A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

İstanbul

Gitarın ustaları ay boyunca Akbank Sanat’ta

Akbank Sanat, Ocak ayında dünyaca ünlü gitar ustalarını ve genç yeteneklerini ağırlıyor. Perdesiz gitarın usta isimlerinden Cenk Erdoğan ve Avrupa`nın en tutkulu caz davulcuları arasında yer alan Mehmet İkiz’in 7 Ocak 2016, Perşembe günü gerçekleştireceği konser ile başlayacak olan Akbank Sanat Gitar Günleri; Türkiye hayranı olan ve klasik gitara yeni bir soluk katan dünyaca ünlü İtalyan asılı besteci ve yorumcu Carlo Domeniconi’nin 12 Ocak 2016, Salı günü vereceği konser ile devam edecek. Etkinlik kapsamında; Güney Amerikalı gitarist Quique Sinesi, 14 Ocak 2016, Perşembe günü; dünyaca ünlü Macar gitarist ve besteci Ferenc Snetberger, 20 Ocak 2016, Çarşambagünü; müziğinin yanı sıra etkileyici sahne performansı ile izleyenleri adeta büyüleyen ünlü gitarist ve besteci Marek Pasieczny, 28 Ocak 2016, Perşembe günü müzik tutkunlarıyla buluşacak. Akbank Sanat Gitar Günleri, Fransız besteci ve gitarist Jean-Baptiste Hardy’nin 30 Ocak 2016, Cumartesi günü gerçekleştireceği konser ile sona erecek.

III. Uluslarası Boğazici Film Festivali başlıyor

III. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali bugün başlıyor.

Film gösterimleri, atölyeler ve söyleşiler ile bir hafta boyunca sürecek festival, 11 filmin prömiyerine ev sahipliği yapıyor.

Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği tarafından ülke sinemamızın inşaa faaliyetlerinin önünü açmak ve geleceğin sinemasına işaret edebilmek motivasyonuyla düzenlenen Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nin üçüncüsü 20-27 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek.

III. Boğaziçi Film Festivali Festivalinde ulusal ve uluslararası kısa kurmaca ve belgesel filmlerin yanı sıra bu yıl ilk defa uluslararası uzun metraj filmlere de yer verilecek.

Bir hafta boyunca sürecek olan festival, aralarında Journey to the Shore, Our Everyday Life ve Chasuke’s Journey” filmlerinin de yer aldığı 11 filmin prömiyerine de ev sahipliği yapıyor.

Ayrıca, festival boyunca sinemaseverler için usta sinemacıların katılacağı paneller, forumlar, atölye çalışmaları düzenlenecek.

Festival kapsamında, Hollywood’lu ünlü isimlerin oyuncu koçu Susan Batson da masterclass dersleriyle ilk kez Türkiye’de profesyonel oyuncularla bir araya gelecek.

III. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’ne ilginin büyük olduğunu vurgulayan festival Başkanı Ogün Şanlıer,

“Festivale bu sene 111 ülkeden toplam 2621 kısa film başvurusu aldık, kısa film alanında genç yapımcı ve yönetmenlerin yeni filmler üretmesine katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Ayrıca, bu yıl ilk defa Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’na yer vermeye başladık ve bu kategorideki en iyi filmi 50bin $ ile ödüllendiriyoruz.” dedi.

Festivalin Genel Sanat Yönetmeni Kamil Koç ise görüşlerini “Dünya sinema literatüründe Türk sineması diye bir olgu yok. Uluslararası boyutta bir festival düzenleyerek Türk sinemasının önünü açmayı, genç yapımcı ve yönetmenlerimizin dünya ölçeğindeki çalışmalarına katkı sunmayı istiyoruz” şeklinde ifade etti.

