A password will be e-mailed to you.

 

Ödüllü dans sanatçısı, koreograf ve akademisyen Tuğçe Ulugün Tuna’nın pandemi döneminde ürettiği eseri REVERT’i izlemek için son günler… MSGSÜ İDK. Modern Dans Anasanat Dalı Başkanı da olarak tanıdığımız Tuna’nın konsept, koreografi ve mekan tasarımını üstlendiği ve Kundura Sahne’nin açılışına özel tasarladığı eser; beden aracılığıyla, yolculuğa, arayışlara ve gerçek ile sürreal arasındaki ince köprüye odaklanıyor.

Tuğçe Ulugün Tuna’nın ses tasarımını Metin Kalaç, ışık tasarımını Utku Kara ile birlikte ürettiği ve dans ettiği eserde sanatçıya çağdaş dans sanatçıları Aybike İpekçi, Diren Ezgi Yıldızkan, Ekin Ançel, Ezgi Yaren Karademir, Furkan Yılmaz, Gizem Seçkin, Hilal Sibel Pekel, Umut Özdaloğlu, Yoseob Kim eşlik ediyor. Bu hafta Cuma, Cumartesi ve Pazar günlerinde Kundura Sahne’de son gösterimlerini gerçekleştrilecek REVERT’i yaratıcısı Tuğçe Ulugün Tuna ile konuştuk.

“REVERT, iki senemin izini taşıyor”

Henüz REVERT’in ne fikri ne de adı yokken 2018 sonunda, Beykoz Kundura’nın sanat direktörü Buse Yıldırım’dan Kundura Sahne’nin açılışı nedeniyle gelen davetle her şeyin başladığını anlatıyor Tuna: “Seve seve kabul ettim, çünkü İstanbul’da, dünyada en çok sevdiğim şehirde, kendi mesleğimi izlemeyi sürdürebileceğim, üretebileceğim bir alan açılıyor ve bunun açılış gösterisini yapmak benim için çok heyecan verici bir şeydi. Derken pandemi başladı. Normalde 2019 Haziran ayında prömiyer yapmasını istediğimiz eseri ancak bu yıl, 1 Ekim’de sergileyebildik.”

Pandemi sürecinde üretilen eser için; “Bireysel olarak, bilinçaltımda, hem de fiziksel olarak geçtiğim bu iki senenin bütün izinlerini taşıyor REVERT. Bu süreçte yaşanan ani durma ve kırılma hali -galiba hayatımda son 40 yıl içerisinde diyebilirim- ilk defa, kendi isteğimin dışında, mecburen öteki bedenin tehdit olabileceği bir öngörü ile, alanlarda ve oldukça uzun süre sınırlı mekânda kaldığım bir deneyim yaşattığı bana.”

“Doğum yapacaksın, adı REVERT olacak”

REVERT’in adı ise Tuğçe Ulugün Tuna’nın gördüğü bir rüyadan geliyor: Tüm dünyada olduğu gibi bende “Pandeminin beni kendi özelliklerimden uzaklaştırdığı yoğun bir dört ay geçirdim. Kendime, itkilerime nasıl döneceğim sorgulaması benim bir güncem haline gelmeye başladı. Öte yandan rüyalarımı da dinleyen biriyim. Onları duyumsamayı ve o gerçek ile rüya arasındaki ince çizgide dolaşmayı da çok seven biriyim. Bir rüya gördüm ve bir tren yolculuğunda yanımda oturan yaşı olan bir teyzenin elini karnıma koyması ve “doğum yapacaksın, adı REVERT olacak,” demesiyle uyandım ve daha işin nasıl tamamlanacağını bilmeden, adını öğrenmiş bir şekilde uyandım.

“Eklentilerden arınmak ve başlangıç yapısına, ilkel ve kök olana dönmek” anlamlarını taşıyan Revert,  Tuna için eserin kavramsal katmanlarından birini oluşturuyor. Fikre dönüşme sürecini anlatmasını istediğimizde ise, çok sarmal bir ilişkilenme ile doğduğunu söylüyor:

“İnsan bireysel, itkisi haline günün-durumların verileri arasından sıyrılarak nasıl geri dönebilir? Bedenine güvenerek, bedenini dinleyerek… Bedeni bir zaman taşıma aracı olarak düşünüyorum. Bireysel olarak kendi orijinal halime, çocukken tanıdığım Tuğçe ile çocukluktan bugüne kadar yaşattığım Tuğçe’nin ihtiyaç duyduğu, eklentilerden kurtulabilen haline nasıl geri dönerim ve bunu yaparken kendime ne kadar güvenebilirim çağrışımlarıyla da gelişti.”

