İyi de Hitchcock filminden ne bekliyoruz? Onun sinemasının yeniden yorumlanması değil kuşkusuz… Peki ama ne?
Son söylemem gerekeni ilk baştan, peşin peşin söyleyeyim: Wisconsin’li bir çiftçinin suçu isleyiş biçiminden ve sonrasında kurbanlarıyla kurduğu arızalı ilişkilerden bir Norman Bates çıkar, ama "Psycho"dan (Sapık) bir Alfred Hitchcock çıkmaz.
İyi de “Hitchcock” filminden ne bekliyoruz? Alfred Hitchcock sinemasının yeniden yorumlanması değil kuşkusuz… Hitchcock bir söyleşisinde, en basit şekilde kendini “eğlence treni operatörü” olarak tanımlar. Bu tanım aslında gerilimin bir filmde nasıl kullanılması gerektiğine dair bir çıkarımdır. Gerilimin dozu öyle iyi ayarlanmalıdır ki insanlar bu trenden inip tekrar binmek istesin! Aksi halde gerilim, kendi kendini yok edecek bir silahtan farksızdır.
Ünlü yönetmene göre gerilimin asıl kaynağı izleyenin tepkisidir. Bu bilinç izleyeni sadece seyirci kalmaktan alıkoyar. İzleyici, gördüklerini es geçemez çünkü izleyen gerilimi yaratmakla adeta yükümlüdür.
Örnek vermemiz gerekirse…
"Psycho" filminde Marion Crane’in suçu işlemeden önce neler yaptığına bir göz atalım:
Arizona, Phoenix… Cuma öğleden sonrası…
Marion öğle tatilini sevgilisiyle bir otel odasında sevişerek geçirir. Otelden çıkar, ofisine geri döner.
Hafif bir baş ağrısı vardır, iş arkadaşıyla laflarken patronu ve bir müşterisi elinde 40.000 dolarla içeri girer. Zengin müşteri Marion’la biraz flört eder. Patronu parayı Marion’a verir ve bankadaki kasaya koymasını ister.
O da önden klipsli kapalı beyaz çantasına 40.000 doları koyar. Baş ağrısını bahane ederek bugün bir daha dönmeyeceğini söyler ve ofisten ayrılır.
Evine gider ve bavulunu toplamaya başlar. Para zarfı yatağının üzerindedir. Yapacak tek bir şeyi kalmıştır.. Parayı çantasına koymak. Dolaptan bir çanta seçer ve yatağın üzerindeki para dolu zarfı çantaya tıkıştırmaya çalışır.
Gerilimi yaratmakla yükümlü izleyenin aklında tek bir düşünce vardır. Neden bu kadar alakasız, ağzı açık bir çanta? Cevap için çok beklememize gerek yoktur. Phoenix’ten uzaklaşırken Marion biraz kestirmek için arabasını yol kenarına çekecek, sabah olduğunda bir polis camına tıklayıp onu uyandıracak ve ona birkaç soru soracaktır. Marion polise verdigi her yanıtta şüpheli tavırlar sergiler ve son olarak içi para dolu çantasından bin bir zahmetle ehliyetini çıkarmak zorunda kalacaktır. Çanta tercihi, şüphe ve gerilimi artırmanın bir parçasıdır.
Alfred Hitchcock, filmlerine yerleştirdiği her ayrıntıda izleyenin konumunu belirlemeye yönelik kaçınılmaz kararlar verirken neden Sacha Gervasi’nin "Hitchcock" filminde, izleyen bu mertebesinden muaf tutulmuştur?
Gervasi’nin “Hitchcock” filmindeki temel sorun, Alfred Hitchcock’un biçimsel dilinin tamamıyla göz ardı edilmesi olabilir. Film, star merkezli olmasının yanı sıra, Stephen Rebello’nun 1990’lı yıllarda yazdığı “Alfred Hitchcock and the Making of Psycho” kitabının itibarını sonuna kadar sömürmekten kendini alıkoyamıyor. Öte yandan Anthony Hopkins ve Helen Mirren’in oyunculuklarının, sadece Hitchcock ve Reville ilişkisindeki “her başarılı erkeğin arkasında fedakar bir kadın vardır” tümcesi üzerinde ilerliyor olması izleyen açısından karakterlerin tekdüze algılanmasına yol açıyor. Hitchcock’un yaşantısının hangi kesitinin filme alınacağı zor bir karar olsa da, sinema tarihinin en ikonik filmlerden birinin yapım aşaması şüphesiz ilgi çekici bir hikaye. Hele ki bu konuda yazılmış ve takdir toplamış bir de kitap varsa…
GERVASI’NİN "HITCHCOCK"UNDA KEŞKE
….izleyen, bu iştah kabartıcı hikaye yerine tüm yükselişlerini karı-koca arasındaki problemler üzerinden kurgulayan bir filmin ortasında bırakılmasaymış.
…karakter derinliği belli durumlar içinde değil de her durumda didik didik edilseymiş. Bu şekilde izleyende yarım kalmışlık hissini uyandırılmasaymış. Belki film içinde atlanmaması gereken tek detay, "Pyscho"nun çekilmiş tek bir karesinin bile ekranda gösterilmemesi, onun yerine iletişimin ekrandaki seyirci üzerinden yapılıyor olmasıydı.
…bir tarafta aşırı oyunculukla yorulmuş, diğer tarafta yüzeysel oyunculukla kaybedilmiş karakterler görmeseymişiz.
…Janet Leigh, Alma Reville’e Hitchcock’a götürmesi için şekerleme veren Scarlett Johansson olmasaymış.
…Hitchcock ve kadın oyuncuları arasındaki arızalı ilişki Vera Miles’in soyunma odasında “Ben öncelikle bir anneyim” bakışlı Jessica Biel’e dönüşecekse biraz daha derinlikli yazılsaymış.
…Ed Gein ve Hitchcock arasındaki karakter parçalanması, banyoda eline geçen boş ilaç şişesinin içine kum tanelerini dolduran bir kocanın kıskançlık nöbetlerine bağlanacaksa, biraz daha buzdolabı önünde, tıka basa duygusal tatmin yaşansaymış.