A password will be e-mailed to you.

Mühim olan hayatta kalmak mı "insan" kalmak mı? Kasım ayında vizyona gireceği açıklanan, sonra vizyon tarihi ertelenen "Eve Dönüş: Sarıkamış 1915" nihayet sinemalarda.

 

Yönetmenliğini, sinema eğitimini ABD’de tamamlamış olan Alphan Eşeli’nin üstlendiği bu tarihi gerilim filmi, ustalıkla yazılmış senaryosunun yanında özellikle sanat yönetimi ve makyaj gibi teknik konulardaki özenli çalışmasıyla öne çıkıyor. Film, 1915 yılında gerçekleşen Sarıkamış harekatının henüz sona erdiği sırada, normal şartlar altında bir araya gelmesi güç olan bir grup insanın, yörede bulunan ve Ruslar tarafından yakılmış bir köye sığınarak hayatta kalmaya çalışmalarının hikayesini anlatıyor.

Ülkemiz sinemasında üretilen tarihi filmlerle ilgili en büyük sorunun, anlatılmaya çalışılan dönemin/olayın bütününe makro bir bakış atma çabasından kaynaklandığını düşünüyorum. Üretilen filmlerin neredeyse hepsi aynı tuzağa düşerek ele aldıkları olaya dair söylenebilecek ne varsa hepsini tek seferde söylemeye çalışıyorlar. Bu nedenle de sonuç genelde anlattığı hikayeyi niye anlattığını bile doğru dürüst çözememiş, odak noktasını yitirmiş filmler olarak çıkıyor karşımıza. Son dönemde üretilen "Çanakkale" filmleri, geçtiğimiz sene büyük olay yaratan ve gişe rekorları kıran "Fetih 1453" ve belki tüm "Mustafa Kemal" filmleri, sinemamızla ilgili bu gerçeğin en iyi örnekleri.

Sinemamızda üretilen tarihi filmlerle ilgili böyle tatsız bir yönelimin iyiden iyiye oluşmaya başladığı şu günlerde, "Eve Dönüş" gibi tarihi, perdede yeniden yazmaya kalkışmayan, ne anlatması gerektiğini saptamış, hikayesinin geçtiği dönemi sadece anlattığı hikayeyi daha da güçlendirmek için bir dekor olarak kullanan bir filmle karşılaşmak doğrusu gerçekten mutlu etti beni. Zorlu doğa koşullarını ve savaş atmosferini, hikayesini oluşturmak için sadece tetikleyici bir unsur olarak kullanan "Eve Dönüş"ün asıl derdi ise aslında adında geçen Sarıkamış 1915’ten oldukça farklı.

Filmin temel meselesi, insanın değişken doğası! Eve Dönüş, tüm dramatik yapısını insan denen varlığın hayatta kalma motivasyonu üzerine kuran ve karakter değişimlerini bize bu motivasyon üzerinden sunan güçlü bir senaryoya sahip. Zorlu hava koşullarının kahramanlarımızı(?) bir köye hapsettiği ve bir avuç bulgur dışında neredeyse hiç yiyeceğin olmadığı bir ortamda, insanın en çaresiz halinde nasıl bir dönüşüm geçirebileceğini gözler önüne sermeye çalışan bir hikayesi var filmin.

Hikayenin en başarılı yönü ise gerilimi, tek mekana hapsettiği, neredeyse hiçbirini pek de tanımaya fırsat bulamadığımız birbirinden farklı karakterler üzerinden kuruyor olması. Bu anlamda özellikle Serdar Orçin’in canlandırdığı Onbaşı Sami ve Muharrem Bayrak’ın canlandırdığı Çoban Ali karakterleri çok iyi işleyen ve gerilimi sürekli yüksek tutmayı başaran iyi yazılmış karakterler. Filmin hikayesinin belki de tek sorunu özellikle ilk yarıda ciddi bir tempo sorunu yaşaması ve yer yer biraz can sıkıcı hale geliyor olması. Bu sorun, belki de Onbaşı Sami ve Er Mahmut karakterlerinin hikayeye biraz daha erken girmesiyle ya da Saci Bey ile Gül Hanım’ın yol hikayelerine eklenecek ufak bir arka plan detayıyla kolaylıkla çözülebilirdi aslında. Buna rağmen film, özellikle sona yaklaşırken yaptığı bir tercihle seyircisine öyle bir sürpriz yapıyor ve irdelediği meseleyi öyle net bir şekilde ortaya koymayı başarıyor ki filmin ilk yarıda seyircisine yaşattığı tüm o monotonluk bir anda kayboluveriyor. Filmin bu zor dramatik yapıyı başarıyla kurabilmesinde oyunculukların da payı büyük elbette! Özellikle Serdar Orçin, canlandırdığı karakterin sunduğu zengin malzemeyi de kullanarak Onbaşı Sami karakterinden unutulmaz bir kompozisyon çıkarmayı başarıyor. Nergis Öztürk ve Uğur Polat, canlandırdıkları karakterler onlara Serdar Orçin’inki kadar ciddi bir alan tanımasa da, ekran karizmalarını kullanarak standartların üzerinde bir oyun ortaya koymayı başarıyorlar.

Teknik anlamda ise "Eve Dönüş", gerçekten Türk Sineması’nda son yıllarda izlediğim en iyi sanat yönetimi ve makyaj çalışmasına sahip. Filmin atmosferini oluşturan kusursuz mekan seçimleri ve hiçbir ayrıntısı gözden kaçırılmamış dekorlar öyküye gerçekten inanmamızı sağlarken, yer yer salondaki izleyicilerin midesini kaldıran müthiş makyaj çalışması da hikaye boyunca savaşı tek bir kez bile görmesek de şiddetini hissetmemizi sağlıyor ve kanımızı dondurmayı başarıyor.

"Eve Dönüş", Türk Sineması’nda yıllardır tartışılan ve nasıl yapılacağı konusunda kimsenin mutlak bir formül sunamadığı şeyi yapıyor ve bir gişe filmi ile festival filmi diye adlandırdığımız arthouse filmleri ortak bir yapı içerisinde nasıl sunabileceğimizin cevabını vermeyi başarıyor. Ana akım sinema izleyicisinin de sinefil ve eleştirmenlerin de sevmek için birçok neden bulabileceği bir film yaratmayı başarmış Alphan Eşeli. Kaliteli, iyi çekilmiş ve soru soran bir film "Eve Dönüş"! Film sona erdiğinde ister istemez film hakkında düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Onbaşı Sami’nin, henüz hikayeye dahil olduğu ilk anlarda söylediği cümle takılıveriyor insanın aklına. “Hayatta kalacağız, ne olursa olsun hayatta kalacağız.” diyor Onbaşı Sami. Oysa "insan" olmaktan vazgeçmişken hayatta kalmanın önemi var mı ki?

Daha fazla yazı yok
2024-12-25 14:51:50