A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Bienal

Kuzgun Acar’ı Anımsamak

Kuzgun Acar’ın 1949’da Akademi’ye girmesiyle başlayan ve 1968’e kadar yoğun, 1976’daki ölümüne kadar ise ara ara devam ettiği heykel sanatına kazandırdığı çoğu yapıtı yok oldu. Hatta her zaman çok sevdiği sinema sanatına verdiği ürünlerin -Doğu’da çektiği belgesel filmler- ve sokak tiyatroları için yaptığı maskların bir kısmı da kayboldu. O nedenle en bilinen heykellerinden birinin korunduğunu, sahiplenildiğini bilmek iyi geliyor insana.

Metalaşmış mimarlık öldü ama öldüğünü kendisi bilmiyor

...Günümüzde yapılar, bahçeler, yerleşim alanları sanki karşımıza satın alınacak metalar olarak çıkıyor. Bu nedenle şehirliler geçmişte kalfaların, ustaların sundukları esneklikten, çeşitlilikten mahrumlar. Üstelik şehir planları da öyle. Tek seferde ideal bir durumu ortaya koymayı hedefler gibi hazırlanıyorlar. Böyle olunca da daha yapılırken gelişmeler üzerindeki etkilerini kaybediyorlar...

Şebnem İşigüzel’den yanıtı zor soru: Özgürlük Uğruna Ne Yapabilirsin?

Şebnem İşigüzel'in son romanı Gözyaşı Konağı'nın iki esin kaynağınden biri Büyükada'dan gitmesini hiç istemediğimiz Adrian Villar Rojas'ın Annelerin En Güzeli yerleştirmesi diğeri Sophia Coppola'nın Marie Antoinette'i... Kadınların birbirlerinin kurdu ve kuşu olduğu bu romanda tarih de adeta kahramanlardan biri. 19. yüzyıl sonu bu Ada hikayesinin, en güçlü tarafı şiddette sınır tanımamasıyken ilginçtir zaafı aşka sınırlar koymasında. Şebnem İşigüzel ile son romanını konuştuk:

"Zaten roman fikri ilk öyle bir görüntüyle geldi. Fowles da roman fikirlerinin hep bir anlık görüntülerle geldiğini anlatır. Hoca Ali Rıza’nın mehtabı seyreden dervişler tablosu filan hep zihnimin bir köşesinde ışıldamıştır. Abdullah Biraderler’in o dönem çektiği portreler. Sonra Bienal’deki Rojas’ın işi, Tüm Annelerin En Güzeli. Çağdaş sanatla bağımı hep canlı tuttum zaten. Takip ettim, izledim, katıldım. Yeri geldiğinde ilhamımı oradan alıyorum çünkü. Hakikaten çağdaş sanat, ruhumun derinliklerinde bir şeyleri uyandırıyor."

Manifesta 11’e geri sayım başladı

"İnsanlar para için ne yapar?" 

Manifesta 11 bu kez Dada'nın memleketi Zürih'te. Ve ilk kez küratörlüğünü bir sanatçı, Christian Jankowski yapıyor. İlginçtir 11. İstanbul Bienali, İnsan Neyle Yaşar başlığını andıran da bir başlığı var: "İnsanlar Para için Ne Yapar: Bazı Ortak Girişimler". Sergi, birçok sanatçıyla birlikte Zürih'te yaşayan farklı meslek gruplarından insanları bir araya getirmeyi planlıyor. 35, Manifesta 11'e özel prodüksiyonun yer alacağı sergi, Haziran'dan itibaren 100 gün farklı mekanlarda açık kalacak.  Gündelik sürpriz mekanların yanısıra Manifesta 11'in ana mekanları, Migros Müzesi - Migros Museum für Ge- genwartskunst, LUMA Westbau / POOL-,  Zürih Kunsthalle ve  Caberet Voltaire mekanı. Bir sürprizli ana mekansa, serginin kalbi olarak düşünülen Zürih gölü üzerinde gidip gelecek Yansımalar Pavyonu yüzer platformu. Manifesta, Avrupa Çağdaş Sanat bienali, 1993 yılında Hollandalı Hedwig Fijen tarafından kuruldu. Ve her seferinde Avrupa'nın farklı ülkelerinde gerçekleşti. Bu yılki sergi hedefini yeni izleyicilerin dahil olacağı, çağdaş sanat ve kültürün kazanacağı bir platform olarak tarifliyor. Jankowski işin içine farklı meslek gruplarını katarak aslında iş üzerinden kimlik kavramını öne atıyor ve soruyor: "Bugünün toplum ve kültüründe kişinin mesleğinin etkisi nedir?"

Ve tabii ki sergi, Dada'nın doğuşuna tanıklık eden kentte yapıldığına göre Cabaret Voltaire'li günleri çağırmadan da duramayacak. Türkiye'den sadece bir sanatçının katıldığını bildiğimiz sergiyle ilgili haberlerle yine karşınızda olacağız. Bizi izlemeye devam edin.

 www.manifesta11.org / www.manifesta.org

4,5 tonluk Van Gogh kulağı

New York Van Gogh’un 163’üncü doğum günü gecikmeli de olsa ihtişamlı bir biçimde kutluyor. Rockefeller Center’ın önüne 4,5 ton ağırlığında ve kulak şeklinde bir havuz dikiliyor. 

Tersaneler ve profesyonellerin ifade özgürlüğü

Yazarımız Mimar Korhan Gümüş, Arkitera'daki yazısında "Venedik Mimarlık Bienali için hazırlanan işin ne mesajı, ne göndermeleri, ne de imaları şu anda tersane alanında yapılması planlanan mimari girişimlerle ilişkili değilken, neden ısrarla Venedik'e sanki tersaneyi yeniden işlevlendirmeyi meşrulaştıran bir proje yollanıyormuş gibi takdim ediliyor?" diye soran Uğur Tanyeli'ye cevap verdi.

2024-12-26 13:34:30