Seyirci olmak Cannes’daki en zor iş
Film seyretmek belki ana işlerden biri ama arka planda festival tam bir buzdağına benziyor.
için arama sonuçları
Film seyretmek belki ana işlerden biri ama arka planda festival tam bir buzdağına benziyor.
Kanye West Chicago Güzel Sanatlar Akademisi’nden onursal doktorasını aldı. Akademide soru cevap oturumu olarak başlayıp, harika bir biçimde konudan konuya atlayan ve serbest bağlantılar kuran bir konferansa evrilen bir konuşma yaptı. Dr. West konuşma boyunca müzikle uyuşturucu maddeleri karşılaştırdı, (en yeni “takıntısı” olan) moda tasarımında bizzat yaşadığı süreçleri tartıştı, birçok isimle ilişkisini kesti ve sineztezi hastası olması ve Matthew Barney’in en sevdiği sanatçı olması gibi kendisi hakkındaki pek çok şeyi ortaya koydu. Tutarlı ve sağlam temellere dayalı konuşmayı hem de abartılı algılanmayı başardı. Sanatçı olmanın ne anlama geldiği hakkında hem bilgece hem de saçma sapan konuştu. Amacımız aslında bu karmaşık güzel adama online teşekkür etmek ama işte en sevdiğimiz anların bazıları.
Yönetmen, telefon ekranından film izleyenleri eleştirdi.
Erol Eskici'nin "Nostomania" adlı sergisi, Galeri Daire'deki "Çoktan Seçmeli" ve Kadıköy Sanat Meclisi Ali Şimşek'in sanatatak.com'da yeniden yazmaya başladığı Kriztik köşesinin ilk konuları.
Mizah, eleştiri ve eğlenceyi harman eden eylemleriyle dünyayı şaşkına çeviren The Yes Men İstanbul’u fethetmeye geliyor…
Ve efsane kadın aktivist, insan hakları savunucusu Angela Davis, anlamlı bir günde, 9 Ocak Hrant Dink'i Anma Konferansı'nda İstanbul'daydı. Davis, "karanlığa teslim olma" çağrısında bulunurken 'terörle mücadelenin terörün kendisinden daha fazla zarar verdiği'ne dikkat çekti.
2011 ve 2102'de Turkishtime dergisi beni en yaratıcı 50 kişisi listesine alıncaya kadar bilmiyordum bu listelerin varlığını ve önemini. Anladım ki listeler bazı şeyleri hap gibi hızlı alıp yutmak için birebir .Yine de benden tasarım dünyasının 2014 listesi istendiğinde yıl sonu liste furyasına katılmak istemedim. Bazı şeylerin yılın sonunda güme gittiğini düşünüyorum. Yılın ilk günlerinde ise “aynı” şeyler daha taze geliyor insana. Yeni yılın başı itibarıyle 2014 tasarım dünyasından da bir doz liste işte...
İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Doğu Akdeniz Akademik Araştırmalar Merkezi Derneği'nin (DAKAM) katkılarıyla 20-21 Aralık tarihlerinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsü E4 Binası 305 numaralı salonda gerçekleştirilecek. PERFORMART '14 kapsamında Londra Brunel Üniversitesi'nden deneysel tiyatro konusunda dünyanın en önemli araştırmacılarından Sue Broadhurst davetli konuşmacı olarak izleyicilerin karşısına çıkacak.
Kadir Has Üniversitesi'nden çağdaş dans uzmanı Zeynep Günsür, oyuncu ve tiyatro yönetmeni Ufuk Tan Altunkaya ve İKSV Tiyatro Festivali koordinatörü Leman Yılmaz ise “Çağdaş ve Bağımsız Dans ve Tiyatro: Bir Sektör Analizi” başlıklı panelde konuşmacı olarak yer alacaklar.
Sanat dünyasında son yıllarda büyük önem kazanmış “Kamusal Alan ve Performans Sanatları” tartışmalarının 2014 ana teması olarak belirlendiği PERFORMART '14 kapsamında performans sanatlarında güncel eğilimler, sahne tasarımı ve teknolojileri konuları da gündeme getirilecek. İki gün sürecek konferans boyunca Türkiye'den ve dünyanın farklı ülkelerinde çalışmalarını sürdüren akademisyenlerden Adil Serhan Şahin, Alex Evans, Ashwini Pethe, Aylin Kalem, Ayrin Ersöz, Ayşegül Şentuğ, Beatriz Cantinho, Burcu Yasemin Şeyben, Claire Moloney, Craig Smith, Daniel Domingues, Daniel Pawley, David Osbon, Ellin Sears, Esen Gökçe, Gönül Gülce Karaarslan, Julia M. Ritter, Leman Yılmaz, Marina Mihaila, Mariza Dima, Martina Hanáková, Monica Pacheco, Petra Johnson, Philip Courtenay, Pieter Verstraete, Rasim Erdem Avşar, Rosamaria E. Kostic Cisneros, Sarah Courtis, Seza Filiz, Sibel İzmir, Susan Main, Theodore Grammatas, Ufuk Tan Altunkaya, V. Safak Uysal, Zeynep Günsür Yüceil, Zeynep Günsür'ün konuşmaları dinleyenlerle buluşacak ve Bilgi Üniversitesi öğrencilerinin “Sosyal Bağlamda Performans” konulu proje sunumları gerçekleştirilecek.
