İlk iki bölümüyle geniş bir seyirci kitlesine ulaşan Westworld, HBO'nun yeni Game of Thrones'u olmaya çalışırken gizem manipülasyonlarıyla yeni bir Lost, yeni bir hayal kırıklığı mı oluyor?
Güney Kore sinemasının bu yılki asıl bombası, ilk gösterimini Cannes’da yapan ve çok iyi eleştiriler alan korku filmi Kara Büyü (The Wailing/ Goksung), Filmekimi’nde izleyiciyle buluştu.
Alman sinemacı Maren Ade’nin Cannes’da gösterildiğinden bu yana yerlere göklere sığdırılamayan filmi Toni Erdmann bu yılki Filmekimi’nin yıldızlarından.
H&M sözcüsünün söylemek istediği şu: "Biz reklam firması Forsman & Bodenfors ile bir araya gelip bizim en son ucuza mal edilmiş, kalitesiz giysilerimizi satmakta bize neyin yardımcı olabileceğini tartıştık. Feminizm ve pozitif beden üzerinde karar kıldık, çünkü bunun son zamanlarda moda ve popüler olduğunu fark ettik."
....Ortayaşlı Julieta rolünde görmüş geçirmiş bir annenin ruh halini tüm nüanslarıyla veren Emma Suarez filmin şüphesiz en iyisi. Almodovar’ın fetiş oyuncularından, alıştığımız grotesk görüntüsünden çok uzak ve ne yazık ki bir hayli yaşlanmış bir Rossy de Palma’nın da oyunculuğunun çok farklı ve şaşırtıcı bir şekilde güçlü yanını sergilediğini belirtelim bu arada.
Sinemacı, eleştirmen, yazar, oyuncu ve ressam Giovanni Scognamillo, külliyatı sayesinde sinemanın kaç bucak olduğunu öğrendiğimiz maestromuzu, kültür hayatımızın eksantrik kişiliğini kaybettik.
Moda Sahnesi, Alman oyun yazarı Thomas Jonigk'ten Sibel ArslanYeşilay'ın çevirdiği “Torun İstiyorum” adlı oyunla bir kez daha toplumun önyargılarını, tabularını ve klişelerini sorguluyor.
Cemil Ağacıkoğlu’nun ilk gösterimini İstanbul Film Festivali’nde yapan ve orada En İyi Müzik (Doğan Duru) ödülünü alan son filmi Tarla festivalin ilk iki gününde izlediğimiz filmler arasında yol temasını işleyen üçüncü yapım.
Benim ve Roz’un Sonbaharı’ndan yaklaşık 6 yıl sonra çektiği yeni filmi Bana Git De ile Adana Film Festivali’ne gelen Handan Öztürk bir yol filmiyle çıktı izleyici karşısına.