14 Şubat 2014 Cuma gecesi 22:30’da, Karga’nın konuğu olacak Peter Brötzmann ve Konstrukt’la yazarımız Sarp Keskiner görüştü…
Konstrukt ve üstad Brötzmann, bir kez daha İstanbul’da buluşuyor. Bu kez, zihin açacak bir çıngar çıkarmak için Sevgililer Günü’nde Karga’ya konuk oluyorlar. Onlar ekipçe tenezzühteyken, biz de soruları kısa kısa sorduk.
Brötzmann ile yüz yüze ilk tanışmanızda ilk neler konuştunuz?
Umut Çağlar (Konstrukt): 2008 yılıydı, Brötzmann, Michiyo Yagi ve Paal Nilssen-Love’la Ghetto’da çalmaya gelmişti ve Konstrukt olarak biz de ilk defa üstatla konser sonrası kayıt yapmak için anlaşmıştık. Kayıt öncesi, Özün (Usta), Korhan (Argüden) ve ben, Brötzmann ile Ortaköy’de bir çay bahçesinde oturmuş, uzunca sohbet etmiştik. Genel hatlarıyla geçmişten bugüne müzisyen olarak maceralarını, başından geçenleri bizimle paylaşmıştı ama sanırım o sohbetin genel ana fikrini; avant-garde bir müzisyenin gitgide zorlaşan yaşam mücadelesi olarak tanımlamak yerinde olur. En azından bende uyandırdığı izlenim bu yöndeydi.
Kendisine Türkiye’ye dair izlenimlerini sormayacağım; Türkiye’nin onun ses ve düşün dünyasını nasıl etkilediğini merak ediyorum.
Umut Çağlar: Önceki buluşmamızda Türkiye, özellikle İstanbul için şu cümleyi kurduğunu hatırlıyorum: “İstanbul, Avrupa’daki en favori şehrim”… Kendisiyle bu konu üzerinde laflarken, özellikle Yakın Doğu olarak nitelendirdiği bölgelerin müziklerine karşı sıcak hisler beslediğini öğrendik. Bu durum ne denli müziğine yansıyor derseniz, özellikle tarrogato çaldığı bölümlerde bunu hissetmek mümkün. Yaşadığı şehir olan Wuppertal’de ilk kez bir klarnet ustasıyla Doğu temelli çalım teknikleri üzerine çalışmış; bahsettiğimiz yıllar elbette 1970’ler. Gülerek, bu klarnetçinin bir Türk değil; bir Yunanlı olduğunu aktarmış, ardından da “tabii ki aynı şey” der gibi başını sallamıştı.
Konstrukt artık oturmuş bir yapı ve kararlı bir şekilde yoluna devam edip gidiyor. Oldukça da verimli, sık üretiyor ve zaman içerisinde kendine yeni esneme alanları açıyor. Geriye dönüp bakacak olursak süreç boyunca nasıl şekillendi bu konsensüs ve şimdi kaç yöne doğru esneyebiliyor?
Umut Çağlar: Konstrukt, beş yıllık serüvenini tamamladı aslında… Gelişim süreci ise hem teknik açıdan, hem de ruhani açıdan grubu şekillendirmeye devam ediyor. Başından beri genel geçer bir kuram üzerinden hareket etmedik ve arayışlarımızı sürdürüyoruz. 2013 senesi bizim için aslında bir açıdan dönüm noktasıdır; zira uzun süreden beri Peter Brötzmann, Marshall Allen gibi tarihi öneme sahip müzisyenlerle ortaklaşa ürünler sunarken, bu sene tek başımıza bir albüm yapmanın getirdiği güzel duyguları yaşadık. İtalya’da yayınlanmış olan “Bulut” albümü ayrıca, Okay Temiz’li Hüseyin Ertunç’lu “Turkish Free Music” isimli boxset’in bir parçası oldu. Gelecek bize ne getirir; şimdiden kestirmek zor ama araştırmaya, yeni yollar açmaya devam edeceğiz diye düşünüyorum.
Cuma gecesi Karga’da neler bekliyor bizi?
Umut Çağlar: Karga, Kadıköy’ün en sevdiğimiz canlı icra mekânı; Peter Brötzmann gibi bir ustayla orada neler yapacağımızı söylemek zor… Her konser ayrı sürprizleri içinde barındırıyor; ama dinleyiciyi ve bizi, sıkı bir konserin ve yoğun bir enerjinin beklediğini söylemem gerek…
Konstrukt ile beraber çalarken daha önceki projelerinizden farklı neler duyuyorsunuz ve bu işbirliğinin sahnede çıkardığı toplam sesi tek renkle boyamak gerekseydi, sizce o renk ne olurdu?
Peter Brötzmann: Konstrukt ve diğer farklı projeler ile çalmak, genelde yeni jenerasyon müzisyenlerle bir araya gelip hem kendimi tazelemek için güzel bir fırsat yaratıyor; hem de o müzisyenlere kendi deneyimlerimi aktarma fırsatı sunuyor. Sahnede oluşan renkler hep değişkenlik gösteriyor bence… Zira o renkler mekâna, zamana ve izleyiciye odaklı. Ortaya çıkan renklerde değişken bir zenginlik hep söz konusu.
Favori şarabınız nedir?
Peter Brötzmann: On üç seneden beri içki tüketmiyorum; sanırım gençliğimde iki ömre bedel tükettim (gülüyor)… Ama içtiğim dönemlerde İtalyan beyaz şaraplarını ve bir nebze de Güney Almanya da yetişen leziz mi leziz üzümlerden yapılan beyaz şaraplar hep favorim olmuştur… Kırmızı şarap sevmediğimi söyleyebilirim.