Postmodern Sol ve Neoliberalizmin Zaferi I
Uluslararası sol, neoliberalizme karşı direnmenin acı gerçeğiyle yüzleşmek yerine kendi imajını yarattı. Uluslararası solun postmodernizme inanmaya ihtiyacı yoktu çünkü o postmodernizmin ta kendisiydi...
için arama sonuçları
Uluslararası sol, neoliberalizme karşı direnmenin acı gerçeğiyle yüzleşmek yerine kendi imajını yarattı. Uluslararası solun postmodernizme inanmaya ihtiyacı yoktu çünkü o postmodernizmin ta kendisiydi...
Korhan Gümüş tarihsel bir perspektifte geçmişi ve bugünü hatırlayarak hatırlatarak yanıtlıyor: Beyoğlu Nasıl Kurtulur? "...önce "kurtarıcılar"dan kurtarmak gerekiyordu Beyoğlu'nu. Çünkü bu “kurtarıcılar” kamu gücünü kullanarak yarattıkları sınıfsal çelişkiyi azınlıklara karşı halkı kışkırtarak örtmeyi, gizlemeyi başarıyorlardı..."
Korhan Gümüş, Narmanlı Han'ı kurtaracak formülü verdi: Kars formülü.
III. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali bugün başlıyor.
Film gösterimleri, atölyeler ve söyleşiler ile bir hafta boyunca sürecek festival, 11 filmin prömiyerine ev sahipliği yapıyor.
Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği tarafından ülke sinemamızın inşaa faaliyetlerinin önünü açmak ve geleceğin sinemasına işaret edebilmek motivasyonuyla düzenlenen Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nin üçüncüsü 20-27 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek.
III. Boğaziçi Film Festivali Festivalinde ulusal ve uluslararası kısa kurmaca ve belgesel filmlerin yanı sıra bu yıl ilk defa uluslararası uzun metraj filmlere de yer verilecek.
Bir hafta boyunca sürecek olan festival, aralarında Journey to the Shore, Our Everyday Life ve Chasuke’s Journey” filmlerinin de yer aldığı 11 filmin prömiyerine de ev sahipliği yapıyor.
Ayrıca, festival boyunca sinemaseverler için usta sinemacıların katılacağı paneller, forumlar, atölye çalışmaları düzenlenecek.
Festival kapsamında, Hollywood’lu ünlü isimlerin oyuncu koçu Susan Batson da masterclass dersleriyle ilk kez Türkiye’de profesyonel oyuncularla bir araya gelecek.
III. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’ne ilginin büyük olduğunu vurgulayan festival Başkanı Ogün Şanlıer,
“Festivale bu sene 111 ülkeden toplam 2621 kısa film başvurusu aldık, kısa film alanında genç yapımcı ve yönetmenlerin yeni filmler üretmesine katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Ayrıca, bu yıl ilk defa Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’na yer vermeye başladık ve bu kategorideki en iyi filmi 50bin $ ile ödüllendiriyoruz.” dedi.
Festivalin Genel Sanat Yönetmeni Kamil Koç ise görüşlerini “Dünya sinema literatüründe Türk sineması diye bir olgu yok. Uluslararası boyutta bir festival düzenleyerek Türk sinemasının önünü açmayı, genç yapımcı ve yönetmenlerimizin dünya ölçeğindeki çalışmalarına katkı sunmayı istiyoruz” şeklinde ifade etti.
20-27 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek III. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nde filmler, Uluslararası Uzun Metraj Film, Ulusal Kısa Kurmaca Film, Ulusal Kısa Belgesel Film, Uluslararası Kısa Kurmaca Film, Uluslararası Kısa Belgesel Film, İstanbul Medya Akademisi Destekli Filmler ve Y-Istanbul OIC kategorilerinde yarışacak. Festivalin ödülleri ise şu şekilde:
Uluslararası Uzun Metraj Film Ödülleri: En iyi Uluslararası Uzun Metraj Film Ödülü: 50.000$ En İyi Yönetmen Ödülü: 5.000$ En İyi Senaryo Ödülü: 2.500$ En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü: 2.500$ En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: 2.500$ En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: 2.500$ Kısa Film Ödülleri: En İyi Ulusal Kısa Kurmaca Film Ödülü: 15.000TL En İyi Ulusal Kısa Belgesel Ödülü: 15.000TL En İyi Uluslararası Kısa Kurmaca Film Ödülü: 10.000TL En İyi Uluslararası Kısa Belgesel Ödülü: 10.000TL Kısa Film İzleyici Ödülü: 5.000TL Ahmet Uluçay Büyük Ödülü: 50.000TL Özel Ödüller: En İyi İstanbul Medya Akademisi Destekli Film Ödülü: 5.000TL Y-Istanbul OIC En iyi Film Ödülü: 5.000 $, En İyi İkinci Film Ödülü: 3.000$, En İyi Üçüncü Film Ödülü: 2.000 $ Jüri Özel Ödülü: 1.500 $
III. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nin programına, panel ve söyleşilerine www.bogazicifilmfestivali.com web sitesinden ve festivalin sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz.