REVERT’in önceki işlerinden farkını sorduğumuzda da Tuna şöyle diyor:

“Daha önce ürettiğim eserlerle REVERT’in ilişkilenmesini hala yaşıyorum, hala ilk gösterilme dönemi aşamasındayız. Öte yandan dans sanatçıları kadar sahne arkası ekip, gösteriye gelen tanıklarımızda dahil halen pandemiden geçiyoruz. Ama, tabii ki bedenin birey için tehdit olduğunu hissettiğim bir dönemde, öncelikli olarak hayatta kalma odağında olduğum bir süreçte üretilmiş bir eser. Dolayısıyla pandemi döneminde üretilmiş ve sahneleniyor olması ve bugüne ait olması, eserin hayata geçmesi için gerekli koşulların detayları, diğer eserlerimden ayrı bir yere koyuyor.”

“Bu iş, üretimimin orijin noktası”

Tuğçe Ulugün Tuna’ ya, Kundura Sahne’de sunulması üzere ürettiği eserin mekânla ilişkilenmesini merak ediyoruz. Tuna, eserin tasarımını yaparken kapalı bir mekânı kendi içinde dönüştürme fikrinin genelde tercih ettiğini ve sahnenin alışılagelmiş yapısı yerine farklı şekilde dönüştürülebilmesinin onu daha çok motive ettiğini söylüyor ve “Kundura Sahne’nin kurulu alanını farklı bir bakış açısıyla kullanmak isteidm. Sahnenin kısmen sabit olan seyirci oturma alanı olan tribünleri -ki hayatımda çok karşılaştığım bir obje sistemi bu- REVERT eserinde, tüm biriken verilerle daha farklı nasıl kullanabilirim sorgulaması çalışmaya başladım. Birkaç farklı tasarım yaptım. Normalde tanıklarımızın oturduğu alanda eser gerçekleşiyor, tanıklarımız ‘ana yapıdan ayrılmış bir alanda, normalde dansın, sunumun olduğu alanda oturuyor.’ Belki de tanıklarımıza, gösteri esnasında karşıdan izlediğiniz ve genelde oturduğunuz o sistemde hareket eden, orada olan sen olabilir misin sorusunu soruyor olabilirim…
Gösteri alanını tasarlarken, zaman içerisinde bu, kendimi arama kaşifliği ve serüveni öteki bedenlerdeki Tuğçe’yi açığa çıkarmaya dönüştü. Geçmiş, şimdi ve oradan geleceğe doğru bir iyi niyet inşa etmek ve belki bilinçüstü, bilinçaltı katmanlarını harmanlamakla süreç gelişti. Gösteri mekânını dışarısı içerisi, üst alt ve ön, orta, arka, sağ ve sol olarak bu projeye özel tasarladım. Tribünlerde neresi açık, ne kadar açık, hangi seviyede, nerede ne var, bunların hepsi bu koreografinin gizli öznesi aslında. Onbirinci dansçı burada tribün benim için doğal olarak. Bu iş, hayatımdan birçok şeyi yansıtıyor, her karede, her seviyede neler olduğunu farkındayım, görüyorum tercihlerde bulunuyorum ve insanlarla bunu paylaşmak istiyorum”

“REVERT’in genel anlamı bize ‘açılma’ imkânını sağladı”

Bu paylaşımı yaparken de birlikte çalıştığı dans sanatçılarından övgüyle söz ediyor ve onlarla birlikte çalışmanın kendisi için çok büyük bir şans olduğunu söylüyor:

“Benim şansım, tüm dans sanatçılarının fiziksel dinamiklerini çok iyi tanıyor olmam oldu. Aralarından bir kişi dışında hepsiyle eğitmenleri olarak, farklı projelerde koreograf olarakta çalıştım. Çoğunluğuna dansa başladıkları ilk günlerinden, mezuniyet sonundaki süreçlerine kadar tanık olmuş durumdayım. Örneğin aralarında yaklaşık 10 yıldır çalıştığım dans sanatçısı da var, Hilal Sibel Peker gibi, ya da ilk defa bu projede yan yana geldiğimiz Umut Özdaloğlu var, Londra’dan geldi Türkiye’ye ve bu projeyle tanıştık. REVERT’e davet ettiğim dans sanatçıları, aslında hem harekete yaklaşımları ve bireysel cesaretleri bakımından, benim bireysel olarak peşinden koştuğum o yap-boz’u oluşturabilecek bedenlerdi. Onların eser üretim sürecinde, kendi bedenlerini bu kadar cömertçe paylaşmaları, bireysel-fiziksel dönüşüme açık olmaları, risk alabilmeleri ve dönüşme cesaretinde kalma niyetleri çok değerli benim için. REVERT’in genel anlamı bize aslında kendine doğru ‘açılma’ imkânını sağladı. Hepimiz aslında pandeminin dayattığı bireyler değil de olmayı tercih ettiğimiz, istediğimiz halimizi hareketle sorgulayan, kinetik zekayla iletişim kuran, nefesi duyan, birbirini duyumsayan, bedeninin nerede başladığını-bittiğini bilen kişiler olarak üretmeye açıldık ve bizim için gerçekten çok değerli bir deneyimdi.’’