20-27 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek III. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nde filmler, Uluslararası Uzun Metraj Film, Ulusal Kısa Kurmaca Film, Ulusal Kısa Belgesel Film, Uluslararası Kısa Kurmaca Film, Uluslararası Kısa Belgesel Film, İstanbul Medya Akademisi Destekli Filmler ve Y-Istanbul OIC kategorilerinde yarışacak. Festivalin ödülleri ise şu şekilde:

Uluslararası Uzun Metraj Film Ödülleri: En iyi Uluslararası Uzun Metraj Film Ödülü: 50.000$ En İyi Yönetmen Ödülü: 5.000$ En İyi Senaryo Ödülü: 2.500$ En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü: 2.500$ En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: 2.500$ En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: 2.500$ Kısa Film Ödülleri: En İyi Ulusal Kısa Kurmaca Film Ödülü: 15.000TL En İyi Ulusal Kısa Belgesel Ödülü: 15.000TL En İyi Uluslararası Kısa Kurmaca Film Ödülü: 10.000TL En İyi Uluslararası Kısa Belgesel Ödülü: 10.000TL Kısa Film İzleyici Ödülü: 5.000TL Ahmet Uluçay Büyük Ödülü: 50.000TL Özel Ödüller: En İyi İstanbul Medya Akademisi Destekli Film Ödülü: 5.000TL Y-Istanbul OIC En iyi Film Ödülü: 5.000 $, En İyi İkinci Film Ödülü: 3.000$, En İyi Üçüncü Film Ödülü: 2.000 $ Jüri Özel Ödülü: 1.500 $

III. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nin programına, panel ve söyleşilerine www.bogazicifilmfestivali.com web sitesinden ve festivalin sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz.

facebook.com/ BogaziciFilmFestivali

twitter.com/BogaziciFilm

instagram.com/bogazicifilmfest

youtube.com/ BoğaziçifilmFestivali

#bogazicifilmfestivali

Özdemir Altan’dan sert Nuri İyem yorumu

Evin sanat galerisinde açılan 'Nuri İyem 100 yaşında' başlıklı sergi bir kez daha Nuri İyem'in sanatı üzerine düşünmemizi sağlıyor. Sanatçı Özdemir Altan, sanatatak.com'a yaptığı özel açıklamada Nuri İyem'in sanatını tecimsel, popülist ve ilüstrasyon olarak değerlendirdi.  


Nuri İyem, sanat sanat içindir yaygın gerçeğini populist bir tecimsellikle dönüştüren yani sanat halk içindir’in Türkiye’de ilk temsilcisidir. Bence resmin satılması, koleksiyonculuğun canlanması üzerine yararları oldu. 

Her alanda olduğu gibi sanatta da ilk formasyon belirleyicidir. Eğer baştan yanlış öğrendinizse kesin olarak hiçbir şansınız yoktur.

Türkiye’de sanat müzesi olup da ilk dersleri oradan alma fırsatımız olmadığı için yargım Türkiye için çok daha yerindedir.

Nuri İyem’in kuşağı ise Çallı ve hele hele Leopold Levy gibi üçüncü sınıf bir ressamın öğretisi ürünü...

Aralarında Paris'e gidenler ve yıllarca yaşayanlar da aynen dediğim gibi ilk formasyonlarının kesin belirleyiciliğinden kurtulamadılar.

O sıralarda Fransız resmi bile bocalıyor. Soyut resim furyasında yer kapışılıyor...Tabii ki bizimkilerden hiçbirine pay düşemezdi. Nuri İyem ise en iyi niyetiyle Türkiye’de ancak illüstrasyonlar yapabildi.

Zeki Faik’e sordum: ‘Hocam sizler Paris’e gittğinizde köprünün altından nice sular akmıştı, onları görmediniz mi?’ Yanıtı şu olmuştu: ‘Biz İstanbul köyünden Paris şehrine giden köylülerdik.’

Adnan Hocamız öteki Adnan hocaya bağladı

Adnan Çoker'in "Türkiye'de ressam yok" açıklamasına sanatçılardan tepki yağıyor:

 

Figen Cebe: "Doğançay da, Türkiye'de benden başka ressam yok, derdi. Benim yanımda söylemişti ABD'de. Aslında Çoker de onu demek istiyor. Hiç kimsenin ne yaptığıyla ilgilenmezler, sonra böyle konuşurler. Dünya yüzündeki hiçbir büyük ressamın böyle iddialarda bulunduğunu duymadım, okumadım. Bunların bir kısmıyla tanıştım da... Herkese yer var bu Dünya'da.

Şirin İskit: "40 yıldır aynı resmi yapan biri bu eleştiriyi getiremez."

