Fenerbahçeli olabilirim. Ama bu, hakem kararlarına, takım oyununa, teknik direktör kararlarına itiraz etmemi ve Fenerbahçe cephesini de acımasızca eleştirmeme engel değil. Eski futbolcu da taraf tutar, ama objektif yorum yapar.

Halil Altındere'nin tavrı bu bağlamda çok tatlı:

"Benden başka buralarda kimse top oynamadı ve oynayamaz. Ayrıca kimi istersem de takımdan hemen atarım" diyor.

Bu olay da artık deşifre olduğuna göre, artık pek ciddiye alacak yanı kalmadı."

All Hail Kurosawa!

Macbeth gibi bir metnin, The Snowtown Murders'ın yönetmeni Justin Kurzel tarafından çekileceğini, Michael Fassbender ve Marion Cotillard'ın da başrollerde olacağını okuyan herhangi bir prodüktör ya da sinema sever, filmin oldukça başarılı olacağını öngörür. Fakat bir şekilde Kurzel bu beklentileri karşılayamıyor.

2024-11-07 15:35:32