A password will be e-mailed to you.

64. Selanik Film Festivali’nde gösterilen Neandria, Reha Erdem’in sinemasında yeni bir sayfa açıyor.

Reha Erdem A Ay’da, Beş Vakit’te, Hayat Var’da, Kozmos’ta, Jin’de, Koca Dünya’da çocukluğun saflığını geride bırakıp yetişkinlerin dünyasına geçmekte olan ergenlerin, ilk aşkı tadan gençlerin öykülerini anlattı hep… Erdem’inki gibi zarif biçemli, derin ve katmanlı bir sinemayı böyle kabaca genellememin nedeni 64. Selanik Film Festivali’nde izlediğim yeni filmi Neandria’nın gösteriminden sonra izleyicilerin sorularını cevaplarken kurduğu bir cümle: “Ben filmlerimde hep gençlerin yanında oldum”. Pandemi döneminde yaptığı MUBİ’de yayınlanan çok karakterli Seni Buldum Ya adlı filminde kendisini online tacize yeltenen yetişkin erkeğe dersini veren genç kadın karakteri de mutlaka anmalı, bu bağlamda.

Usta yönetmenin dünya prömiyerini Varşova Film Festivali’nde yaptıktan sonra 64. Selanik Film Festivali’nde gösterilen, Türkiye prömiyeri merakla beklenen bu filmi izleyicileri şaşırtabilecek bir yapıya sahip. Erdem’in deyişiyle müzikle ritim kazandırılmış ve birbirine bağlanmış vinyetlerden oluşuyor. Karakterleri gibi tarzı da genç bir film Neandria. Özgürlük duygusuyla dolup taşıyor.

Adını Çanakkale’nin Ezine ilçesinde bulunan Çığri Dağı’ndaki bir Helenistik kentten alıyor. Tarihi M.Ö. 6. yüzyıla dek uzanan, bugün sadece güçlü duvarları kalmış olan Neandria adı eski Yunanca genç erkekler ülkesi anlamına geliyor. Yaşlılar dünyasında yaşamaktan bezmiş gençlerin kendilerini ifade etme çabasını anlatmak için ironik bir isim, bu. Hırs, açgözlülük ve kibir içinde git gide daha fazla şiddete başvurur ve maruz kalırken çevreyi ve yaşam alanlarını tahrip eden yetişkinlerin yozlaşmış dünyasından çıkış yolu arıyor gençler…

Erdem’in Neandria’nın eteklerinde bir köyde geçen filminin ana karakteri koşmayı seven, ama yarışmayı sevmeyen, sırf annesini memnun edecek bir kariyer yapma uğruna yarışlara katılan 15 yaşındaki Suna (Deniz İlhan). İsyanını hip hop müziğiyle dile getiren ve sürekli köyden gitme isteğini vurgulayan Mako (İzzy) ile “hiçbir şey olmayan” bir yerde kendine bir YouTube kanalı açan henüz 12 yaşındaki Filiz de önemli yer tutuyor filmde.

Bir yanlış anlama sonucu köye atanan yeni imam olduğu sanılan bir genç adam (Ahmet Rıfat Şungar) ve Suna’nın dayısı da olan muhtar eşinden sürekli (Bülent Emin Yarar) kaçıp tepelerde gezen Gökçe (Nihal Yalçın), köyün hemen yakınında taş ocağı açmak isteyen bir şirketle yaşanan sorun, Neandria’da define arayan karanlık tipler de dahil olunca Filiz’in ummadığı kadar çok olay yaşanıyor bu sakin köyde… Reha Erdem yaşçılık yapmıyor elbette bu filmde, eski düzenin yanlışlarının gençlerin geleceğinin nasıl kararttığını anlatıyor birçok farklı katmandan. Söyleşide de belirttiği gibi İmam gibi her şeye cevap yetiştirmiyor, izleyicinin ve gençlerin kendi fikirlerini geliştireceği, kendi hayallerini kuracağı bir film sunuyor. Öte yandan filmin hemen başında yazan cümleden öğrendiğimiz üzere ekolojik açıdan sürdürülebilir bir film yapmayı hedeflemiş. Yaklaşık sekiz bin pet şişe sudan tasarruf etmiş. Jeneratör, dolayısıyla fuel yakıt kullanmamış. Gerçek mekanlarda çekim yapmış ve lojistiği köyden sağlamış. Gençlerin yani geleceğin yanında yer almayı sadece kamera önünde değil kamera arkasında da sürdürmüş.

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 11:28:56