Ayşegül Sönmez'in 19 Haziran 2005 tarihinde Nuri İyem'in vefatının ardından yazdığı yazısını bugün Evin Sanat Galerisi'nde açılacak Nuri İyem 100 yaşında sergisi nedeniyle yayınlıyoruz.
28 Kasım'a dek Dünyadan Büyük sergisiyle Akbank Sanat'ta olacak Louise Bourgeois şöyle diyor: Sürrealizm benim için lanet bir şey. Çünkü sürrealistler her şeyle dalga geçtiler. Bense hayatı bir trajedi olarak düşünüyorum. Çeviri: Hale Eryılmaz
Yazın sona ermesiyle yeni sinema sezonu başlıyor. Burak Kaplan, sonbaharın gelişini müjdeleyen, sinema salonlarını tıklım tıklım doldurması beklenen ve bir o kadar da Oscar yarışında adlarını sıkça duyacağımız filmleri derledi.
14. Bienal, Vasıf Kortun ile kaybettiği "kayıp kıta"yla tekrar barışmak istiyor sanki. Pentür, kavrama sığamayacak konvansiyonel işler, füzen ve de çizgi tekrar buyur edilmiş mekana.
Kerem Ozan Bayraktar kuşağının en deneyci isimlerinden. Ayrıntı, plastik ve sayısal yeni medya ile doluşan dünyayı görmeye ve de okumaya çalışıyor. 5 Eylül’de Pg Art’ta açılacak “Et Cetera” dizi de yeni arayışlarla dolu.
1958’de boş bir galeri sergiledi. 1960’ta sahte bir gazete yayınladı. 1962’de varolmayan sanat eserlerinin sertifikalarını sattı. Bir yatırımcı değildi ama yerleştirme sanatının, kavramsal sanatın ve kurumsal eleştirinin bir habercisiydi. O mavinin yaratıcısı Yves Klein'ı Pepe Karmel'in Sanat ve Simya başlıklı Klein yazısıyla tanıyoruz.
‘Aslında sorun alan kontrolüyle ilgili sanırım. Çünkü çocukluktan bu yana, hatta çocukluğum süresince sınırlarımı kaybettim. Hiç bir zaman bir alan kontrolüm olmadı. […] Romanyalı bir Yahudi, Ortodoks bir ülkede Protestan, aslında gerçekten öldüğü bilinmeyen, babası olmayan biriydim. Size yemin ederim, duvara yapıştırdığım ilk şey, hislerden ibaretti.’ Daniel Spoerri
Robert Schuster, Manzoni'yle ilgili "Kendi Bokunu Konservelemiş Birinden Çok Daha Fazlası" başlığını atacak ve şöyle devam edecekti: “Bugünlerde saygısızlık her yerde kolaylıkla bulunabilen öylesine ucuz bir hisse senedi ki sanatçının nanik yapan bir etkinliğinin, radikal olarak adlandırıldığı bir dönemi hayal etmek kolay olmayabilir. Bu yüzden, neredeyse 50 yıl önce kavramsal şamatayı başlatan, kışkırtıcı bir İtalyan olan yaramaz Piero Manzoni’nin Gagosian Galeri’deki retrospektifi, daha ciddi bir döneme yapılan nostaljik bir tur gibi olmaktan çok, ayağınızı yerden kesen eserlere bir övgü gibi hissediliyor.” Zero sergisi dolayısıyla Zero sanatçılarını ağırlarken aklımızdan çıkarmamamız gereken bakış açısı bu.
Kafka 1915 Ekim’inde yayınevine yazdığı mektupta, ilk baskının kapak resmi hakkındaki sıkıntılarını şu cümlelerle anlatır: "Kapakta böcek olmasın. Uzaktan bile görülmesin.”