"Yoda, Luke’u dini “okul”una kabul ederek ona Jedi köktenciliğini ve gerilla savaşını öğretir. Diğer çoğu aşırı mollalar gibi Yoda da katı "Kuvvet" yorumuna karşı tam bir bağlılık talep eder ve Luke’ubağımsız düşünceden soyutlamayı amaçlar." Yıldız Savaşları'yla ilgili ilginç bir iddia ortaya atan yazıGüzin Ayan'ın çevirisiyle huzurlarınızda.
Söyleşi Temmuz 2007 yılında Profesör Malabou’nun Paris’teki evinde yapıldı. Konukseverliği için Profesör Malabuo’ya ve söyleşiyi kaydeden ve kayıtları metne dönüştüren asistanı Carissa Devine’a teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
Bir nev-i perde açılış ‘gong’u diyebiliriz Filmekimi için. Bu büyük heyecanın beraberinde getirdiği belki de en keyifli şey ise; merakla beklenen ‘o’ filmlerin seans çıkışlarında çevrilen muhabbetler olur hep. Aldım birkaç filmi ve sanki tek bir salonda, tek bir günde art arda izlenmişçesine konuşturdum salondan henüz çıkmış ‘kafamdaki’ izleyicileri...
Miami Art Basel'le ilgili bu kez bir parti haberi gelmedi. Bu Aralık'ta gerçekleşecek fuarda sanatçı Trevor Paglen, fuarın lüks ve şaşalı ruhuna zıt bır proje hazırladı. Paglen, Amerikan güvenlik kablolarını ziyaret turları düzenliyor. Bu turlara katılmak için balıkadam ehliyeti şart.
1874'ten bugüne böylece olmuş olan tüm “kötü” olaylar – Osmanlı'nın yıkılışı, savaş, tek parti, kötü demokrasi, darbeler, kötü demokrasi vb.- için de Dr. Abdullah Bey suçludur. Suçu ne midir Dr. Abdullah Bey'in? Suçu elbette ki ölmüş olmak!
Bana göre Yeni Türkiye Sineması’nı başlatan film Demirkubuz’un Masumiyet (1997) filmidir. Masumiyet daha önce sinemamızda çok görünmeyen yeni bir dili ve mahalleyi göstermişti.
Filmekimi başladı başlıyor, siz hala biletlerinizi almadınız mı yoksa yorgun argın sinemaya koşturmakta tereddüt mü ediyorsunuz? Haydi sizi biraz heveslendirelim. Filmekimi Cannes Film Festivali’nin kaymağını üstten sıyırıp tabağınıza koydu işte, böyle ikram da geri çevrilmez. Hepsini biz de beğenmedik elbette ama bazılarını da kaçırmak olmaz ki! En azından ileride izlemek üzere akıl defterine yazın.
Yemek kitabı alanlar bunu sadece yemek tariflerine ulaşmak amacıyla yapmıyor. Renkleri, şekilleri, içerikleri , varoluş sebepleri değişse de yemek kitapları hep olacak.
İstanbul’un en önemli mimari anıtlarından biri olan Haydarpaşa Garı bu kez sualtı dünyasına yolculuk etmek isteyenlere ev sahipliği yapıyor. 15. Marmara Uluslararası Sualtı Görüntüleme Festivali 4-13 Eylül arasında gerçekleşecek.