Senenin en iddialı Fransız yapımlarını geride bırakarak Fransa’yı Oscarlarda temsil etmek üzere seçilen film Mustang’in Türkiyeli yönetmeni Deniz Gamze Ergüven, filminin Türkiye'de alacağı tepkiler üzerine:
"Türkiye'de hala tabu olan çok fazla şey var. Bundan dolayı film dişleri gıcırdatabilir. Film son derece özgür..."
1960’lı yıllarda, Walter Keane 1 milyon adet satan duygusal portreler onuruna bir parti veriyordu ama aslında onun başarısını sürekli kılmak için köle gibi çalışan, sanatçı karısı Margaret’ti. Margaret biyografik filmde yaşadıklarını anlatıyor.
Jon Ronson'ın Guardian için kaleme aldığı yazıyı Billur C. Yılmazyiğit çevirdi.
14. İstanbul Bienali üzerine kritikler birbiri ardına çıkmaya devam ediyor... Biz de takdir ettiklerimizi çevirmeye devam ediyoruz. İşte Ana Teixeira Pinto'nun, Berlin’de yaşamakta olan Lizbonlu yazarın bienal yazısı.
28 Kasım'a dek Dünyadan Büyük sergisiyle Akbank Sanat'ta olacak Louise Bourgeois şöyle diyor: Sürrealizm benim için lanet bir şey. Çünkü sürrealistler her şeyle dalga geçtiler. Bense hayatı bir trajedi olarak düşünüyorum. Çeviri: Hale Eryılmaz
Yazın sona ermesiyle yeni sinema sezonu başlıyor. Burak Kaplan, sonbaharın gelişini müjdeleyen, sinema salonlarını tıklım tıklım doldurması beklenen ve bir o kadar da Oscar yarışında adlarını sıkça duyacağımız filmleri derledi.
14. Bienal, Vasıf Kortun ile kaybettiği "kayıp kıta"yla tekrar barışmak istiyor sanki. Pentür, kavrama sığamayacak konvansiyonel işler, füzen ve de çizgi tekrar buyur edilmiş mekana.
Çocukluğunun bir dönemi 1980’ler ya da 80’lerin sonuna yetişmiş bir nesil için A Nightmare on Elm Street ve Freddy film izlemeyi sevmek demekti; maceraperest çocuk ruhun film ve sinema okyanusunda keşif yapmasına sebep olan ve her zaman çekici gelen yasak bir meyve gibiydi. Gece yatağa girildiğinde korku sebebiydi, karanlıkta sokaklarda yürürken her köşe başına temkinli bir bakış ve uykuya yenik düşmeden önce edilen duaların sorumlusuydu. Wes Craven’in bir daha çıkmamacasına akıllara kazılmasıydı.