A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

MAMA

Ahu Öztürk: Kaçacak bir yer yok!

Epey uzun süre duyduk Toz Bezi filmini. Hikayesini duyduk önce, sonra oyuncular kulağımıza çalındı, çekimleri başladı başlayacak derken, çekildi ve sona erdi. Prömiyerini Berlinale Forum bölümünde yaptı. Yönetmen ve senarist Ahu Öztürk 5 yıllık emekleri Toz Bezi ile vedalaşma evresinde, izleyiciler de vizyonda yerini alan filmle selamlaşma. Geçtiğimiz hafta sona eren 35. İstanbul Film Festivali’nde de En İyi Film, En İyi Senaryo ödüllerini kazanan film başrol oyuncularından Asiye Dinçsoy’a da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandırdı. Film; iki ev işçisi kadının, temizliğe gittikleri evlerdeki insanlarla kurdukları ilişki, gündelik çatışmalar, kendi arkadaşlık-kardeşlikleri ve bu yakın arkadaşlığın hiyerarşisi, hayata tutunma çabası, kadınlık, annelik, temizlik, yoksulluk ve kimlikler üzerine pek çok soru soruyor. Ahu Öztürk’le filme dair konuştuk.

Kendime engel olamıyorum

Fotoğrafın bir plastik sanatlar dalı olarak ve teknik açıdan birçok tanımı yapılabilir. Benim içinse zamana tanıklık etmektir. Ben de kendi dönemime tanıklık ederek, gelecek zamanda yaşayacak insanlara aktarmaya, dünyanın ötekileştirilmiş insanlarını fotoğraflarımda yansıtmaya çalışıyorum. Fotoğraf çalışmalarımda genellikle “ötekileştirilmiş” insanlara yer veriyorum: Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, mülteciler ve tabii ki engelliler...

Gidenlerin ardından güneş yine doğar mı?

“Başımızdan geçen her hikâyeyi, bir diğer yaşadığımız hikâyeye benzetiyoruz, kıyaslıyoruz, yargılıyoruz. Sanki şu hayata yalnız gelmemişiz gibi, biraz daha yalnızlaştırıyoruz kendimizi, kendi ellerimizle. Her insan bir kere yalan söyleyip kırdıysa sizi ve herhangi biri gibi hissettirdiyse, nasıl olacak da siz tekrar ayağa kalkacaksınız, değil mi?” – Bâlâ Atabek, İşte Güneş Geliyor

Bienalin yeni küratörleri: “bindiğin dalı kesmek çok eğlenceli olabilir”

15. İstanbul Bienali'nin küratör ikilisi bir sanatçı duo. Bunun manevi anlamı büyük. Elmgreen ve Dragset ikilisinin ise yapacakları kestirilemez ve kesinlikle şimdiden söylüyorum ilginç ve "etkin" olacaktır. İlk çıktıkları zamandan beri hevesle takip ettiğim ikilinin en büyük özelliği tam da bu söyleşide teyit ettikleri gibi izleyiciyle değil de sanat dünyası denen sistemle uğraşmaları bazen tiyatro bazen heykel bazen olmayan bir Prada dükkanı yapma özgürlüğüne, cesaretine ve neredeyse Beckettyen bir mizaha sahip olmalarında. Onları en iyi yine bir sanatçı ikilisi tanıtır diye düşündüm ve Ben Hunter ile Nicholas Shorvon'un onlarla yaptıkları söyleşiyi Özlem Akarsu her zamanki titizliğiyle çevirdi.

(Ayşegül Sönmez'in notu.)

2024-11-07 22:13:59