Etkinlik dili İngilizcedir.
http://www.performartconference.org/
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 31 Ekim – 1 Kasım tarihleri arasında santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenen “1964 Sürgünleri: Türkiye Toplumunun Tek Tipleştirilmesinde Son Dönemeç” adlı konferansta, İstanbullu Rumların 20. yüzyılda maruz kaldıkları en büyük kitlesel göçe neden olan 1964 kararı ve sonuçları değerlendirildi.
Konferans, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı İlay Romain Örs’ün açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmasında 1964 sürgünlerinin yakın tarihin çok az bilinen bir sayfası olduğunun altını çizen Örs, yarım yüzyıl önce İstanbul Rum topluluğu kadar tüm Yunanistan ve Türkiye toplumlarını derinden yaralayan bu büyük travmayı anmak, anlamak, anlatmak amacıyla bu konferansın düzenlendiğini belirtti.
Örs, “Yakın tarihimizin bu sarsıcı dönemi, ilk kez bu kadar kapsamlı bir konferansta konunun uzmanlarıyla genç araştırmacılar tarafından ele alınıyor. Bu anlamda, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin sunduğu akademik özgürlük ortamında bir araya gelmiş olmak son derece büyük bir önem taşıyor” şeklinde konuştu.
Küçük Asya Çalışmaları Merkezi’nden Stavros Anestidis, Vakıflar Meclisi Azınlık Vakıfları Temsilcisi Lakis Vingas, akademi düyasından Iraklis Millas, Cengiz Aktar, Baskın Oran, Ayhan Aktar, Samim Akgönül gibi önemli isimlerin konuk olduğu konferansta, Yunanistan uyruklu İstanbullu Rumların 1964’teki göçüyle sonuçlanan süreç; kararın alınma koşulları ve karar sonrasında yaşananlar, sürgünü yaşayanların tanıklıklarıyla birlikte ele alındı.
1964 sürgününe dair kritik başlıkları değerlendiren Baskın Oran, tehcir kararının Kıbrıs sorunuyla ilgisine yönelik incelemesini paylaştı. Oran, “1920’lerden o döneme kadar gayrimüslimlerin yaşamlarının birçok farklı açıdan zorlaştığını görüyoruz. Hem toplumsal hem de hukuki olarak süregelen bu etmenler ve 1964 sonrasında da devam eden çeşitli olaylar sebebiyle, bu tehcir kararının sadece Kıbrıs sorununa bağlanması yanlış olur” şeklinde konuştu.
Niyazi Kızılyürek konferansta yaptığı konuşmada göçte Kıbrıs sorununun rolünü tartıştı. Alper Kaliber dış politikaya ulusal kimlik perspektifinden bakarak Kıbrıs meselesiyle sürgünü değerlendirdi.
Rita Ender’in “Azınlık Hukuku Bağlamında Sürgünler” başlıklı konuşma yaptığı konferansta Ceren Sözeri meselenin 1964’te basında nasıl yer aldığını sunumunda aktardı.
Sürgünü yaşayan Rumların Yunanistan’da karşılaştığı sorunları ise Maria Kazantzidou ve Eleni Ioannidou “Selanik'te İstanbul Rum Sürgünler”; Emre Metin Bilginer ise “Sürgündeki Rumların Yunanistan'daki Entegrasyon Süreci” başlıklı sunumlarıyla aktardı.
1964 yılında alınan bir kararla on binlerce İstanbullu Rum’un göç etmek zorunda kalmalarının 50. yılında, İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından Küçük Asya Çalışmaları Merkezi, Babil Derneği ve İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu katkılarıyla ve Açık Toplum Vakfı’nın maddi destekleriyle düzenlenen konferans, “20 Dolar 20 Kilo” adlı serginin açılışıyla sona erdi. Göç edenlerin anı ve tanıklıklarının yer aldığı “20 Dolar 20 Kilo” İstanbul Bilgi Üniversitesi Çağdaş Sanat Müzesi’nde 30 Kasım’a kadar görülebilecek.
http://www.facebook.com/istanbulbilgiuniversitesi http://twitter.com/bilgiofficial
Red Bull Music Academy'nin yeni dönem ders zili 2015 sonbaharında Paris'te çalacak.