A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

LED

Mutluluğun sırrı punk ve metal dinlemekte

Bugüne kadar yapılan araştırmalar saldırgan yapacağını iddia edip onu evcilleştirmeye çalışsa da Avustralya’da yapılan yeni bir araştırmaya göre 80'lerin ve 90'ların punk ve metal müziği dinleyicileri  sakinleştiriyor, kritik düşünceye sevk ediyormuş. Bu bilgi bile bugün Paris'te Eagles of Death Metal konseri esnasında saldırıya uğrayan masumları düşündükçe ayrı bir etki yapıyor. İnsanlığın maruz kaldığını koca bir trajedi olarak düşünmeye yetiyor ve artıyor.  

Çeviri: Billur C. Yılmazyiğit

Can Yayınları’nın özrü kabahatinden büyük

12 yaşındaki bir çocuğun ağabeyiyle gezdiği kitap fuarındaki Can Yayınları standından kitap çalmasının ardından yaşadıklarına verilen tepkiler sürüyor... 

Olay yerinde yaşadığı şokla ağlayan 12 yaşındaki çocuğun durumu sosyal medyaya yansıyınca vatandaşlar duruma tepki gösterdi. Can Yayınları'na karşı atılan birçok mesajın ardından yayınevi olayı doğrulayarak özür diledi. Sosyal medyada yaşananları kendileri adına "utanç verici" olarak değerlendiren yayınevinin sahibi Can Öz'ün de çocuğun ailesini arayarak özür dilediği öğrenildi. Can Öz kendi imzasıyla yaptığı açıklamada "hatalıyım, sorumluyum, hesap vermeliyim" ifadelerini kullansa da yazar ve hukukçu Ali Duran Topuz, yayınevinin özrünün kabahatinden büyük olduğunu belirterek şunları yazdı:

"Can yayınlarının özrü kabahatinden büyük olmasın? Üç kişi niye atılır? Zaten fuar boyu çalışıyor olmasınlar? İşçi sırtından özür mü olur? Can çalışanları, kitap çalma meselesi konusunda patronun ağır baskısı altında olmasa niye öyle yapsınlar? Hesabı işçiye yık, kurtul... İş kazalarında, suçun yine diğer işçileri yıkılmasından ne farkı var Can yayınlarının yaptığının? Ayıp işlemiştir ve düzeltmek yerine bir işçinin haklarıyla oynamıştır. Ayıp kere ayıp."

“Eğer hafızayı kaybettiysek ne kazandık peki?”

“Savaşın başlangıcı sır olacak.” diyor bize Jenny Holzer eserlerinin birinde. Büyük anlatılar ve komplo teorileri bizi hep büyük ve katı nedenlerin peşinden koşmaya itti büyük oranda sorunlarımıza çözüm ararken. Peki ayrıntının ve küçük bir değişimin yarattığı devrim gerçekleşen en büyük devrim ise? Michel Serres'in 2007 yılında İNRİA'da( Institut national de recherche en informatique et en automatique/ Ulusal enformatik ve otomatik araştırmalar enstitüsü) verdiği bu konferans teknolojinin nasıl bir devrim olduğunu anlatıyor bize. Henüz 2007 yılında Wall Street ve Avrupa'daki occupy eylemlerinden, Arap baharına ve Ortadoğudaki savaş ortamının gizli nedenine dair bir açıklama da barındırıyor bu konferans bana göre. Teknolojiyle değişen insan olma “durumu” aynı zamanda alışkanlıklardan hukuka, hukuktan politikaya kökensel bir dönüşümün yaşanmasına da neden oluyor. Kuşkusuz yaşayan, sessiz, etkin ve yıkıcı bir devrim bu! Teknoloji her şeyi dönüştürüyor, peki bunu nasıl yapıyor? Buyrun, Michel Serres anlatıyor bunu:

İzlenecek bir yol: Piotr Piotrowski’yle söyleşi

Okuyacağınız söyleşi geçtiğimiz günlerde vefat eden Piotrowski’nin küresel sanat tarihi üzerine organize ettiği ve Lublin, Polonya’daki "Küresel Bakış Açısıyla Batı Avrupa Sanatı: Geçmiş ve Bugün" konulu uluslararası bir konferans sırasında gerçekleştirildi.

Çeviri: Billur C. Yılmazyiğit 

Dünyanın büyüsünü tekrar hatırlamak

Sinem Dişli'nin 10 Ekim-14 Kasım tarihleri arasında Empire Project'de gerçekleştirdiği Currents sergisi üzerine:

"Urfa’nın ‘taşında toprağında’ yaşamaya devam eden başka türlü bir uygarlığın ve dünya görüşünün izleri ay ışığının esrikliği altında sunuluyor. Bu esriklik de klasik doğu-batı, evrensel-yerel çatışması üzerinden giden bir sosyolojinin yerini, bir ayin halinin almasını sağlıyor."

Yeni ay hayatınızı nasıl etkileyecek?

Hayatımızda yeni bir geçiş dönemini temsil eden yeni ay, Akrep Burcu’nda, 11 Kasım gecesi gerçekleşti. Geçiş dönemi pek çoğumuz için, Eylül ayından bu yana güneş tutulmasını takip eden yenilikler demek. İşte tam şimdi geçtiğimiz birkaç aydır gündemde olan yeniliklerle ilgili kararları uygulama ve daha da önemlisi bunların iç dünyamızdaki derinliklerini (anlamlarını) keşfetme aşamasındayız.

Ya herkes dans edecek ya da hiçkimse

Alternatif dünya ideallerinin en görkemli zamanlarından 1960’larda bastıkları gece kulüplerinin duvarlarına “Ya herkes dans edecek ya da hiçkimse” yazıp da kaçmışların liderlerinden Jose Mujica artık pek de dans edemediği bir zamanda Türkiye’ye gelip beklemediği bir ilgiyle karşılaşınca hayatında bir şey değişti mi bilinmez ama bizim hayatımız sanki aynı kaldı.

2024-11-19 10:41:26