A password will be e-mailed to you.

Yazın ilk önemli müzik festivali olan 100% FEST’i geride bıraktık. Esen Entertainment organizasyonuyla, 6 – 7 Haziran tarihlerinde KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşen Massive Attack ve Soundgarden gibi birçok dünyaca ünlü önemli isimi ülkemizde ağırladığımız festival müzikseverlere inanılmaz bir müzik şöleni sundu.  

Önce Gren, Özge Fışkın, Melis Danişmend, Malt, Foma ve Mor ve Ötesi gibi yerli grupların performanslarıyla hareketlendi KüçükÇiftlik Park sahnesi. Yerli gruplardan akıllarda elbette Mor ve Ötesi’nin Harun’unun büyük gafı kaldı. Belki de açık sözlülüğü. Onları takiben sahne alacak Kaiser Chiefs için ‘onların pek önemi yok biz asıl Soundgarden için buradayız’ sözleriyle. Lakin Mor ve Ötesi’nin Harun Tekin’i yanıldı. Ricky Wilson’ın kabına sığmayan hiperaktif sahne enerjisi bütün festival alanına en hızlı nüfuz eden enerji oldu. Daha ilk şarkılarından itibaren diamond, golden circle ve normal bölümü birbirinden ayıran, en büyük kalabalığı en arkada bırakarak sahneden uzaklaştıran bariyerleri hiçe sayıp mikrofonunu kaptığı gibi koşmaya başladı ve soluğu seyircinin yanında aldı Wilson. Alandaki en yüksek yerlerin neredeyse hepsine seyircinin hayretli bakışları içerisinde tırmanarak üzerlerinde şarkı söyleyip tüm seyirciyi performansının içine en ideal şekilde kattı. Bir yandan bütün bu koşuşturmacaya rağmen sesinde en ufak bir yorulma belirtisi olmamasına şaşırırken, diğer yandan güvenlik önlemi olmaksızın o yükseklikteki yerlere tırmanırken düşüp başına bişey gelecek endişesiyle içimizdeki anksiyetesi yüksek teyzeleri zor susturuyorduk. Kaiser Chiefs’in tadı damağımızda kalan keyifli performansından sonra sahnede Soundgarden vardı.

Son albümleri King Animal’la birlikte Black Hole Sun, Spoonman, Jesus Christ Pose, Like Suicide gibi efsane şarkıların da yankılandığı festival sahnesi 49 yaşına rağmen Chris Cornell’in efsane sesinden bir şey kaybetmediğini bize tekrar gösterdi. Günün hareketli yoğunluğundan sonra beklenilen sade ve karanlık grunge etkisinde olması gerektiği gibi kapattık muhteşem geceyi. 

İkinci güne geldiğimizde Narda Afrika, The Away Days, Ceylan Ertem, Rebel Moves’dan sonra saatlerimiz 18:00’ı gösterdiğinde sahnede İngiltere’den kopup gelmiş Wild Beasts vardı. Açıkcası grup sahneye çıktığında alanın boşluğu beni hayal kırıklığına uğrattı. Kalabalığın azlığına rağmen grubun kendine özgü performansı oldukça keyifli ve dikkat çekiciydi. Wild Beasts’den sonra sahneye Danimarka’lı şişe müziği duayenleri Bottle Boys çıkarak eğlencemizi taçlandırdı. Geçtiğimiz yılların birçok hit parçasıyla birlikte festivale özel hazılandıkları Barış Manço’nun Arkadaşım Eşşek ve Tarkan’ın Şımarık şarkılarının şişe müziği versiyonları ve samimi tavırlarıyla birlikte seyircileri oldukça hareketlendirdiler. Sahneye Ceza çıktığında alanın kalabalığı iyice artmıştı. Şarkılarını alışageldiğimiz dj’li canlı performansı dışında, ilk defa bir rock grubuyla birlikte söyleyen rapçi, kalabalığın büyük beğenisini kazandı. Ceza’nın ardından geceye yine Danimarka’lı Trentemøller ile sağlam bir adım attık.

Başarılı remixleriyle adından çok söz ettiren elektronik müzik dehasını kendi şarkılarıyla ve yüksek sahne enerjisiyle dinlemek unutulmaz bir deneyimdi. Trentemøller’in bizi bıraktığı o muhteşem noktadan sonra sahneden iner inmez nefesimizi tutarak Massive Attack için beklediğimiz yarım saat nasıl geçti anlamadık. Efsaneleri sonunda sahnede gördüğümüz andan itibaren geçen bir buçuk saat de yine aynı rüya boyutunda ilerledi ve adeta sağlam bir tokatla uyandırıldık.

Sahne için hazırlanan görseller ve ışıklandırma da grubun yaptığı karanlık trip-hop müzikle uyum içerisinde sahnenin muazzamlığını destekler nitelikteydi. Teardrop, Angel, Psyche gibi efsane şarkıların beyinlerimize bir kez daha kazındığı sahne şovları ve görsel şölenleri Inertia Creeps ile doruk noktasına ulaştı. Şarkı başlar başlamaz sahne arkasına yansıtılan fonda geçen magazin başlıklarıyla şaşırtıldık. "Tostumu yedim bekliyorum, Hülya Avşar 2 ayda 12 kilo verdi, Gülben Ergen el öptü, evleniyor" yazılarını ardı ardına okuyarak neye uğradığımızı şaşırdığımızı düşünürken parçanın sonundaki kreşendoya geldiğimizde birden "Abdullah Cömert" ismini okuduk büyük yeşil fontta. Sonra ardı ardına devam etti gezi protestoları sırasında ölenlerin isimleri İrfan Tuna, Berkin Elvan, Burak Can Karamanoğlu.. ve daha niceleri.. Katilleri Hala Dışarda yazdı sonra… Magazin başlıkları ve ışıklar hızla birbiri ardına geçmeye devam ederken "Somadakileri unutma" dediler en son. Bis için dönüp 3 şarkı daha çaldılar bizlere, "Splitting The Atom"’la noktaladılar şovlarını ve oldukça samimi bir şekilde el sallayarak, selam vererek ayrıldılar sahneden. Bu unutulmaz gece hakkında söylenecek çok da fazla birşey yok aslında.

Gündemimizi çok iyi takip ettiklerini gösterir derecede birçok ince mesaj verip bir nevi uyandırmaya, uyanık olmaya davet ettiler bizi.

Bize dayatılan yapay ülke gerçekleriyle, asıl gerçeklerimizin, gündemimizin ne olduğunun farkındalığına sahip olmamızı dilediler. Hedefe kitlenmemizi, sevgiyle birlikte hareket etmemizi ve herşeyden önemlisi unutmamamızı söylediler kendi yöntemleriyle, en çarpıcı şekilde…

Kısacası 100% FEST ile yaz festivallerine diğer festivalleri biraz gölgede bırakacağını düşündüğüm, izleyenlerin zihinlerinden uzun süre silinmeyecek inanılmaz performanslara imza atılan muhteşem bir başlangıç yaptık. Seneye aynı çoşkuyu tekrar bize yaşatacak önemli gruplarla bu seneyi aratmayan bir festivale imza atılmasını ve o şanslı insanlardan biri olmak için yerlerin ayırtılmasının unutulmamasını diliyoruz.

Siyah beyaz fotoğraf: Solda sanatatak.com muhabirleri Büşra Bayraktar ve Gizem Aydemir

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 16:34:59