Geçmişte önemli ve kıymetli işlere imza atmış yönetmenlerin ve senaristlerin artık iş yapamadığı, yaptırılmadığı bir ortamdan bahsediyoruz. Medyada, sporda ve ardından da sanatta da çölleşen, tek tipleşen bir ülkeyi anlatıyorlar.
Melike Kurtiç'in Dirimart'taki solosunun son günlerinde çağdaşı, sanatçı Bilge Friedlaender'ın da Arter'de bir solosu açıldı. Bilge Friedlaender'in sergisi, ölümünden sonra yapılan ilk kapsamlı sergi olma özelliğini taşıyor. Kurtiç'in 18 Haziran 1997 tarihli konuşmasında Bilge Friedlander'ın izine rastladık. Karşılıklı söyleştikleri bu konuşmayı yayınlamaya karar verdik.
Meryl Streep’in gözünü 20. Oscar adaylığına ve muhtemel 4. zaferine diktiği Florence Foster Jenkins gerçeğin sanattan daha şaşırtıcı olduğu öykülerden biri.
Alman sinemacı Maren Ade’nin Cannes’da gösterildiğinden bu yana yerlere göklere sığdırılamayan filmi Toni Erdmann bu yılki Filmekimi’nin yıldızlarından.
Güney Kore sinemasının bu yılki gişe şampiyonu Zombi Ekspresi (Train To Busan) aksiyon ve gerilim dolu bir gece geçirmek isteyenler için Filmekimi’ndeydi.
....Ortayaşlı Julieta rolünde görmüş geçirmiş bir annenin ruh halini tüm nüanslarıyla veren Emma Suarez filmin şüphesiz en iyisi. Almodovar’ın fetiş oyuncularından, alıştığımız grotesk görüntüsünden çok uzak ve ne yazık ki bir hayli yaşlanmış bir Rossy de Palma’nın da oyunculuğunun çok farklı ve şaşırtıcı bir şekilde güçlü yanını sergilediğini belirtelim bu arada.
SALT Galata’da açılan Tek ve Çok adlı sergi, endüstriyel üretimin çokluğuyla, sanatsal üretimin tekliği ve biricikliğine odaklanıyor gibi görünse de her iki alanın kopya ve taklitten kurtulamayacağının altını çiziyor.