A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Kare

LGBT DJ Orlando’yu yazdı: Dans müziği her şeyi renkli LGBT çevresine borçlu

Orlando’daki Pulse gece kulübüne yapılan vahşi saldırı sadece LGBT çevresine yapılan bir saldırı olmanın çok ötesindeydi. Bu toplumumuzda kendine bir yer bulamamışlara, bir sığınak ve barınak sağlamış yerlere yönelik bir saldırıydı. Bir DJ, dans müziği yapan ve bu müziğe hayran olan biri olarak ben, bu tarzda çalışan kişiler olarak bizlerin LGBT çevresine –özellikle de renkli LGBT çevresine destek vermek gibi özel bir yükümlülüğüm olduğunu hissediyorum.

Toz Bezi filmi ile alıp veremediğimiz ne?

Geçen hafta BirGün gazetesindeki köşesinde Tuğçe Madayanti Dizici'nin Toz Bezi filminin ödül almasına ondan başka herkesin memnun olduğunu dile getirdiği yazısına Evrensel Gazetesi yazarı Evrim Kaya'dan yanıt geldi. 

Dizici'nin yazısındaki "Toz Bezi ile alıp veremediğim ne? Mesele Toz Bezi özelinde değil. Derdim ne sadece bu film ne de yönetmeni. Derdim yönetmenlik rengi olmayan, sinema diline uzak, etnik eksenli filmlerin tam kuvvet desteklenerek, ödüllerle uçurulması ve alternatif sinemanın önünün tıkalı bırakılması. Festivallerin de bu tarz filmleri bilinçli desteklediğini düşünüyorum. Seyirciyi ya BKM tipli filmlere ya da gerçekçilik adı altında sıkıcı filmlere mahkum ettiler. Neden yaratıcı işler yapılamıyor?' sorusuna Evrim Kaya, Evrensel gazetesindeki köşesinde şu sorularla karşılık verdi:

"Kürtler, yıllar, yıllar boyunca çevrelerine var olduklarını bile bir argüman gibi sunmak zorunda kalmış, 90’lara kadar içinde Kürt sözcüğü geçen bir film çekilememişken, son birkaç yılda üç beş ‘içinde Kürt olan’ film görmek bu kadar canınızı mı sıktı gerçekten?

Yok sayılan, bastırılan, kovulan bir fikrin, bir kimliğin bulduğu ilk fırsatta görünür olmak istemesi, şaşırttı mı sizi? Sosyal ne demek, gerçek ne demek, bilmiyor musunuz?

Türkiye coğrafyasında sınıfların ortaya çıkışlarından itibaren etnik köklerle, bu temele dayalı soykırımlar, katliamlarla nasıl iç içe olduğunu, gerçekten mi görmüyorsunuz?

İçinde Kürt hikâyesi geçmeyen filmlerde bir türlü göremediğimiz yaratıcı patlamanın sorumlusu da Kürt yönetmenler midir?

Hükümetin ‘kentsel dönüşüm’ sözünü, dümdüz edilen Sur için, Diyarbakır için telaffuz ettiği günlerde “sırf görüntü olsun diye işlevsiz bir şekilde” yerleştirilmesinden söz ederken iki kez düşünmediniz mi? Nazan Kesal’ın Hatun’u, Asiye Dinçsoy’un Nesrin’inde sadece temizlikçinizden değil, annenizden, teyzenizden, kendinizden bir şeyler görmediniz mi?

Sinema Genel Müdürlüğü’nün birkaç hafta önce açıkladığı kararda bir tek Kürt sinemacının hikâyesine destek vermediğini fark etmediniz mi? Üç beş senedir Kürt hikâyelerinde gördüğümüz bu artışın sonunun geliyor olması ihtimalinin ne kadar güçlü olduğunu görmüyor musunuz? Kürtleri sinemada görmemek sizi rahatlatacak mı? ‘Kıro bir yapımcı’ diye bir ifadeyi gerçekten kullandınız mı? Klavye tutukluk mu yaptı, copy-paste hatası mı oldu? Kıro ne demek biliyor musunuz?

Gerçekten hakaret amaçlı olarak kıro sözcüğünü kullandınız mı? Kıro-bir-yapımcı. Bunu siz mi yazdınız? Çok çiğ, çok tanıdık, çok yazık. Hayret!"

Film festivallerindeki sansür vakaları rapor oldu

Siyah Bant son dönemde Türkiye’deki film festivallerinde karşılaşılan ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalara dair “Türkiye’deki Film Festivalleri ve Sanatsal İfade Özgürlüğü” başlıklı araştırma raporunu yayımladı. Veli Başyiğit tarafından kaleme alınan rapor, sinema eserlerinin çeşitli yöntemlerle engellenmesi karşısında film festivallerinin izlediği stratejileri tespit etmeyi ve sansüre karşı mücadelenin olanaklarını genişletecek ortak bir zemin geliştirmeyi hedefliyor. Araştırma, Friedrich Ebert Stiftung Derneği tarafından destekleniyor.

“10 sene aşk çalıştım çünkü aşkı özlüyordum”

Aralık 2015’te gerçekleştirilen Ege Sanat Günleri’nde “Ustaya Saygı, Yaşayan Anıt Sanatçı” sunumlarında, Ali Vatansever imzalı 11 dakikalık bir filmle katılımcıya anlatılmıştı Ayfer Karamani. Seramikte 60. yılına doğru ilerleyen bir sanatçının üretimini, yaşamını 11 dakikaya sığdırmak güç elbet. Ancak filmin merak uyandırdığı ve sizi sanatçının işlerinin peşinden sürükleyebildiği doğru. Ben de her ne kadar takipçisi olsam da filmi izleyince kapısını çalıp sohbet etmek istedim Ayfer Karamani’yle. 

Parıltılı karanlık kadın: PJ Harvey

...Vücudunu kullanış biçiminin epik sahne duruşunun tamamlayıcısı olduğu aşikar. PJ’in performansına gelecek olursak; gerçekten tüm salonu kapsayan açık sesiyle sanki tam da olması gerektiği gibi her daim müziğin 1-2 adım önünde... 

Kentin sürekli değişen biçimleri

Erdal İnci, Art On İstanbul'da 5 Haziran Pazar gününe kadar sürecek "Kent Manzaraları" başlıklı sergisinde kentlerin ve doğanın hızla mutasyona uğradığı bir dönemde kentsel mimari yapıları ve iç mekanları algılama biçimimizi dönüştürmekle uğraşıyor. 

1980’leri aralamak baştan yazmak

Hollanda'dan Van Abbe Müzesi, İstanbul’dan Salt, Madrid’den Reina Sofia müzesinin de katıldığı 1980’lere odaklanan Avrupa sergilerinin derdi pekala 'Avrupa projesini terk etme' olarak özetlenebilir. 'Öykü anlatıcılığının yerelleştirilmesi’ olarak da… 'Süreçlere odaklanmak' ve 'heterotopya aracılığıyla' 1980’lerin yazılmamış tarihlerinin neoliberalizme rağmen direnenlerin öyküsünü hem estetik hem de sosyal işaretler olarak çıkarmak da…

2024-12-26 01:51:03