A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

DNA

Adnan Hocamız öteki Adnan hocaya bağladı

Adnan Çoker'in "Türkiye'de ressam yok" açıklamasına sanatçılardan tepki yağıyor:

 

Figen Cebe: "Doğançay da, Türkiye'de benden başka ressam yok, derdi. Benim yanımda söylemişti ABD'de. Aslında Çoker de onu demek istiyor. Hiç kimsenin ne yaptığıyla ilgilenmezler, sonra böyle konuşurler. Dünya yüzündeki hiçbir büyük ressamın böyle iddialarda bulunduğunu duymadım, okumadım. Bunların bir kısmıyla tanıştım da... Herkese yer var bu Dünya'da.

Şirin İskit: "40 yıldır aynı resmi yapan biri bu eleştiriyi getiremez."

Emel Akın: "Hadi ya! Adnan hocamız da öteki Adnan hocaya bağladı. Ama her daim çok değerlidir, bilgisi! o ayrı." 

Sevim Ekmekçi: "Klasik kızları aşağılayan bizim okulun Erk egemenliği.. Kızlar evlenmesinmiş meslek olarak aldıkları eğitim boşa gidiyormuş!"

Yeşim Dizdaroğlu: "Ay ilahi, sinirleri bozulmuş kıyamam"

 Eser Selen: " Ressam var ama messam ne bilmiy."

Ekin Saçlıoğlu: "İstanbul'da sanatçı yok dedikten sonra ilk söylediği isim Nuri iyem. Pek takip edemiyor sanırım."

“Adnan Çoker’i değil ona yakışmadı diyen Ahmet Güneştekin’i kınıyorum”

Sanatatak Genel Yayın Yönetmeni Ayşegül Sönmez CNN Türk'te yayınlanan Afiş programına konuk oldu. ArtSümer'de Sanatatak yazarı Ali Şimşek'le birlikte danışmanlığını yaptığı İndie-Çizgi'yi anlatan Sönmez, 2015 çağdaş sanat gündemini, Adnan Çoker'in ve Ahmet Güneştekin'in açıklamalarını değerlendirdi ve çağdaş sanatın geleceğine yönelik öngörülerini paylaştı.

Adnan Yıldız’dan Bedri Baykam’a: “Bu, Halil Altındere’ye haksızlık”

 

Küratör Adnan Yıldız, Kullanma Kılavuzu üzerine Bedri Baykam'ın yazısıyla başlayan tartışmaya ilişkin sanatatak.com'a özel olarak yaptığı açıklamada Bedri Baykam'ın bazı sorularını yerinde bulsa da Baykam'ın objektif bulduğu Hasan Bülent Kahraman tarihini eleştirdi:

 

"Bedri Baykam'ın bazı soruları yerinde ama..."

 

“User’s Manual” tartışmasını Türkiye’de bir zamanlar bienalin nasıl algılandığını hatırlarsak, kim var-kim yok kısırlığından çıkarmak lazım. Elbette Bedri Baykam’ın bazı soruları yerinde, mesela -nerede Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar ama bu soruyu Arter’deki İstanbul ve içme suyu projelerini hatırlatarak çalışkan küratör CCB’ye ya da genel anlamda galeri, kurum ve küratörlere sormak hatta sanatçıların kendisine sormak daha anlamlı olur. Diğer yandan, sanat pratiğini editör ve küratörlükle beraber yürüten Halil Altındere’nin bir görünürlük motivasyonu ya da üstünlük mücadelesi üzerinden ilerlediğini söylemek ona da haksızlık.

Ama bütün bu araştırma ve üretime sadece, -Süreyya Evren’ın sığ bir okumaya hapsettiği- siyasi iklim üzerinden bir etki-tepki önermesi olarak bakamayız, zira dünya değişiyor. Artık doğayı taklit eden bir modern sanatın ötesinde, sanatın propaganda ya da eleştiri üzerinden illüstrasyonlaştığı okumaları geçtik. Kültürel referans ve birikim üzerinden, çoğullar ve modernler üzerinden kurulan bir tarihler toplamının imkansızlığını konuşalım.

Özneden, hayalgücünden ve ilhamdan bahsedelim. İnternette dolaşan tarihten ne haber?

Ulusalcı Baykam bütün siyasi defosuna rağmen Kahraman’ı objektif buluyor. Aynı Kahraman beni o kitapta çok güldürmüştü.

Ahmet Öğüt’ü Seksenler'den çıkarttı, yok kendi küratörlüğünden 3. tekil şahıs şizofrenisiyle, Beral Madra ve Vasıf Kortun ile beraber ‘çekirdek kadrodan’ diye bahsetmişti. Yok, bu da fazla.

Thomas Hirschhorn işi gibi bunlar. Too too Much Much.

Tarih yazmak, başlı başına bir görsel okumalar ve görsel düşünmeler sorunu.

Gelin şehrin haritasına bakalım. Masada programları yürütenlerin kim olduğunu görelim. Uluslararası düzeyde tek araştırma ve prodüksiyon yapan Salt’ta Vasıf Kortun’un modernizm, sosyoloji ve mimari araştırma kanalları dışında uzun vadeli bir proje var mı? Arter’se işleri kutularından çıkarıp asmaktan öte bir üretim imkanı, üzerinden milyonlarca insan geçen bir lokasyonda olduğunu anlamaya çalışan katılımcı bir projeye yer verdi mi?

Aksanat’ta gördüklerimiz konusunda çok acımasız olacağım. Ne fotokopiden Marcel Broodthaers ne de üç boyutsuz, ikinci el ve fotoroman seviyesinde metinlerle döşeli bir Louise Bourgeois. Mezar kazıcılığı. Istanbul Modern’inse sorunu aşılamayan türden bir muhafazakarlığa övgü. Cennet Cehennem, Kayıp Dünya...

Masada birbiriyle konuşanlar bunlar olunca ne tarihten bahsetmek gerek ne de listelerden. Bence şehrin sanat haritasından ve bu haritadaki noktalardaki programları yürütenlerden bahsetmek gerek. Takvimlemek demenin programlamak demek olmadığı gibi, sunmak da sergilemek ve sergi yapmak değildir."

Tartışmayla ilgili diğer yazılar için:

Ali Şimşek yazdı:

http://sanatatak.com/view/Versiyon-Iki-Sanat-Tarihi-ve-Sol-Liberalizm/2056

Bedri Baykam yazdı:

http://sanatatak.com/view/Sanat-tarihini-kafasina-gore-yazmak/2051

Esra Aliçavuşoğlu yazdı:

http://sanatatak.com/view/Sanat-tarihini-sadece-sanat-tarihciler-yazmaz/2059

2024-05-10 03:20:21