Fransızların ABD’ye hediyesi Özgürlük Anıtı’nın hikayesi, Paris katliamının ardından artan İslamofobik görüşlere karşı yeniden gündeme geldi. Bartholdi heykeli Süveyş Kanalı’nın Akdeniz’e açıldığı noktaya koymayı planlıyordu ve bu heykel kanalı koruyacak bir Müslüman köylü bir kadın olacaktı.
New York’un belki de en popüler simgesi Özgürlük Adası’nda bulunan Özgürlük Anıtı. 1884 ila 1886 yılları arasında inşa edilen ve sağ elinde bir meşale, sol elindeyse bir tablet tutan heykel özgürlük ve aydınlanmayı simgeler. Heykele Singer dikiş makinelerinin kurucusu Isaac Singer’ın eşi Isabelle Eugenie Boyer modellik etse de anıtın ortaya çıkış fikri oldukça farklıydı.
Heykeltıraş Frederic Auguste Bartholdi, Rodos Heykeli büyüklüğünde bir kadın heykeli hayal ediyordu; elindeki fenerle Süveyş Kanalı’nın bekçiliğini yapacak bir Müslüman köylü kadını. Projeyi Osmanlı’nın o dönemki Mısır Valisi İsmail Paşa’ya beğendirip satamayınca devasa heykel fikrini ve insan formundaki "özgürlük" ile değiştirdi, yeni çizimlerle Amerika’nın yolunu tuttu.
New York’a gittiğinde Central Park’ı ve Manhattan’ın ucunu gözüne kestirse de bir feribot seyahati sırasında keşfettiği Bedloe Adası’nda (bugünkü Özgürlük Adası) aradığını buldu. Heykel 129 yıldır orada New York’luları ve Amerika’yı gözetmeye devam ediyor.
Paris katliamının ardında tüm dünyada ve ABD’de yaşanan İslamofobi ve mülteci tartışmalarında heykele atıf yapılmasının da iki temel sebebi var. İlki heykelin ABD’ye gelişi ve orijinaline dair bu öykü ikincisi ise simgesi olduğu değerler bütünü ve heykelde asılı duran, "fakir, yorgun, özgürlüğe susamış kalabalıkları bana getirin" diyen Emma Lazarus’un şiiri. Game of Thrones yazarı George R.R. Martin de bu şiiri blog’unda paylaşarak öfkeli bir notla mültecilerin ABD’ye kabul edilmesi gerektiğini belirtmişti.