Marmara Belediyeler Birliği ve Şehir Politikaları Merkezi'nin düzenlemiş olduğu "Bilge Mimar Turgut Cansever Sempozyumu", Doğu Batı çelişkisinin fazlasıyla egemen olduğu toplam üç oturumla hayli kalabalık geçti.
"Ben aslında bu çağın Leonardo da Vinci'siyim". İşte bu başlığı atmıştık Deniz Kutlukan'la 1997 yılının Eylül ayında Negatif dergisinin 33. sayısı için yaptığımız söyleşide. Hiç unutmuyorum bugün İstanbul Modern'in yer aldığı antrepoda prefabrik dış ticaret bürosunda yaptığımız söyleşiyi. Onun bırakın sohbet boyunca kokusunu aldığımız Boğaz sularını, okyanusa sığmayacak coşkusunu bugün gibi hatırlıyorum. Gerçekten bir fenomendi. Başımız sağolsun!
Belçika WIELS'de açılan sergi,1990'lardan beri Afrika sanat sahnesinde üretim yapan altı kadın sanatçıyı bir araya getiriyor ve "Afrikalı bir kadının siyah bedeni ne anlama gelir?" sorusunu soruyor.
Son zamanlarda ürün tasarımı ve sergilerle de isminden söz ettiren Odile Decq ile sinemadan renk kullanımına, mevcut eğitim sisteminin sorunlarından keyif veren mekânlara sohbet ettik.
Filistin’den insan manzaraları ya da kişisel tanıklık belgeselleri de buradaki ‘görsel politika’ hamlesinin büyük bir kısmını oluşturuyor. Büyük toplumsal ve politik yapının aciliyeti nedeniyle, şahsi unsurlardan ziyade ‘ortak mağduriyete’ dair işler üretiliyor. Ortada çözülmemiş ‘büyük’ bir kriz kapkara dururken, şahsi krizleri dile getirmek pek mümkün olamıyor herhalde.
SALT’ın gelenekselleşen Perşembe sineması, bu bahar Garanti Mortgage desteğiyle urbanizmin farklı boyutlarını ekrana taşıyor. Bazıları hemen herkesin aşina olduğu filmler ama birçoğu da pek az biliniyor. Bugün (5 Mart) bütün “Dünya” ayağınızın altında mesela!
Dilara Sakpınar’ı 123’ten tanıyoruz. Kendisi şimdilerde solo olarak yepyeni bir yolculuğa çıkıyor; albüm de yolda. Lara di Lara 20 Mart’ta Salon’da sahne alıyor; biz de sorularımızı eksik etmedik.