A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Alpler

Filmekimi ve ötesi

Filmekimi başladı başlıyor, siz hala biletlerinizi almadınız mı yoksa yorgun argın sinemaya koşturmakta tereddüt mü ediyorsunuz? Haydi sizi biraz heveslendirelim. Filmekimi Cannes Film Festivali’nin kaymağını üstten sıyırıp tabağınıza koydu işte, böyle ikram da geri çevrilmez. Hepsini biz de beğenmedik elbette ama bazılarını da kaçırmak olmaz ki! En azından ileride izlemek üzere akıl defterine yazın. 

Türkiye, açık şehir!

Kartpostallardan yansıyan ‘Türkiye, açık şehir’ görüntüleriyle bir dönemin tanıklığına götürüyor Vahap Avşar bizi. Kıyafetinden gözlüğüne belli bir erkek tiplemesinin hâkim olduğu, kadının hemen hemen hiç gözükmediği, askerin mutlak egemenliğini kutsadığı, kim bilir kaç faili meçhulü ‘gezdiren’ beyaz Renault’lu yıllar. ‘70 ve ‘80’li yıllarda sokağın, gündelik hayatın dili doğanın mavi/yeşiline tezat bir karamsarlığı görselleştiriyor.

Ölümün dokunmadığını sevmek

Donna Tartt’ın son kitabı The Goldfinch, Fabritius’un aynı isimli resminin sergilendiği Metropolitan Müzesi’ndeki bir patlamayla başlıyor. 30 yaşında ölen, Rembrandt'ın en başarılı öğrencis Fabritius yaptığı deneysel çalışmalarla, döneminin en yetenekli genç sanatçılarından kabul ediliyordu. Vermeer’in onun tekniğinden etkilendiği düşünülüyordu.

“Buralarda aşklar ölümünedir!”

Mitlerin izini sürerek Mardin’de Bienal izlemenin keyfi başka.  Şamanları, şahmeran efsanesi, sayısız söylencesi, tarihî yapıları, efsunlu hâliyle Mezopotamya’nın bu en eski şehirlerinden birinde düzenlenen Bienalde, şehrin kendisi başlı başına bir yapıt.  İşler şehri yakalamaya çalışıyor adeta!

Haw

“Kime ağlıyorsun?” dedim, “bana mı?”

“Hepimize” dedi ve cümlenin devamını getirmedi. Kederle boynunu boynuma doladı.’ 

2024-11-22 18:38:01