A password will be e-mailed to you.

Covid-19 salgının sanat dünyasını nasıl dönüştürebileceğiyle ilgili pek çok ihtimalin gündemde olduğu önemli bir süreçten geçiyoruz. Galeri Artist’in sahibi Dağhan Özil ile bu süreçle birlikte özellikle önem kazanan online satış konusunu, galeri mekanının geleceğini, krizin avantaj ve dezavantajlarını ve gelecekte bizi nelerin beklediğini konuştuk.

 

Öncelikle Covid-19 krizinin önceki krizlerden farkı nedir?

Krizler genel olarak önceden bir belirti gösterir. Krizin geldiğini bilirsiniz ve önleminizi alırsınız. Hatta bazı krizler öngörülebilirliği sayesinde engellenebilir ya da başa çıkılması kolay bir hale gelir. Ancak içerisinde bulunduğumuz Covid-19 krizi öngörülemeyen ve hızlı gelişen küresel bir kriz. Bütün dünyayı derinden etkileyen maddi ve manevi olarak sarsıcı bir süreç yaşanıyor. Hatta şu söylenebilir: Bu kriz biraz da sanal dünyanın dinamiklerini bilmeyenler için geldi. O mecrada daha pratik sahibi olanlar krizden daha kolay sıyrıldı. Sanal dünyaya yabancı olanlar veya direnenler için krizin bitmesini beklemekten başka yapacak bir şey yok. Bu nedenle gene denebilir ki, sanal dünyada satış imkanı aramayanlar için kriz Corona salgını öncesinde başlamıştı.

 

Galeri Artist, online dönüşüme ne kadar uyumlu?

Galeri Artist dijital medyanın gücüne inanan, destek veren ve sosyal mecraları oldukça aktif kullanan bir galeri. Bir süredir yapım aşamasında olan internet sitemizin gelişimi bu süreç içerisinde günümüz şartlarına uygun olarak dönüşümünü tamamlayarak izleyiciye sunulacak. Ayrıca online dönüşümün önümüzdeki dönemin temel belirleyicisi olduğuna inanıyoruz. Dünya bu krizden sanallığa yeni bir işlev ve hacim kazandırarak çıkacak. Biz de bu anlayışla hareket ediyoruz. Bundan sonra çok sevdiğimiz galeri mekanımızla sanal mekanlarımızı at başı götüreceğiz. Bu konuda bazı yeniliklerin öncüsü olmak gibi bir çabamız da olacak.

“Fiziksel ortamda deneyimleme şansı olmayanlara sanat sunuluyor”

Online dönüşüm sürecinin avantajları ve dezavantajları neler?

Online dönüşüm süreçlerinin avantajlarına baktığımızda kitlelerde büyüme görüyoruz. Hayatlarının rutinine online platformları daha önceden katmamış pek çok insanın sürece şimdi adapte olarak aktif hale geldiği açık. Bunun dışında online dönüşüm süreci, sanatı fiziksel ortamda deneyimleme şansı olmayan insanlara sanatı sunuyor. Bu da daha geniş kitlelere ulaşabilmek anlamına geliyor. Bir bakıma sanat daha erişilebilir oluyor. Ayrıca sanatın iyileştirici gücüne bakıldığında sanatın bu denli erişilebilir olması insanlara moral ve motivasyon sağlıyor. Öte yandan sanat yapıtının yarattığı tartışma ortamının çok daha geniş ve yaygın bir şekilde sanal dünyada geliştiğini görüyoruz. Sanat yapıtına ait düşünsel birikimin de bu mecralara konması sanatın zihin ortamındaki konumunu güçlendirecektir.

Online dönüşümün dezavantajı ise fiziksel ortamda deneyimleme şansımızın olmaması maalesef. Fakat bu alandaki gelişmelerin bu kısıtlamaları da en aza indireceğine inanıyoruz. Kabul edelim ki, sanat yapıtının varlığı bir kitap gibi değildir. Yapıt biriciktir. Kitap gibi işlevinden önce gelen bazı özellikleri vardır. Şimdi eğer teknoloji bu özellikleri yakalama olanağı verecek yeni gelişmeler sunmayı bir temel problem olarak ele almalıdır.

 

Bir izleyici açısından çevrimiçi görülen bir eser ile fiziksel olarak deneyimlenen bir eserin farkı nedir?

Fiziksel olarak deneyimlenen eserlerde duyularımızı daha aktif kullanma şansına erişebiliriz. Bazen eserin büyüklüğü karşısında etkilenir, bazen ise küçük bir eserin detaylarına kapılırız. Çevirim içi olarak görülen bir eserde her zaman bu deneyimleri yaşamayabiliriz. Bir eseri bire bir izlemek ile görselini izlemek arasında muhakkak ki fark olacaktır. Fakat şunu da belirteyim. Fotoğrafın gelişmesinden sonra ‘hayali müze’ kavramı ortaya atılmıştı. Sanat yapıtının ‘mekanik’ olarak çoğaltılması da yeni yorumlar üretmişti, sanat yapıtının varlığı konusunda. Onların başında yapıtın gizli ayrıntılarının şimdi daha iyi saptanabilmesi geliyordu. Bu olanak günümüzde daha da gelişti. Ama şimdilik yapıtın fiziksel gerçekliği başlı başına bir kategori olarak önümüzde duruyor ve bu tek kısıtlamadır.

“Galerilerin sonunun geldiğini düşünmüyorum”

Mimmo Paladino, Tual kağıda marifle karışık teknik, 2010, (Galeri Artist’in izniyle)

Galerilerin sonu geldi mi sizce?

Galerilerin sonunun geldiğini düşünmüyorum. Daha ziyade gelişim ve değişim sürecine girildi. Bu sürecin sonunda eskisinden daha güçlü bir pozisyon kazanacaktır galeriler. Eğer yukarıda değindiğimiz gibi sanat yapıtının tekilliği bir gerçeklik olmayı sürdürecekse galeriler de devam edecektir. Kaldı ki, galeri modern hayatın ve modern kent dokusunun en önemli mekanları arasındadır. Onun mekan olarak sahip olduğu gerçeklik ve nitelik, galeri mekanına girmenin getirdiği farklı pratik bu kurumların varlığını güçlendirecektir. Galeri sadece yapıt görülen yer değildir. Sadece satış yapılan yer de olamaz. Galeri bir varoluş kurumudur.

 

Bu süreç nasıl bir farkındalık yaratır?

Her farkındalık beraberinde yenilenmeleri ve yeni pratikleri getirir. Galerilerin en önemli rolü oynadığı iki kent, Paris ve New York’un bu alanlardaki tarihlerine bakılırsa farkın ne olduğu daha iyi anlaşılır. Her büyük sarsılma dönemi yenilikler doğurur. Her kriz bir başka uyarıcıdır. Her krizden sonra birikimler (her alan ve anlamda) el ve yer değiştirir. Bu bakımdan elbette bu kriz sonrasında da başka oluşumlar ortaya çıkacaktır.

 

Bundan sonraki süreci nasıl değerlendirirsiniz?

Her kriz sonrası sanata ilgi artar. Sanat her zamankinden çok daha fazla ilgi çekecek. Çünkü hem sanat yeniliklere ilk cevap veren alandır hem de belirttiğim gibi bu tür durumlar bir önceki dönemin tortularından ayıklanmasına büyük imkanlar getirir. Bir ferahlama ve sıçrama döneminin yaşanacağı kesindir diyebiliriz.

 

İLGİLİ HABERLER

Sanatçı Burak Delier’den Corona analizi

Dünyanın “karantina” hali

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 10:23:09