A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

LED

Abluka’nın yönetmeni Emin Alper: Düşman bu kez Tepenin Ardında değil

Son dönem Türkiye sinemasında ilk filmi Tepenin Ardında ile heyecan uyandıran ve dikkatleri üzerine çeken Emin Alper’in ikinci filmi Abluka vizyona çıktı. Abluka merakla beklenen filmlerden biriydi; galasını yaptığı Venedik Film Festivali’nde ana yarışma bölümünde Jüri Özel Ödülü’nü kazandı ve eleştirmenler filmden övgüyle bahsetti. Ülkemizde Adana Altın Koza Film Festivali’nde de en iyi film başta olmak üzere beş ödüle layık görüldü. Abluka; yoğun bir politik şiddet ortamında yıllar sonra bir araya gelen kardeşlerin, Ahmet ve hapisten şartlı tahliye edilen Kadir’in hikâyesine odaklanıyor. Paranoya ve komplo teorilerinin öne çıktığı film gerçekle hayal arasında ince bir çizgide ilerlediğinden filmi izlerken seyirciye çok iş düşüyor. Filmin başrollerinde Mehmet Özgür ve Berkay Ateş yer alıyor; onlara Tülin Özen, Müfit Kayacan ve Ozan Akbaba eşlik ediyor. Abluka'nın mimarı Emin Alper'e filmin anatomisini sorduk.

Salondaki Mozart, sokaktaki Mozart

İnsan keşfedince “nasıl da gözümden kaçmış” demeden edemiyor. Oldukça geniş ve her ferdi yetenekli Coppola ailesinden Roman Coppola ve Jason Schwartzman’ın dizi projesi Mozart in the Jungle, aslen obua sanatçısı olan Blair Tindall’ın Sex, Drugs & Classical Music isimli hatıratına dayanarak yaratılmış.

Mülteciler sergisi Galeri Işık’ta

Aydın Doğan Vakfı’nın 32 yıldır düzenlediği “Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması” na katılan Mülteciler konulu karikatürlerinden oluşan bir seçki Galeri Işık Teşvikiye'de sergileniyor.

Sergiyi 31 Ekim'e kadar ziyaret etmek mümkün.

Carolyn Christov Bakargiev Pelin Tan’ın çağrısıyla ilgili konuştu

14. İstanbul Bienali küratörü Carolyn Christov Bakargiev, bienal basın toplantısında Pelin Tan'ın sanatçılara yaptığı çağrıyı Ayşegül Sönmez'in sorusu üzerine değerlendirdi:

"Her ne kadar politik değilseniz de dediniz. Politik olmak ne demek? Her şey politiktir. Bir feminist olarak bunu söylemeliyim ki bu feminizmin temelidir: bedeninizle yaptığınız her şey politiktir. Seks, yemek yemek ve diğer pek çok şey. Bir eylemle politik olunmaz. Erkekler kocaman ağızlarını açıp büyük cümleler kuruyorlar. Örneğin ben Afganistan Pakistan sınırında olan bitenlerle ilgili uzun videolara bienalde yer vermiyorum. Çünkü videolar büyük elektrik harcıyor. Sorunuza yanıt vermiyorum gibi görünüyorum lakin bir sanatçı olmadığım için bu çağrıya yanıt veremiyorum. Ama bana geldi bu mektup. Benim için sanatçıların 15 dakikalığına Kürtlere karşı yaşananlarla ilgili işlerine müdahale etmelerinde hiçbir sakınca yok. Bu bu yaşanan durumu değiştirir mi? Ben bir şüpheci olarak zaten insan ilişkilerine güvenmiyorum. Daha önce de söyledim. Türkiye hükümetinini Kürtlere uyguladığı bu Makyavelist hesapların ne olduğunu arkada tam olarak neler yaşandığını bilmiyoruz. Bilemeyiz. Ama insan denilen varlıkla ilgili şüphem var başta ağaçlar olmak üzere insan dışı canlıları önemsiyor ve kutluyorum."

Siborg Manifestosu I

Feminist kuramcı Donna Haraway, 14. İstanbul Bienali küratörünün 'ondan çok etkilendim' referansı ve bienal kataloguna "benim için çizimler her zaman canlı gerçekliğin gücü ile biyolojik ve edebi ya da sanatsal olanın bir araya geldiği yerdir. Kendi bedenim de tam anlamıyla işte böyle bir çizimden ibarettir" sözlerini bienal kataloguna alıntılamasıyla yeniden ilgi alanımıza girdi. Haraway'in meşhur Siborg Manifestosu'nu tekrar okumak şart oldu. Ve elbette bazı bölümleri sizler için taze taze yeniden çevirmek...  Çevirmenlerimizden Billur C.Yılmazyiğit'e derin teşekkürlerimizle...

 

Zero eşittir: Evrim çarpı Devrim!

Sanatçı Ali Emir Tapan soruyor, Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonu ve Sergiler Yöneticisi Hüma Arslaner yanıtlıyor. Bu söyleşi Zero sergisini hem tanıtıyor hem özetliyor. 

Ali Emir Tapan: Peki sence bu yenilikçi yaklaşımın ne kadarı tepkisel? ZERO karşıtlığın ötesine geçen bir akım bence...

Hüma Arslaner: Evet, aynen... ZERO karşıt olma amacıyla yola çıkmış bir düşünce biçimi değil. Daha ziyade dönüştürücü, yeni bir alan açma dürtüsünden söz edebiliriz.


 

Escale’de bir öğlen yemeği

Escale'de ana yemek olarak ben 14 saat ağır ateşte pişmiş kuzu omuz yiyecektim. O ise dana yanak. Benim kuzumun yanında arpa şehriye olacak onda püre... Başlangıç olarak kaz ciğeri kızartmasına karar verdik. Ciğer kızartmamdaki tereyağ tadını aralayıp kendimi ciğerin derinliklerindeki hafif ama güçlü lezzetine bulanmış armut ve ayvalı sosuna bıraktım.

En ekolojik film seçildi

 İlk kez geçtiğimiz yıl düzenlenen Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Film Festivali (BIFED) başladı. Daimi teması "Çevre" olan festivale ikinci yılında 45 ülkeden 180 film başvurdu. Birincilik ödülünü, Şili’den katılan, yönetmenliğini Bettina Perut ve Iván Osnovikoff’un gerçekleştirdiği, acı çekmek, yaşlanmak ve zamanın kendisi üzerine keskin bir gözlem yapan “Surire” filmi aldı.

2025-01-20 12:14:58