A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

İran

Zero Sanatçılarını Yakından Tanıyalım: YVES KLEIN

1958’de boş bir galeri sergiledi. 1960’ta sahte bir gazete yayınladı. 1962’de varolmayan sanat eserlerinin sertifikalarını sattı. Bir yatırımcı değildi ama yerleştirme sanatının, kavramsal sanatın ve kurumsal eleştirinin bir habercisiydi. O mavinin yaratıcısı Yves Klein'ı Pepe Karmel'in Sanat ve Simya başlıklı Klein yazısıyla tanıyoruz.

Zero Sanatçılarını Yakından Tanıyalım: DANIEL SPOERRI

‘Aslında sorun alan kontrolüyle ilgili sanırım. Çünkü çocukluktan bu yana, hatta çocukluğum süresince sınırlarımı kaybettim. Hiç bir zaman bir alan kontrolüm olmadı. […] Romanyalı bir Yahudi, Ortodoks bir ülkede Protestan, aslında gerçekten öldüğü bilinmeyen, babası olmayan biriydim. Size yemin ederim, duvara yapıştırdığım ilk şey, hislerden ibaretti.’  Daniel Spoerri 

Yoko Ono sonunda hak ettiğini elde ediyor

Yoko Ono, birincisi resmi olmamak üzere ikinci kez MoMa'da. 1971'de 'One Woman Show' adlı MoMa müdahalesi müze tarafından kabul edilmeyen Yoko Ono'nun yıllar sonra müzede hak ettiği solosuna kavuşmasının adım adım hikayesini Hyperallergic için Ellen Pearlman yazdı, Sanatatak okurları için Billur C. Yılmazyiğit çevirdi. 

Kumun Kardeşleri

Suriye'de devam eden savaş halkını zorunlu göçle başbaşa bırakırken, bir yandan ülkenin tarihi de ait olduğu yerden koparılıp yasadışı yollarla satılıyor. Gazeteci Mike Giglio ve Munzer el-Awad, Türkiye sınırı boyunca tarihi eser kaçakçılarıyla buluşarak 'yeraltından' yürüyen bu 'tarihi trafiğin' izini sürdü. Konuştukları kaçakçılardan Muhammed durumu şöyle anlatıyor: "Çok fazla hayat ve tarih kayboldu. Suriye artık bambaşka bir ülke."

Çeviri: Özlem Akarsu

Joseph Beuys: Proleterlerin Sonuncusu

Bohemia’nın gerçek adı, daha doğrusu gerçek dünyadaki karşılığı, Lümpen proletarya’dır: yeni toplumsal sınıflar arasında yer edinemeyen belirli bir kesimin –topraklarına el konulan çiftçiler, işsiz esnaf ve zanaatkarlar, parasız aristokratlar, fahişeliğe zorlanan taşra kızları- içine düştüğü tampon bölge. 

“Halıları alan Pegida’dır demem”

Nezaket Ekici'nin Dresden'de şehir adalet binasının önünde yaptığı politik yerleştirmesindeki halılar kaybolmaya devam ediyor.

Berlin'de Haus am Waldsee'deki solo sergisi sırasında görüştüğümüz Nezaket Ekici maddi ve manevi olarak Dresden'de yaşadıklarından ötürü yıprandığını ifade ediyor:

"Kamusal alanda iş yapmak o kadar zor ki... O noktaya gelebilmek. Yüzlerce kez yazı yazıyorsunuz. İzin alıyorsunuz. Görüşmeler, yazışmalar, ziyaretler... Sonra sergiyi yaptığınız noktada başka olaylar devreye giriyor. Aslında kamusal alanda ne yaparsanız kamuya ilişkin çok şey şeffaflaşıp görünür oluyor.

Ben bu sergimi 2009'da Marwa El Sherbini'nin başına gelenlerden çok etkilendiğimi için yaptım. Karnında çocuğu ona sarkıntılık eden Rus Alman suçlu tarafından mahkeme salonunun içinde yargıcın karşısında bıçaklanarak öldürüldü. Bu bir vahşettir ve sokakta değil adalet salonunda olmuştur. Bu olaydan etkilendim ve bir iş yapmak istedim. O halılar üzerinde düşünmemiz için... O halılar diyalog için. Halı çok önemli.. Ama halılar önce çalındı sonra islam karşıtları saldırılarına maruz kaldı. Şimdi yine çalınmaya devam ediyor. Tanesi 300 Euro. Cepten daha kaç halı alabilirim?"

Ekici'nin sergisi Temmuz 7'sine kadar Dresden'de devam ederken sanatçı 1 Temmuz günü Marwa El Sherbini'nin başına gelenleri protesto etmek için Dresden'de mahkeme binası önünde düzenlenecek törene katılacak.

Ekici, "orada olmalıyım, benim işim bunun üzerine çünkü... olmak da çok istiyorum" diyor. Olanlardan Pegida örgütünü sorumlu tutuyor musunuz sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:

"Olay Dresden'de geçtiği için her olayın arkasında Pegida vardır diye bir şey söylemek doğru değil.

Ne halıları çalanlar ne de üzerine islamiyet hakkında küfürler yazanlar Pegida'dır diyemem. Demek de doğru değil! Benim işim bu da değil. Onu güvenlik görevlileri araştırsın." 

 Ekici, 14 Haziran Pazar günü Haus am Waldsee'deki sergisi için gölde bir performans yapacak.

http://www.hausamwaldsee.de/index.php/en/ 

Nick Cave’den bir garip kitap

 Son olarak ‘Dünyada 20.000 Gün’de beyazperdede izlediğimiz Nick Cave, bu kez uçaklarda bulunan kusma torbalarına yazdığı notlardan derlediği bir kitapla karşımızda. Cave akla heykeltraş Cem Sağbil'i getirdi. Yıllardı kusma torbalarına yaptığı resimlerini...

“Alınacak çok yol var”

Malta'da yaşamayı başarmış kuşların çoğu ona borçlu. Aktivist kuşsever ve BirdLife genel müdürü Tolga Temuge, aynı zamanda Jonathan Franzen'ın Uzaktaki kitabındaki bizim de bir bölümünü yayınladığımız Çirkin Akdeniz makalesinin gerçek kahramanlarından. Temuge'yi bulduk ve Franzen'la çıktıkları kuş koruma mücadelesini anlattırdık.

2025-02-03 07:11:49