A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Dali

Güncel sanat kesiği

Contemporary Istanbul’da, 49A inisiyatif standına ait solosuyla Sanatatak En İyi Stand Ödülünü kazanan Mehmet Dere, şu sıralar Zorlu Center'da, Art On Galerisi’ndeki kağıt kesikleriyle yerini alıyor. Dere'yle kâğıttan güncel sanata, İstanbul'dan İzmir'e doğru bir konuşma yaptık...

article placeholder

Zeid’i kim aldı?

Christies müzayedesi şu an itibariyle Dubai’de bitti. Satışta sürpriz bir resim yer alıyordu. O da Fahr El Nissa Zeid’e aitti. Ailesi, Prens Raad bin Zeid koleksiyonundan çıkan Atom Patlaması ve Bitkisel Hayat başlıklı 210x 540 cm.lik resim 1964 tarihliydi ve Zafer Yıldırım tarafından satın alındı. Resim, renkleri, kendine has soyut geometrikliğiyle, Zeid’in atom dünyasına yaptığı coşkulu vurgusuyla tıpkı çağdaşı Salvador Dali’nin nükleer mistisizmi gibi bir anlayışa sahip olduğunu gösteren nadide bir kanıt niteliğini taşıyor. Bilindiği gibi Dali, İkinci Dünya savaşı sonrası yaşananlardan etkilenerek hiç olmadığı kadar Katolik olmuş. Dinle bilimi harmanladığı nükleer mistisizm diye bir akım ortaya atmıştı.

article placeholder

İKSV’den yeni bir açıklama

İKSV'nin Kamusal Simya oturumlarında yaşananlarla ilgili yaptığı açıklamayı yayınlıyoruz:

"13. İstanbul Bienali kapsamında düzenlenen Kamusal Simya açık oturumlarının ilk gün, Taksim’deki The Marmara otelinde, Vermeir & Heiremans sanatçı ikilisinin sunum ve performansı ile başlayan 13. İstanbul Bienali “Kamusal Sermaye” konulu etkinliği, bir grup protestocunun pankart açması ve yere yatıp bu pankartlarla üstlerini örtmesiyle belirli aralıklarla bölündü. Program ve performansın devam edebilmesi için protestocular bienalin prodüksiyon ekibi tarafından salonun dışına çıkarıldı. Bir saatten fazla süren performans boyunca izleyiciler arasında bulunan Niyazi Selçuk da özellikle Fulya Erdemci’yi ve yanında oturan eş küratörü, İstanbul Bienali Direktörü ve bir konuklarını kesintisiz olarak kamera ile filme aldı. Fulya Erdemci performansın sonunda Niyazi Selçuk’tan kişisel görüntü kayıtlarını izni olmadan kullanmamasını istedi. Bunu bir tehdit olarak algıladığını belirten Niyazi Selçuk bu görüntüleri istediği şekilde kullanabileceğini söyledi. Kişisel haklarının ihlal edildiğini belirten Fulya Erdemci ve konuğu bu görüntülerin izinsiz kullanılmaması için şikayette bulunacaklarını ifade ettiklerinde, Niyazi Selçuk kendisinin de dava açmak istediğini söyledi. Her iki tarafın da birbirinden şikayetçi olması nedeniyle, hukuki işlem başlatıldı. Performansı kesintiye uğratmalarına rağmen protestocular hakkında herhangi bir şikayette bulunulmadı. Bu bize neler düşündürdü? Sanat ve sermaye ilişkisini sorgulayan bu sanat performansına müdahale eden protestocuların eylemleri tartışmaya açılabilir, vandalizme varmadığı ve şiddet içermediği sürece sanat ve aktivizm ilişkisi içerisinde değerlendirilebilir. Ama Niyazi Selçuk’un ısrarlı ve kesintisiz bir biçimde Fulya Erdemci ve yanında oturanları bir saati aşkın bir süre boyunca filme alması protesto ya da aktivizm olarak görülebilir mi? Bu bir protesto biçimi olarak kabul edildiğinde bu protestonun amacı nedir? Psikolojik baskı, taciz ve kişisel hakların ihlaliyle politik bir mesele gündeme getirilebilir mi? Protesto bir araç olmaktan çok kendi başına bir amaç haline geldiğinde neyi hedeflemektedir? Aktivizm, vandalizm ve oportünizm arasındaki sınırları siyasi düşünce ve hareket nasıl tanımlayabilir, böyle bir eyleme nasıl yanıt verebilir? Bienal ve Kamusal Program, tüm farklı seslere, hatta birbiriyle çatışan düşüncelere açık, insanların korkmadan ve birbirlerini engellemeden konuşabildiği gerçek bir kamusal alan düşüncesini açmayı amaçlamaktadır. Bu tür platformların gerçekleşmesine izin vermemek ifade özgürlüğünü engelleyen yöntemleri tekrar etmekten ibarettir. Konuşma, dinleme ve birbirini anlamaya yönelik bu yöntemin, sosyal, politik ve sanatsal değişime imkan tanıyacak yegane yol olduğunu düşünüyoruz."

2024-11-02 15:25:03