1970’lerde Birleşik Krallık’ta yabancı düşmanlığı ve ırkçı şiddette büyük bir artış yaşanıyordu. Dönemin bazı punk grupları, konserlerinde ırkçı hayranlarının da olduğunu fark ettiler ve harekete geçtiler. Böylece “Irkçılığa Karşı Rock” doğdu. Nefret söyleminin siyasiler tarafından kullanıldığı çalkantılı çağımızda, White Riot belgeselini izleyip o günleri hatırlamak, iyi bir seçenek…
Adını The Clash‘in aynı adlı şarkısından alan 2019 yapımı “White Riot“, daha çok ünsüz kişilerle fazla sayıda röportajdan oluştuğu için ait olduğu dönemi anlatmakta biraz kuru. Ancak genelinde arşiv görüntüleri ve görsel materyalleri bir araya getirme biçimiyle ilham veriyor.
The Clash’in grup üyesi Topper Headon o günleri şöyle anlatıyor: “Şarkı Naziler tarafından seçilmişti ancak ‘beyazların siyahlar gibi isyan etmeleri’ dileğinden bahseden sözleri dinlemediler, çünkü sadece bizim de mutlu olmadığımızı anlatmaya çalışıyorduk.”
Grafik tasarımcı Ruth Gregory (Hot Pink Heart’tan) ise o günkü risklerin ne olduğunu anlatırken bugünlerin rock piyasasına ışık tutuyor: “Korkunçtu çünkü punk her iki şekilde de gidebilirdi. Bazı grupların çok sayıda aşırı sağcı takipçileri vardı.”