A password will be e-mailed to you.

Pilevneli Gallery’de açılan Şener Özmen’in “Yeni Bir Umutsuzluk” sergisi, farklı politik tutumları, güncel sanat nesnesi olarak karşımıza çıkarmakta. Özmen’in özellikle “Bariyerin Arkası” işi, politik olanın, güncel sanat nesnesine dönüşümüne çarpıcı bir örnek sunuyor. Diyarbakır’ın her yerinde görünen bu beton bariyerler, kamu kurumları etrafında, surlar ile yarışacak uzunluğa ulaşan ve şehri parçalara ayıran askeri bölge duvarları, şehir merkezinde denetim noktaları ve sur içinde ara mahallelere girişi engelleyen, çıkmaz sokaklara dönüştürerek, şehir mimarisinin bir parçasına dönüşmüş durumda.

“Güvenlik politikaları” adı altında inşa edilen ve gündelik hayatın bir parçasına dönüştürülen beton  bariyerler, radyoaktif bir sızıntı gibi tüm şehri etkisi altına almış bulunmakta. Neredeyse her köşe başında karşımıza çıkan beton bariyerler, tıpkı efsunlu bir totem, yasaklı bir bölge gibi kendisine yaklaşanı etkisi altına alıyor ve kişiyi bir suç objesine dönüştürerek teşhir ediyor.

Beton ile örülen Diyarbakır

Betonun, anıtsal bir karakter taşıdığı Berlin’de, yaşayan Özmen, (ki Berlin’i doğu ve batı olarak ikiye ayıran beton duvar, tüm politik göstergeleri aşarak iki kutuplu dünyanın simgesi olarak gösteriliyordu)  beton ile örülen Diyarbakır üzerinden, anıtsal bir durumu ifşa ediyor.

Mısır piramitleri, mimari yapının aynı zamanda anıtsal olduğu ve anıtsal olanın da insanlar arasındaki sınıfsal ayrımı belirlediği, gücün en yalın ve mutlak halini simgeliyor. Belki de bir dönem Mısır’da güvenlik politikaları adı altında inşa edilen piramitler, iktidar olanın, ulaşılmazlığını hala simgeliyor. Günümüzde, Meksika – Amerika sınırı, İsrail ve Filistin arasında örülen duvardan sonra Türk Seddi olarak adlandırılan ve Delauze’cu bir kavramla“kaygan zemin” olarak nitelenebilecek Türkiye-Suriye sınırına örülen paralel iki beton duvar (çünkü duvar birbirine geçen beton bariyerlerin dizilimi ile ortaya çıkan duvar, zaman içinde kullanım alanlarının değişebileceği göz önünde tutularak inşa edilmiş) yeni bir anıt ve sınıfsal bir ayırım olma yolunda.

Özellikle beton duvarların kutsallaştırılacak bir yanı yok, üzerine destan yazılması ya da Kafka gibi sonu belirsiz bir uygarlaşmaya yormak gerekmiyor. Tamamıyla çıplak olan bu gösterge, mimari pornografiye örnek olarak sunulabilir. Anlatının çözüldüğü, sadece gösterdiği şeyi ifade ettiği,yoruma açık olmayan bu göstergeler, tüm bakışı kendi üzerine çekmekte.

Bir “karşı sanat”

Bir “karşı sanat” olarak gösterilebilecek iktidar pratikleri ya da beton bariyerler üzerinden uzunca bir süre insanların gündeminde olamaya devam edecek. Bu gündem, bir oluş halinden ziyade, durağan bir kendi üzerine çökmeyi tarif eder. “Yeni bir umutsuzluk” olarak ifade edilebilecek bu durum, Gilles Delauze “Kapitalizm ve Şizofreni” kitabında “Gabriel Marcel’in söylemiş olduğunun tersine problem bir <<engel>> değildir, problem <<engelin aşılmasıdır>>, önceden yapılan bir atılımdır, yani bu bir savaş makinesidir.” Özmen’in işi problem olanı sanatın alanına çekiyor ve neredeyse her gün deneyimlenen, bariyerin arkasında yaşananları galeriye taşıyor.

Sanatta “yeni bir gerçekçilik” diyebileceğimiz bir süreç içindeyiz. Şüphesiz bu yeni bir süreç değil ama anlatının dönüp dolaştığı ve çağın ruhu olarak adlandırılan toplumsal göstergeler, edebiyat ve özellikle güncel sanat içinde yer bulmakta. Güncel sanatın, politik göstergeleri, üretim alanına çekmesi, politik olarak durduğu yeri de göstermektedir. 15. İstanbul Bienalinde mültecilerin yaşadıklarını görünürlük kazandırmak için yapılan işler, politik olanın artık iktidarın ya da muhalefetin gündemi değil de sanatçıların dile gerektiğini gösterdi. 16. İstanbul Bienalinin küratörü Nicolas Bourriaud, Bienal konseptini “7. Kıta” olarak belirmesi, küresel bir tehdide dönüşen ve bir kıta büyüklüğüne ulaşan çöp adasını, sanat üzerinden daha fazla görünürlük kazandırmaya ve bir gündem oluşturmaya çalışıyor.

Şener Özmen “Yeni Bir Umutsuzluk” sergisi 6 Nisan – 12 Mayıs 2019 kadar Pilevneli Gallery Mecidiyeköy‘de gezilebilecek.

 

İLGİLİ HABERLER

Şener Özmen ne ister?

“Bu yanlışlık benim, ilişmeyin”

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 10:27:40