Emel Akın: "Hadi ya! Adnan hocamız da öteki Adnan hocaya bağladı. Ama her daim çok değerlidir, bilgisi! o ayrı." 

Sevim Ekmekçi: "Klasik kızları aşağılayan bizim okulun Erk egemenliği.. Kızlar evlenmesinmiş meslek olarak aldıkları eğitim boşa gidiyormuş!"

Yeşim Dizdaroğlu: "Ay ilahi, sinirleri bozulmuş kıyamam"

 Eser Selen: " Ressam var ama messam ne bilmiy."

Ekin Saçlıoğlu: "İstanbul'da sanatçı yok dedikten sonra ilk söylediği isim Nuri iyem. Pek takip edemiyor sanırım."

Annelerin En Güzeli’ne veda etmek zor olacak

14. İstanbul Bienali'nin en çok tüketilen, dikkat çeken ve eser önünde poz verdiren işi hiç şüphesiz Büyükada Troçki evinin önünde yer alan Adrian Villar Rojas'a ait Annelerin En Güzeli isimli heykel yerleştirmesiydi.

Bienal bitti. Peki Annelerin Güzeli'ne ne olacak?

Büyükada sakinleri ve severleri her ne kadar yerleştirmenin burada ebediyen kalacağına dair bir kanı geliştirseler de Rojas'ın heykellerinin Dubaili bir koleksiyonerin satın aldığı söylentiler arasında. Bienalin en pahalı prodüksiyonunun çok yakında Dubai'ye giderek Basra Körfezi sularında yerini almaya hazırlandığını sanatçının galericisi teyit etmedi.

Büyükadasever ve ada sakinlerinden mimarlık tarihçisi aktivist Korhan Gümüş ise bu gidişi ve adalıların bienal işleriyle ilgili beklentileri üzerine şöyle konuştu:

"Kafamı kurcalayan şey şu: Adrian Rojas Villar'ın yerleştirmesi (heykelleri) söküldüğünde Büyükada çok şey kaybedecek. Tıpkı Kızkulesi'nin bir gün yok olması gibi. Oysa bu yerleştirme, uzun bir yolculuktan sonra Büyakada'ya varış, sonra uzun bir yürüyüş ve dar bir patikadan geçilip varıldığı bir güzergahın tam bitiş noktasında, bizi karşılayan 29 hayvanla bir bütün. Bunlar olmadan, yerleştirme de anlamını kaybediyor. Yerleştirme olmadan yolculuk da, Büyükada da anlamını... Belki onu satın alacak kişi, akıllı olsaydı, yeriyle birlikte almalıydı? Rizzo Köşkü Ed Atkins'in yerleştirmesi olmadan çok hüzünlü. İkinci defa terk ediliyor. Acaba Büyükada'ya bu dokunuş kalıcı olamaz mıydı? Geçiciliği tanımlanmış bir etkinliğin ne anlama geldiğini biliyorum. Ama bu dokunuştan sonra, geri dönmek, terk edilmek niye? Ada neden bu hüzünü yaşıyor? İyi şeyler yaşamaya devam edemez mi?"

“Adnan Çoker’i değil ona yakışmadı diyen Ahmet Güneştekin’i kınıyorum”

Sanatatak Genel Yayın Yönetmeni Ayşegül Sönmez CNN Türk'te yayınlanan Afiş programına konuk oldu. ArtSümer'de Sanatatak yazarı Ali Şimşek'le birlikte danışmanlığını yaptığı İndie-Çizgi'yi anlatan Sönmez, 2015 çağdaş sanat gündemini, Adnan Çoker'in ve Ahmet Güneştekin'in açıklamalarını değerlendirdi ve çağdaş sanatın geleceğine yönelik öngörülerini paylaştı.

Melih Gökçek Sanatçıdır!

Soru şu: Melih Gökçek’in heykelleri bir zevksizlik olarak görülüyor ve küçümseniyorsa bunun güncel sanat ile bağı nedir? Aynı heykeller İstanbul Bienali’nde görünseydi nasıl bir algı üretecekti? Melih Gökçek bir küratör mü olacaktı? Tabii ki değil! 

2024-11-27 04:48:02