A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Che

Shakespeareyen bir Krallık: 14. İstanbul Bienali

Her ne kadar dağınıklığı ya da yaygınlığıyla başlamadan önce bizi endişelere sevk etse de hiç de korktuğumuz gibi çıkmadı 14.İstanbul Bienali. Bienallerin her geçen gün arttığı, arttıkça büyüdükçe ve her seferinde bir Star tarafından küreyt edildikçe çoğalan endişelerimizi gözden geçirtircesine üstelik...

Biçimsiz “hafif” ağırlık

Kerem Ozan Bayraktar kuşağının en deneyci isimlerinden. Ayrıntı, plastik ve sayısal yeni medya ile doluşan dünyayı görmeye ve de okumaya çalışıyor. 5 Eylül’de Pg Art’ta açılacak “Et Cetera” dizi de yeni arayışlarla dolu.

Zero Sanatçılarını Yakından Tanıyalım: YVES KLEIN

1958’de boş bir galeri sergiledi. 1960’ta sahte bir gazete yayınladı. 1962’de varolmayan sanat eserlerinin sertifikalarını sattı. Bir yatırımcı değildi ama yerleştirme sanatının, kavramsal sanatın ve kurumsal eleştirinin bir habercisiydi. O mavinin yaratıcısı Yves Klein'ı Pepe Karmel'in Sanat ve Simya başlıklı Klein yazısıyla tanıyoruz.

Zero Sanatçılarını Yakından Tanıyalım: DANIEL SPOERRI

‘Aslında sorun alan kontrolüyle ilgili sanırım. Çünkü çocukluktan bu yana, hatta çocukluğum süresince sınırlarımı kaybettim. Hiç bir zaman bir alan kontrolüm olmadı. […] Romanyalı bir Yahudi, Ortodoks bir ülkede Protestan, aslında gerçekten öldüğü bilinmeyen, babası olmayan biriydim. Size yemin ederim, duvara yapıştırdığım ilk şey, hislerden ibaretti.’  Daniel Spoerri 

Zero Sanatçılarını Yakından Tanıyalım: PIERO MANZONI

Robert Schuster, Manzoni'yle ilgili "Kendi Bokunu Konservelemiş Birinden Çok Daha Fazlası" başlığını atacak ve şöyle devam edecekti: “Bugünlerde saygısızlık her yerde kolaylıkla bulunabilen öylesine ucuz bir hisse senedi ki sanatçının nanik yapan bir etkinliğinin, radikal olarak adlandırıldığı bir dönemi hayal etmek kolay olmayabilir. Bu yüzden, neredeyse 50 yıl önce kavramsal şamatayı başlatan, kışkırtıcı bir İtalyan olan yaramaz Piero Manzoni’nin Gagosian Galeri’deki retrospektifi, daha ciddi bir döneme yapılan nostaljik bir tur gibi olmaktan çok, ayağınızı yerden kesen eserlere bir övgü gibi hissediliyor.” Zero sergisi dolayısıyla Zero sanatçılarını ağırlarken aklımızdan çıkarmamamız gereken bakış açısı bu. 

Tiyatroya ‘düşen’ David Bowie

 

Ingmar Bergman’ın Bir Evlilikten Sahneler metnine dair prodüksiyonuyla büyük sükse yapan yönetmen Ivo Van Hove bu kez David Bowie hayranlarını heyecanlandıracak bir prodüksiyona imza atıyor.

Lazarus…

Başrollerini Enda Walsh ve David Bowie’nin bizzat kendisinin oynayacağı New York Theatre Workshop'ta sahnelenecek müzikal, sadece prodüksiyona özel bestelenen şarkılarla geliyor.

Dün 2015/2016 sezonunda prömiyer yapacağı resmi olarak duyurulan oyun, 1963 tarihli Walter Tevis’in yazdığı Yeryüzüne Düşen Adam romanından esinleniyor.

Bir zamanlar David Bowie’nin Nicolas Roeg yönetmenliğinde romanın kahramanı Thomas Newton’ı oynadığı romanın şarkılı versiyonu şimdiden merakla bekleniyor.

 

 

 

Yoko Ono sonunda hak ettiğini elde ediyor

Yoko Ono, birincisi resmi olmamak üzere ikinci kez MoMa'da. 1971'de 'One Woman Show' adlı MoMa müdahalesi müze tarafından kabul edilmeyen Yoko Ono'nun yıllar sonra müzede hak ettiği solosuna kavuşmasının adım adım hikayesini Hyperallergic için Ellen Pearlman yazdı, Sanatatak okurları için Billur C. Yılmazyiğit çevirdi. 

Ölü Bedeni Öptün mü?

Geçen birkaç yıl içinde, aralarında Rajkamal KahlonJenny Holzer ve Fernando Botero’nun da bulunduğu sanatçılar, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) Terörle Mücadele’yle ilişkili olarak, işkence, gözaltı ve şiddete odaklanan önemli projeler yarattılar. Aralarından Kahlon, Amerikan gözaltı merkezlerinde yaşananlara duyduğu tepkiyi anlatıyor.

Çeviri: Billur C. Yılmazyiğit

2024-11-24 14:13:30