Pandemi sürecinde bu on kişinin bir araya gelmesinden çekinceleri olup olmadığını sorduğumuzda ise “Çok uzun süre, sanatsal üretim için gerekli olan uygun koşulların oluşması için bekledik sabırla. Yaklaşık iki sene boyunca aralıklarla bazen stüdyoda bazen çevirimiçi provalar, çalışmalar yaptık. Bir yandan çok isteyerek, bir yandan da çok korkarak çalıştığımız bir eser” diyor ve ekliyor:

“Çünkü bir insan için öteki bedenle yan yana gelmenin, sağlık tehditi olabildiği bir deneyim bu. Ama burada, Kundura Sahne’nin yapımcılığı ve sunduğu imkanlar inanılmaz bir alan yarattı bize. Dediğim gibi sürecte ön çalışmalarını farklı stüdyolarda ve dijital ortamda da yaptık ama son 16 gün boyunca dans sanatçıları Beykoz Kundura’dan dışarı çıkmadı, İnziva’da kaldılar. Premier ve ilk 5 gösterim boyunca burada uyuyup, yemek yedik, teknik çalışmalarımızı günlük antremanlarımızı burada yaptık, eser tamamen burada üretildi.
Dans sanatçılarının bu koşulu kabul etmesi çok önemlidir. Sağlık tehditlerini mümkün olduğunca aza indirmemiz için bunu yapmamız gerekiyordu.
Sanatçı rezidans programının ötesinde kalabalık bir gruptuk çünkü, 10 kişi dans ediyor, arkada teknik ekip var. Bunun başka bir örneği yok. Koreograf olarak davet edildiğim sanatçı araştırma ya da üretim programlarının ötesinde bir topluluk olarak bir yerde kalmak ve buradaki tek niyetin eser üretmek olması, çok özeldi.
Zor yönleri de vardı tabii, ama benim için gösterim yaptığım alanlar zaten kaşifliği ve keşfi sürdürmek istediğim alanlar. Elimden geldiğinde zamanı bu alanlarda geçirmek isterim. Asıl buradan çıkmak zor oldu, gösteriler arasında şehre, İstanbul’a tekrar gidip gelmek bizi çok zorladı, adapte olamadık. Gerçekliğimiz değişmiş, hareket duyumsamamız değişmiş bir haldeydi. Bedensel olarak bu kadar sınırlandığımız bir dönemde yeni baştan yan yana durabilmenin, üretip paylaşabilmenin simgesi oldu REVERT.”

“REVERT güncel, şimdi, bugüne ait”

Sürecin sonunda kendini nasıl hissettiğini sorduğumuzda ise, “Aslında bir döngünün sonundayız. REVERT’in yolculuğu devam edecektir. Ama REVERT, hepimizi şöyle bir silkeleyip ‘pandeminin bedeni’ dediğim o bedenden sıyrılabilmemize neden oldu, pandemiyle gelen garip tortuları, korkuları birazcık olsun benliğimizden temizlememize yardımcı oldu. Grup olarak çok önem verdik REVERT’e, eser de bizi arındırdı. Otobiyografik olarak baktığımda belki bundan bir kaç ay sonra çok daha sağlıklı cevaplar verebilirim” diyor Tuğçe Ulugün Tuna ve ekliyor: “Bir yandan da tabii üç-dört gösteri yapıp eseri bırakmadık. Toplamda 30 gösteri yapacağız. Bu da az rastlanır bir şey açıkçası. Çünkü gösteri, koreografi her ne kadar set olursa olsun paylaştıkça kendi içinde katman katman büyüyor. Tanıklarımızdan çok farklı geri bildirimler, etkileşimler geliyor. Bunu duymak iyi geliyor, başka sorgulamalara neden oluyor. REVERT aslında canlı bir mekanizma olarak işlemeye devam ediyor. Ve halen geçerliğini koruduğu için öteki işlerimden farkını güncel, şimdi, buraya ait bir iş olarak tanımlayabilirim.”

Bir Kundura Sahne yapımı olan REVERT’i 5 Kasım Cuma günü 21:00 seansında, 6 Kasım Cumartesi ve 7 Kasım Pazar günleri de 16:00 ve 20:00 olmak üzere iki seans halinde yakalayabilirsiniz. İndirimli 60 TL, Tam 80 TL’den satışa sunulan biletlerini de beykozkundura.com adresinden alabilirsiniz.

Daha fazla yazı yok
2024-12-22 10:20:38