A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Asya

Bir Usta’yı uğurlamak

İyi sinemacıydı, beyefendiydi, Beşiktaşlıydı, Fatma Girik’in aşkıydı Türkiye sinema tarihinin anıtlarından biriydi, daha bu sabah 95 yaşında kaybettiğimiz Memduh Ün. Yönetmen Ödülü’nü aldığında, sahnede Fatma Girik ile halleri gitmez gözümün önünden. Fatma Girik’in birden onu öpmesini, sonra salona “Seviyorum bu adamı!” deyişini nasıl unutur insan?

Filmekimi ve ötesi

Filmekimi başladı başlıyor, siz hala biletlerinizi almadınız mı yoksa yorgun argın sinemaya koşturmakta tereddüt mü ediyorsunuz? Haydi sizi biraz heveslendirelim. Filmekimi Cannes Film Festivali’nin kaymağını üstten sıyırıp tabağınıza koydu işte, böyle ikram da geri çevrilmez. Hepsini biz de beğenmedik elbette ama bazılarını da kaçırmak olmaz ki! En azından ileride izlemek üzere akıl defterine yazın. 

“Yok olacağız ve yok olmayı hak edeceğiz”

Slavoj Zizek, 'AB Mülteci Krizi Küresel Kapitalizmle Yüzleşmeden Ele Alınamaz' başlıklı yazısında şöyle diyor:  Mülteciler için öğrenilmesi gereken acı ders şudur ki, Norveç’te bile “Norveç diye bir yer yok”. Hayallerini sansürlemeyi öğrenmek zorundalar: gerçekliğin içinde hayallerinin izini sürmek yerine, değişen gerçekliğe odaklanmalılar.

Çeviri: Özlem Akarsu

Ece Temelkuran’dan Suriyeli sığınmacılara dair

Ece Temelkuran, Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de ve dünyada yaşadıklarını Alman Deutsche Welle için yazdı. 

"Geçtiğimiz günlerde yoksul Kürt işçileri, Kürt oldukları için yaşadıkları Batı şehirlerinden kovan insanlar Suriyelilerin de ülkelerine geri dönmesini istiyor. Ne talihsizler ki kaçtıkları bir savaştan başka bir savaşa tutulmak üzere olan Suriyelilerin gidecek bir yeri yok. “Ne kadar ilkeller” diyebiliyor insanlar, “40 kişi aynı evde kalıyorlar.”

Benim ülkem bir köprü-ülke. Savaştan kaçan Suriyeliler, insanlık tarihi boyunca bu köprü-ülkeden geçen binlerce toplumdan biri. Çünkü insanlık tarihinin başından beri benim ülkem büyük şair Nazım Hikmet’in dediği gibi “Bir kısrak başı gibi uzanıyor, Asya’dan Akdeniz’e”. Arkalarında ayakkabılarını bırakıp denize açılıyorlar. Bazen sadece şambrelleri vuruyor sahile, bazen köprüyü geçemeyen bir çocuğun cesedi. Benim ülkemin muktedirleri şimdi kendi iktidarlarını korumak için yapmaları gerekenlerle, halkım ise iktidarın yalanlarıyla geçirdikleri felçle baş etmekle çok meşgulken, o kıyıya vuran çocuk cesedini bir jandarma kucaklıyor. Adı Mehmet Çıplak. 39 yaşında. 6 yaşında bir oğlu var. “Allahım inşallah yaşıyordur” dedim diye anlatıyor o anı. Sonra bir çocuğun ölüsüne sarılmanın aklına kendi oğlunu getirdiğini, utanç duyduğunu. Aramızda, ülkenin içinde giderek büyüyen bu görünmez halkla en yakından yüz yüze gelenimiz o. Büyük kararlar alınırken, büyük savaşlar yapılırken biz küçük insanlara acının yüzüne yakından bakıp utanmak kalıyor. Ülkemin iyi insanları her gün yanı başlarında sayıları artan bu görünmez halkın insanlarına bakıp kendinden, yaşamaktan, tok olmaktan utanıyor."

Yazının devamı için tıklayın.

Wes Craven: “Bu sadece bir film”

Çocukluğunun bir dönemi 1980’ler ya da 80’lerin sonuna yetişmiş bir nesil için A Nightmare on Elm Street ve Freddy film izlemeyi sevmek demekti; maceraperest çocuk ruhun film ve sinema okyanusunda keşif yapmasına sebep olan ve her zaman çekici gelen yasak bir meyve gibiydi. Gece yatağa girildiğinde korku sebebiydi, karanlıkta sokaklarda yürürken her köşe başına temkinli bir bakış ve uykuya yenik düşmeden önce edilen duaların sorumlusuydu. Wes Craven’in bir daha çıkmamacasına akıllara kazılmasıydı. 


Yoko Ono sonunda hak ettiğini elde ediyor

Yoko Ono, birincisi resmi olmamak üzere ikinci kez MoMa'da. 1971'de 'One Woman Show' adlı MoMa müdahalesi müze tarafından kabul edilmeyen Yoko Ono'nun yıllar sonra müzede hak ettiği solosuna kavuşmasının adım adım hikayesini Hyperallergic için Ellen Pearlman yazdı, Sanatatak okurları için Billur C. Yılmazyiğit çevirdi. 

Ölü Bedeni Öptün mü?

Geçen birkaç yıl içinde, aralarında Rajkamal KahlonJenny Holzer ve Fernando Botero’nun da bulunduğu sanatçılar, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) Terörle Mücadele’yle ilişkili olarak, işkence, gözaltı ve şiddete odaklanan önemli projeler yarattılar. Aralarından Kahlon, Amerikan gözaltı merkezlerinde yaşananlara duyduğu tepkiyi anlatıyor.

Çeviri: Billur C. Yılmazyiğit

2024-12-23 20:15:34