S.Ü Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), 15. yılında 1914 Kuşağı’nın önde gelen temsilcilerinden Feyhaman Duran’ı, “Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında” isimli sergiyle ağırlıyor.
Sanatçının neredeyse 1000’i aşkın eseri ve kişisel eşyaları, Sabancı Holding’in katkıları ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde sanatseverlerle buluşuyor.
Serginin en büyük sürprizi, Feyhaman Duran’ın ressam eşi Güzin Duran’la beraber hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Beyazıt’taki evinden bazı bölümlerin müzeye taşınmış olması. Resim malzemeleri, mobilya ve hat koleksiyonundan örneklerin bir araya getirildiği bu düzenlemeler, sanatçıya ve dönemine ayrıntılı bir bakışı mümkün kılıyor.
Feyhaman Duran’ın “özel koleksiyonu” olarak da adlandırılabilecek tablolarından yapılan seçkide sanatçının en çok tanındığı portre alanındaki çalışmalarının yanı sıra peyzaj, natürmort ve poşadları da yer alıyor.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı basın toplantısında yaptığı konuşmada, “ülke olarak, zor günlerden geçiyoruz. Bu zorlukları aşmanın en iyi yolunun, her zamankinden daha çok çalışmak ve üretmek olduğuna inanıyoruz. Sanat da böyle günlerde daha da anlam kazanıyor. Çünkü, sanat birleştiriyor, iyileştiriyor, güzelleştiriyor; geçmişimizi ve bugünümüzü anlamanın yeni yollarını gösteriyor” dedi.
Sergiyle ilgili bilgi veren SSM Müze Müdürü Dr. Nazan Ölçer serginin hikayesini şöyle anlattı:
“Geçtiğimiz sene doğumunun 130. yılı olan Feyhaman Duran’ın eserlerini şimdiye kadar hiç olmamış bir sayı ve içerik zenginliğinde sunabilmemizi, en başta İstanbul Üniversitesi‘yle yaptığımız işbirliğine borçluyuz. Sanatçının sağlığında verdiği kararla intifa hakkı eşinde kalmak koşuluyla, evini içindeki tüm eşya ve diğer varlıklarla beraber korunması amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne bağışlaması ve bir süre sonra eşinin de vefatı, Üniversite’yi sadece ev, eşyalar ve resimlerin değil, uzun bir ömrün geride bıraktığı akla gelecek tüm izleri de barındıran bir dünyanın sahibi yaptı. Bugün sergilemekte olduğumuz koleksiyon bu nedenlerle farklı bir değer taşıyarak, bizleri sanatçının, çok özel dünyasına götürüyor. Koleksiyon içinde bulunan ve belki de sanatçının eşi dışında kimseyle paylaşmadığı yüzlerce poşad ise bize onun çalışma sistemini anlatacak değerli bir rehber olarak ilk kez sergileniyor.”
Serginin hazırlık sürecinde 1886 yılında aydın bir Osmanlı ailesi içinde doğan Feyhaman Duran’ın yaşam öyküsünü adım adım, İstanbul’un geleneksel atmosferinden dönemin “alafranga” dünyasına, Beyoğlu’na kadar izlediklerini aktaran Ölçer, sanatçının doğduğu, yetiştiği yılların İstanbul’unu yurtdışı kaynaklarda elde ettiğimiz belgesel filmlerle yansıtmaya çalıştıklarını, onun yeteneğinin akademik bir süreçte değerlendirildiği asıl yer olan Paris’teki eğitim kurumlarını, École des beaux-arts ve Académie Julian’ı; oradaki muhtemel yaşamını, gönderildiği bu farklı âlemi anlamak için de 1910’ların Paris’ini sokak sokak, mahalle mahalle gösteren görüntüleri yine yurtdışındaki farklı kurumlardan, arşiv ve film müzelerinden elde ettiğini belirtti.
Feyhaman Duran’ın hayatı ve eserleri üzerinden bir döneme ışık tutma amacı doğrultusunda belgesel gösterimleri, konferanslar ve çocuklara yönelik atölyeler gibi yan programlarla desteklenecek sergide belge niteliğinde fotoğraflar da yer alıyor. Duran’ın sanatının farklı dönemlerini irdeleyen makalelerin yanı sıra sanatçının Paris’e gitmesine vesile olan Hıdiv Ailesi’nin Osmanlı’nın son döneminde kültür sanat dünyasındaki rolünün irdelendiği bir araştırmanın yer alacağı sergi kataloğu da, sanatçıya dair temel kaynaklardan biri olarak sergiye eşlik ediyor.
Feyhaman Duran’ın sanatı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarından Cumhuriyet’e geçiş aşamasını aktaran niteliğiyle söz konusu dönemin tüm çatışma ve gelişmelerini de gözler önüne seriyor. Sergi, çöküş yıllarını yaşayan bir imparatorluktan, sanat dünyasının beşiği Paris’e giden, yurda dönüşünde ise kendini keskin bir dönüşümün ortasında bulan Duran’ın bu yolculuklarının, sanatını nasıl şekillendirdiğini yansıtıyor ve böylece Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçişin yaşandığı döneme de resim tarihi üzerinden ışık tutmayı amaçlıyor. Tüm yaşamı boyunca Doğu ile Batı’yı aynı anda deneyimlemesinin etkilerini sanat pratiğine yansıtan Feyhaman Duran, Cumhuriyet Türkiyesi’nde portrelere duyulan ihtiyaçtan dolayı en çok bu alandaki işleriyle anılıyor olsa da natürmort, peyzaj gibi farklı türlerde de aynı üretkenlikte pek çok eseri bulunuyor.
Bu anlamda Duran’ın portrelerinin yanı sıra, Paris’teki eğitimi sırasında ilk kez canlı modelden çalıştığı nü eserleri, farklı bölge ve mekânları tasvir ettiği peyzajları ve hat levhalarının obje olarak yer aldığı natürmortları da sanatçının farklı türlerdeki çalışmalarının günışığına çıkartılması hedefiyle sergideki yerini alıyor.
Türk sanat tarihinin öncü ismini 12 Ocak’ta sanatseverlerle bir araya getirecek olan “Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında” başlıklı sergi 30 Temmuz’a kadar SSM’de sanatseverleri bekliyor.