facebook.com/ BogaziciFilmFestivali
twitter.com/BogaziciFilm
instagram.com/bogazicifilmfest
youtube.com/ BoğaziçifilmFestivali
#bogazicifilmfestivali
14. İstanbul Bienali'nin en çok tüketilen, dikkat çeken ve eser önünde poz verdiren işi hiç şüphesiz Büyükada Troçki evinin önünde yer alan Adrian Villar Rojas'a ait Annelerin En Güzeli isimli heykel yerleştirmesiydi.
Bienal bitti. Peki Annelerin Güzeli'ne ne olacak?
Büyükada sakinleri ve severleri her ne kadar yerleştirmenin burada ebediyen kalacağına dair bir kanı geliştirseler de Rojas'ın heykellerinin Dubaili bir koleksiyonerin satın aldığı söylentiler arasında. Bienalin en pahalı prodüksiyonunun çok yakında Dubai'ye giderek Basra Körfezi sularında yerini almaya hazırlandığını sanatçının galericisi teyit etmedi.
Büyükadasever ve ada sakinlerinden mimarlık tarihçisi aktivist Korhan Gümüş ise bu gidişi ve adalıların bienal işleriyle ilgili beklentileri üzerine şöyle konuştu:
"Kafamı kurcalayan şey şu: Adrian Rojas Villar'ın yerleştirmesi (heykelleri) söküldüğünde Büyükada çok şey kaybedecek. Tıpkı Kızkulesi'nin bir gün yok olması gibi. Oysa bu yerleştirme, uzun bir yolculuktan sonra Büyakada'ya varış, sonra uzun bir yürüyüş ve dar bir patikadan geçilip varıldığı bir güzergahın tam bitiş noktasında, bizi karşılayan 29 hayvanla bir bütün. Bunlar olmadan, yerleştirme de anlamını kaybediyor. Yerleştirme olmadan yolculuk da, Büyükada da anlamını... Belki onu satın alacak kişi, akıllı olsaydı, yeriyle birlikte almalıydı? Rizzo Köşkü Ed Atkins'in yerleştirmesi olmadan çok hüzünlü. İkinci defa terk ediliyor. Acaba Büyükada'ya bu dokunuş kalıcı olamaz mıydı? Geçiciliği tanımlanmış bir etkinliğin ne anlama geldiğini biliyorum. Ama bu dokunuştan sonra, geri dönmek, terk edilmek niye? Ada neden bu hüzünü yaşıyor? İyi şeyler yaşamaya devam edemez mi?"
Sansür vakaları ne yazık ki yıl boyunca artan bir sıklıkla tekrar etti. Böyle bir listeye sığmayacak kadar sansürden sadece 10 tanesini durumun vahametini özetlemek için yan yana getirdik.
Star Wars'ın ilk filminden bu yana feodal bir imparatorluğa karşı direnen cumhuriyetçileri izliyoruz. Tabii bu cumhuriyet kavramını Avrupalı kökeni anlamında almamak gerekiyor. Birçok Holywood filmini dokuyan; küçük çekirdek aile, geniş Hristiyan cemaat, erkek ataerkil kurtarıcılık, masum çocukluk ve daha fazlası var.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü tarafından bu yıl 7’ncisi gerçekleştirilecek “Yeni Müzik Konser Serisi”nin en iyi 10 bestesi 22 Aralık Salı günü, Ergon Ensemble konseriyle dünya prömiyeri yapacak.
Christopher Rothko, babasının karmaşık geçmişiyle ilgilenmek ve sanatı üzerine dersler vermek amacıyla, klinik psikolog görevini bir tarafa bıraktı. Ve on yıldan uzun bir süredir, sanat dünyasında tam zamanlı olarak yer alıyor. Babasının resimleri üzerine ve resimlerinin izleyiciler üzerinde yarattığı hala-huzur kaçıran etkisi üzerine yazdığı eleştirel makalelerden oluşan ve Yale Üniveritesi Yayınları’ndan çıkan ‘Mark Rathko: İçten Dışa’ adlı ilk derlemesini yayınladı. Randy Kennedy, kitabı üzerine oğul Rothko'yla görüştü ve yazdı. Billur C. Yılmazyiğit, Mark Rothko: ‘İçten Dışa’da Oğul Babaya Dair başlıklı bu yazıyı çevirdi.
Dünyanın farklı festivallerinde büyük övgüler alan ve ödüller kazanan “Sivas”; bu defa Los Angeles Eyaleti Sanat Müzesi’nde (LACMA) sinemaseverlerle buluştu.