(İsmail) Ateş’in “Evren Tasarımları – Kırmızı” adını verdiği serginin başlığından da anlaşılacağı üzere ağırlıklı olarak kullandığı “kırmızı” renk çok şeyi temsil eder: geçmişle bağı, sanatçının tutkularını, gücünü, kararlılığını, sanatsal algısının derinliğini ve heyecanını bu yoğun renk tercihi üzerine inşa eder.
Sanatçının genel başlıklarda yaşamı ve meslek hayatıyla ilgili geleneksel kayıtlar, sadece bir nesneyi ya da boş bir yüzeyi sanat eserine dönüştüren isimle birleştirmek geleneği belirdiği zaman ortaya çıkar. Hatta bu durum evrensel bir gelenek değildir, daha lokal, dönemsel, toplumsal ya da tarihsel zamanlarda ya da sosyal gruplar arasında farklılıklar göstererek ortaya çıkmış bir realitedir. Bu geleneğin yaygın ve geçerli savları olsa da bazı toplumlar için farklılıklar göstermesi kaçınılmazdır.
Bu sergisi ile çalışmalarını yeniden izleme fırsatı yakaladığımız İsmail Ateş için güncel ya da tarihsel ibre neyi işaret eder bilinmez, fakat her anıldığı dönem ve mekanda sanatçının adıyla eş değerde işlerinin tarif edilerek anılması, herşeyden önce Ateş’in sanatının bırakmış olduğu izlerin karşılığı olsa gerek. Bu durum bir sanatçının isminin kayda geçirilmiş olup olmadığı, -bundan nesnel olarak emin olmak mümkün olsa bile- sanatsal başarısı ve bu grafiğin toplumsal yansıması ile ortaya koymuş olduğu sanatsal çalışmalarına verilen öneme bağlanabilir.
Ki Ateş, bunun uğraşını vermiş ve başarmış isimlerden biridir.
Geometri, matematik, cebir gibi dünyayı anlama, yorumlama ve biçimlendirmenin yöntemlerini sunan bilimsel alanlar günümüzde ve tarihsel süreçte dünya toplumları için her ne kadar önem arzediyor ise bizler için de, doğu toplumları için de aynı önemle karşılık bulmuştur ve bulmaktadır. Mısır mimarisi ve hiyeroglifleri ile başlayan, ardından İslam mimari biçimleri ile inşa edilen örnekler Anadolu’da Selçuklu ve Osmanlı mimarisi ile oldukça farklı ve fazla örnekler bırakmıştır ardında. Ayrıca İslam Kaligrafisi “Hat” sanatı ile özellikle de “Küfi” yazı stilindeki inanç merkezli geometrik biçimlerin ortaya çıkması zamanla batı sanatını etkileyen estetik bir beğeni ve etkileşim sağladı.
İsmail Ateş’in resminde de geometri ve mimari önemli yer tutar. Ateş’in resimlerine dikkatli bakıldığında, Doğu mimarisinden, gündelik yaşayışından izlenimleri görmek mümkündür: Sanatçı mimari eşleşmeyi bilinçli bir yönelimle yapmadığını, daha diplerde, bilincin derinlerinde onu toplumsal bağlamda besleyen ana kaynağa bağlı olarak ve sezgisel-içgüdüsel bir biçimlendirmenin özellikle cami mimarisindeki soyutlamaların zaman içinde olgunlaşarak evrim geçirmiş bir biçimde bu eşleşmeyi çağrıştırdığını ifade eder. Bu yansıma sanatçıya göre bilinçli bir uygulama yöntemi değildir, yaşamış olduğu kültürel dünyanın bilinçaltı yansımasının dışavurumudur.
Mimarinin işlevi ve estetik değeri çevresindeki ikincil şeyleri de etkileyip atmosferini kendi imgesel varoluşunca yönlendirdiği için diğer çevresel kurgular da o belirgin imgenin izlenimini, içeriğini taşır. İsmail Ateş’in çalışmalarını, Hacettepe Üniversitesi’nden arkadaşı Şinasi Tek bir makalesinde şöyle izah eder; “Doğu’da pencere, koridor, kapı, sofalar; ışık, bitki örtüsü, yollar, cami, medrese, kervansaraylar, hanlar, hamamlar vb. tamamen belirgin bir kültürel biçime, anlayışa göre inşa edilir. Bunlardan pencere ışık ilişkisi örneğin, özel bir duyarlığa sahip içerikle örtüşen en önemli mimari kurgudur. Uçsuz bucaksız geniş bir tarihi ve coğrafi yapıyı temsil eden Doğu’nun içeride geçen yaşamı dışarıdan hemen algılanamaz; binalar suskun, sessiz, terk edilmiş izlenimi verse de içerisi yoğun bir varoluş ‘tevekkül’ünü içinde taşır.
Resimlerinde bir tür peyzajlar yaratan Ateş bu büyük yüzey boyamalarıyla peyzajın ana zeminini, fon’unu yaratır. Sanatçının resimlerinde çevresel bütün faktör ve etkilerden, figürden arındırılmış, saf biçimlerden oluşan peyzajlar, bir dolayım üzerinden gerçekleştirildiği için gerek atmosferi oluşturan zemin, gerekse öndeki resimsel elemanlar dolaylı olarak bu temsil biçemine göre rol alırlar.”
Ateş’in “Evren Tasarımları – Kırmızı” adını verdiği serginin başlığından da anlaşılacağı üzere ağırlıklı olarak kullandığı “kırmızı” renk çok şeyi temsil eder: geçmişle bağı, sanatçının tutkularını, gücünü, kararlılığını, sanatsal algısının derinliğini ve heyecanını bu yoğun renk tercihi üzerine inşa eder. Bu inşada yapı geometrik renk biçimleridir. Ve bu renk tercihleri dikkatle incelendiğinde temelde sıcak seçenekler olduğunu, bu sıcak yapıyla uyumlu renklerden oluşan ara değerleri de gözeterek kullandığını görebiliriz. İsmail Ateş, sembolleştirdiği geometrik formlar üzerinden anlatım dilini oluşturur ve bu dil onunla dünya arasında matematiksel bir sezgi ve bir diyalog kurmasını sağlar. İzleyiciye sunulan minimalist yansıma ile gerek formların biçimsel karşılığı gerekse renklerin sıcaklığı ya da soğukluğu üzerinden sanatsal becerisini izleyiciye aktarır.