Şu günlerde Londra Royal Academy of Arts'da dev bir sergiye imza atan ve 1319 halktan destekçinin katkısıyla Çin'den gelen ağaç enstalasyonunu da kurumun bahçesine yerleştiren Ai Weiwei:
"Politik işadamı ya da politik hemşire diye bir tanımlama var mı? İki tip sanatçı mı var dünyada sadece? Bence politik sanatçı bir meslektaşları kaybolduğu zaman en azından nereye gittiğini sorandır. Bu politiktir, öyle değil mi? Ben kaybolduğumda sadece bir avuç sanatçı bana ne olduğunu merak etti."
Suriye devrimi çok sayıda sanatçıyı, yazarı, ressamı, fotoğrafçıyı etkiledi. Sonuç, sadece acı çeken ve mücadele eden Suriyelilere değil, özgür ve demokratik bir ülkede yaşamak isteyen birçok insan için de umut ve esin kaynağı olan bir dizi şaşırtıcı sanat eseri oldu.
Senenin en iddialı Fransız yapımlarını geride bırakarak Fransa’yı Oscarlarda temsil etmek üzere seçilen film Mustang’in Türkiyeli yönetmeni Deniz Gamze Ergüven, filminin Türkiye'de alacağı tepkiler üzerine:
"Türkiye'de hala tabu olan çok fazla şey var. Bundan dolayı film dişleri gıcırdatabilir. Film son derece özgür..."
1960’lı yıllarda, Walter Keane 1 milyon adet satan duygusal portreler onuruna bir parti veriyordu ama aslında onun başarısını sürekli kılmak için köle gibi çalışan, sanatçı karısı Margaret’ti. Margaret biyografik filmde yaşadıklarını anlatıyor.
Jon Ronson'ın Guardian için kaleme aldığı yazıyı Billur C. Yılmazyiğit çevirdi.
Açıkekran Yeni Medya Sanatları Galerisi'nde küratörlüğünü Ali Akay'ın yaptığı Ulay'ın Erken Dönem İşleri: Kimliksizleşme ve Dönüşme sergisinde 10 Ekim'e kadar Ulay'ın performanslarını görebilirsiniz. Daha ilk cümlemde sözünü ettiğim “Sanatın kriminal bir yönü var” performansını henüz görmediyseniz ya da haberdar değilseniz mutlaka görmelisiniz.
Fransızların entelektüel dinamizmlerini yitirmesinin ardındaki tartışmasız en büyük etken, hem maddi anlamda hem de kültürel bakımdan Fransızların global ölçekte güçlerini büyük oranda yitirdiklerine ilişkin giderek kuvvetlenen düşünce.
Slavoj Zizek, 'AB Mülteci Krizi Küresel Kapitalizmle Yüzleşmeden Ele Alınamaz' başlıklı yazısında şöyle diyor: Mülteciler için öğrenilmesi gereken acı ders şudur ki, Norveç’te bile “Norveç diye bir yer yok”. Hayallerini sansürlemeyi öğrenmek zorundalar: gerçekliğin içinde hayallerinin izini sürmek yerine, değişen gerçekliğe odaklanmalılar.